Frenk elbisesi giyen kafir mi?
Abone olFethullah Gülen, giyim ve kuşamı ele aldı. Giyimden dolayı ürkütücü olunmamasını önerdi. İşte Gülen'in ince yorumları;
Zaman Gazetesi'nde her cuma 'Kürsü' köşesinde değişik
konuları ele alan Fettullah Gülen, bu hafta kılık kıyafet
uyarısında bulundu.
Gülen yazısında frenk kıyafetleri giyen bütün müslümanların kafir olamayacağını belirtirken, ilk bakışta ürkütücü olmamak için toplumun gelenek ve göreneklerine uymakta da bir mahzur olmadığını belirtiyor.
İşte Gülen'in yazısından bazı bölümler:
"Bazı toplumlar yenilik adına kendilerini teşebbühe (başkalarına zorla benzemeye çalışmak) zorlamış ve başka toplulukları teknoloji, sanayi ve terakkide örnek alacaklarına kılık-kıyafette, yaşama tarzında ve zevk ü safada taklide kalkışmışlardır. İşte bunun adı teşebbühtür ve hadis-i şerifte kastedilen de budur. "
Diğer bir ifadeyle, "teşebbüh", insanın, kendi kültürünün ve tabiatının dışına kayarak, hatta öz değerlerini hafife alarak, saç-baş, kılık-kıyafet, yeme-içme ve günlük hayat bakımından olduğundan farklı görünmesi, zorla başkalarına benzemeye çalışmasıdır ve sonuç itibarıyla "iltihak"a varıp dayanabilecek bir marazdır.
Bu mevzuda, biraz esnek ve gevşek davranan bir insanın, ilk çıkış noktasını unutacak kadar merkezden kopması, zamanla kendinden bütün bütün uzaklaşması, hiç farkına varmadan özendiği ve benzediği o kimselere katılması ve Hak nezdinde de onlardan biri addedilmesi söz konusudur. "
GÖRÜNTÜMÜZLE BAŞKALARINI KAÇIRMAYAYA ÖZEN GÖSTERMELİYİZ
Zaman ve mekâna göre, ilk planda insanlara tuhaf gelecek, onları ürkütecek ve kaçıracak hal, tavır, davranış ve fiillerden sakınmak lazımdır. Bu mevzuda da "illa böyle olmalı" diyerek tekellüfe girmemek esastır. Evet, atalarımızdan tevarüs ettiğimiz kaftanımız, cepkenimiz... Çok hoşumuza gidebilir. Fakat bunlar bugün bazı kimselere başka şeyler çağrıştırıyor, bir kıyafetin ötesinde manaları hatırlatıyor ve ürkütücü oluyorsa, -dinimizin ve kültürümüzün temel sınırlarını aşmamak kaydıyla- görüntümüzle de başkalarını kaçırmamaya özen göstermemiz gerekmektedir.
Bir gün muhataplarımız bizi genel karakterimiz, ahlakımız ve evrensel insanî değerlerimiz ile tanıdıktan sonra, artık ne giyersek giyelim, nerede ve nasıl olursak olalım, anlayışımıza, halimize ve davranışlarımıza saygı duyacaklardır ve Allah'ın izniyle ondan sonra bir problem kalmayacaktır.
ÖZETLE
1 - Bazı toplumlar başkalarına benzemeye çalışmış ve Frenkleri teknoloji, sanayi ve terakkide örnek alacaklarına, yaşama tarzında taklide kalkışmışlardır.
2 - Sırtında frenk elbisesi olan her Müslüman kâfir olmaz. Ancak "ille de onlara benzeyeceğim."diye kendinden kaçan kimseler için aynı şekilde düşünmek zordur.
3 - Eğer insan, "Giyimimden dolayı ilk bakışta ürkütücü olmayayım!" niyeti ile toplumun gelenek ve göreneklerine göre davranıyorsa, bunda bir mahzur yoktur. "
Gülen yazısında frenk kıyafetleri giyen bütün müslümanların kafir olamayacağını belirtirken, ilk bakışta ürkütücü olmamak için toplumun gelenek ve göreneklerine uymakta da bir mahzur olmadığını belirtiyor.
İşte Gülen'in yazısından bazı bölümler:
"Bazı toplumlar yenilik adına kendilerini teşebbühe (başkalarına zorla benzemeye çalışmak) zorlamış ve başka toplulukları teknoloji, sanayi ve terakkide örnek alacaklarına kılık-kıyafette, yaşama tarzında ve zevk ü safada taklide kalkışmışlardır. İşte bunun adı teşebbühtür ve hadis-i şerifte kastedilen de budur. "
Diğer bir ifadeyle, "teşebbüh", insanın, kendi kültürünün ve tabiatının dışına kayarak, hatta öz değerlerini hafife alarak, saç-baş, kılık-kıyafet, yeme-içme ve günlük hayat bakımından olduğundan farklı görünmesi, zorla başkalarına benzemeye çalışmasıdır ve sonuç itibarıyla "iltihak"a varıp dayanabilecek bir marazdır.
Bu mevzuda, biraz esnek ve gevşek davranan bir insanın, ilk çıkış noktasını unutacak kadar merkezden kopması, zamanla kendinden bütün bütün uzaklaşması, hiç farkına varmadan özendiği ve benzediği o kimselere katılması ve Hak nezdinde de onlardan biri addedilmesi söz konusudur. "
GÖRÜNTÜMÜZLE BAŞKALARINI KAÇIRMAYAYA ÖZEN GÖSTERMELİYİZ
Zaman ve mekâna göre, ilk planda insanlara tuhaf gelecek, onları ürkütecek ve kaçıracak hal, tavır, davranış ve fiillerden sakınmak lazımdır. Bu mevzuda da "illa böyle olmalı" diyerek tekellüfe girmemek esastır. Evet, atalarımızdan tevarüs ettiğimiz kaftanımız, cepkenimiz... Çok hoşumuza gidebilir. Fakat bunlar bugün bazı kimselere başka şeyler çağrıştırıyor, bir kıyafetin ötesinde manaları hatırlatıyor ve ürkütücü oluyorsa, -dinimizin ve kültürümüzün temel sınırlarını aşmamak kaydıyla- görüntümüzle de başkalarını kaçırmamaya özen göstermemiz gerekmektedir.
Bir gün muhataplarımız bizi genel karakterimiz, ahlakımız ve evrensel insanî değerlerimiz ile tanıdıktan sonra, artık ne giyersek giyelim, nerede ve nasıl olursak olalım, anlayışımıza, halimize ve davranışlarımıza saygı duyacaklardır ve Allah'ın izniyle ondan sonra bir problem kalmayacaktır.
ÖZETLE
1 - Bazı toplumlar başkalarına benzemeye çalışmış ve Frenkleri teknoloji, sanayi ve terakkide örnek alacaklarına, yaşama tarzında taklide kalkışmışlardır.
2 - Sırtında frenk elbisesi olan her Müslüman kâfir olmaz. Ancak "ille de onlara benzeyeceğim."diye kendinden kaçan kimseler için aynı şekilde düşünmek zordur.
3 - Eğer insan, "Giyimimden dolayı ilk bakışta ürkütücü olmayayım!" niyeti ile toplumun gelenek ve göreneklerine göre davranıyorsa, bunda bir mahzur yoktur. "