FT: Döviz artışında Erdoğan'ın 'kibri' suçlanıyor
Abone olFinancial Times gazetesinde bugün Türkiye'yle ilgili "Dövizdeki artış nedeniyle karşıtları Erdoğan'ın 'kibrini' suçluyor" başlıklı bir yazı yer alıyor.
Financial Times gazetesinde bugün Türkiye'yle ilgili "Dövizdeki artış nedeniyle karşıtları Erdoğan'ın 'kibrini' suçluyor" başlıklı bir yazı yer alıyor.
Yazıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gücün merkezileşmesi yönünde hareket ettiği ve ekonomideki geleneksel düşünce yapısını kırmaya çalıştığı belirtiliyor.
Daniel Dombey imzalı analizde şu ifadelere yer veriliyor:
"Türk lirası dolar karşısında düşmeye devam ettikçe, Cumhurbaşkanı Erdoğan suçun kimde olduğu konusunda netti.
Haftasonu Gaziantep'te konuşan cumhurbaşkanı, 'Bana diyorlar ki, merkez bankasına çok yükleniyorsun. Merkez bankası gelsin de çözsün bu sorunu... Ben mi çözeceğim?' demişti.
Ancak çoğu analist ve uzman, liranın dolar karşısında bu yıl yüzde 10 değer kaybetmesinde Erdoğan'ın rolü olduğunu söylüyor.
Türk liderin gücü cumhurbaşkanlığında merkezileştirmek istemesi ve çeşitli alanlarda geleneksel düşünceleri kırması gibi çeşitli adımlarının iç politikadan ekonomiye kadar farklı alanları etkilediği belirtiliyor."
200 milyar dolar dış finansman gerekiyor
"Princeton Üniversitesi İleri Çalışmalar Enstitüsü'nden ekonomist Dani Rodrik, 'Erdoğan'ın gücü arttıkça, kibri de arttı. Şu anda etrafında ekonomide ne olup bittiğiyle ilgili gerçeği konuşabilecek ve Erdoğan'ın ekonomik teorisinin işe yaramadığını ileri sürebilecek çok az kişi kaldı' diyor.
Erdoğan'ın sorgulanan ekonomik teorilerinden biri ise, standart ekonomi anlayışının aksine, yüksek faizin enflasyon yarattığı yönünde ısrar etmesi.
Çoğu yatırımcı, Türkiye ekonomisini kırılgan görüyor çünkü aşırı gevşek para politikası nedeniyle kısa süreli yatırımlar gelişmiş marketlerden dışa akıyor.
Geçen ay 7.55 olan enflasyon, merkez bankasının hedeflediği yüzde 5'i geçmiş durumda. Türkiye'nin büyümesi de on yıl önce yüzde 9'lardayken, bugün yüzde 3'lere geriledi.
Kısmen petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak ülkenin cari hesap açığı küçüldü. Ancak cari hesap açığı gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 5 üzerinde seyrediyor ve nispeten kısa vadeli yatırımlar tarafından finanse ediliyor.
Artan şirket ve banka döviz borçları birlikte ele alındığında, Türkiye'nin yıllık en az 200 milyar dolar dış finansmana ihtiyacı olduğu görülüyor.
Bu rakam, merkez bankasının yabancı rezervlerini 38 milyar dolara indiriyor."
Lira yükselişe geçti
"Dani Rodrik, 'Türkiye dış yükümlülükleri ve merkez bankasının üzerindeki faizi artırmama baskısı nedeniyle, rezerv eksikliğiyle sıkışmış durumda. Türkiye'nin büyümesi her zaman önemli derece kısa vadeli yatırım girişine bağlıydı... Tüm bu siyasi atışmalar da durumu kötüleştiriyor, Türkiye'nin yabancı yatırımı çekmesini zorlaştırıyor' diyor.
Türkiyeli yetkililer, döviz üzerindeki baskıya yanıt vermeye çalışıyor. ABD'den dönen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başçı ve diğer üst düzey ekonomi yetkilileriyle görüştü. Erdoğan, 'faiz lobisinin Türkiye'ye karşı komplo kurduğunu' yinelese de, retoriğini yumuşattı.
Dün merkez bankasının dolar ve euro mevduat faizini düşürmesiyle, lira yükselişe geçti.
Akşamüstü itibariyle dolar hala 2.60 Türk lirasıydı.
Ancak felsefi ayrım sürüyor. Bir yanda Erdoğan, yatırımı düşük faiz üzerinden çekmeye çalışıyor ve ekonominin motorunu inşaat sektörü olarak görüyor. Öte yandan ise Davutoğlu'nun etrafında toplanan bürokratlar, ülkenin yapısal değişimlere ihtiyacı olduğunu savunuyor.
Ancak şimdiye kadar dokuz seçimi kazanan ve başarılı olan Erdoğan.
Ama Erdoğan'ın etkisi asıl oalrak 17 Mart'ta, merkez bankasının bir sonraki faiz kararı vereceği tarihte belli olacak."