Freedom House Başkanı'ndan kritik Türkiye açıklaması
Abone olFreedom House Başkanı Mark P. Lagon, Türkiye'deki ifade ve basın özgürlüğü hakkında değerlendirmelerde bulundu. Suriye konusunda da açıklama yapan Lagon, mülteci akınının Batı'nın hatası olduğunu söyledi.
ABD’de insan hakları alanında çalışan
önemli sivil toplum kuruluşlarından Freedom House (Özgürlük Evi)
her yıl ülkelerin performanslarını değerlendiren 3 rapor
hazırlıyor.
Raporlardan biri basın özgürlüğüne, bir diğeri ise internet özgürlüklerine odaklanıyor. En kapsamlı değerlendirmeler ise ‘Dünyada Özgürlükler’ isimli raporda yer alıyor.
TÜRKİYE: KISMEN ÖZGÜR ÜLKE
Ocak ayı sonunda yayınladıkları 2015 raporunda Türkiye yine
‘kısmen özgür’ ülkeler arasında yer aldı. Freedom House Başkanı
Mark P. Lagon sivil topluma geçmeden önce Amerikan yönetiminde
önemli görevlerde bulunmuş bir isim. Lagon, 2007-2009 yılları
arasında ABD Dışişleri Bakanlığı’nda İnsan Kaçakçılığını Önleme
Ofisini yönetti. Dolayısıyla bugün de Suriye’den kaçan mültecilerin
durumunu önceleyen bir mercekten dünyaya bakması şaşırtıcı değil.
Lagon, Avrupa Birliği’nin mülteci akını yüzünden Türkiye’ye
bencilce tutmayacağı sözler verdiğini savunuyor. Lagon’a göre Türk
hükümetinin ise en büyük açığı ülkedeki ifade özgürlüklerini
sindirmeye dönük tavrı.
"MÜLTECİ KRİZİ YÜZÜNDEN TÜRKİYE’DEKİ İHLALLERE GÖZ YUMUYOR"
Freedom House Başkanı Mark P. Lagon Hürriyet'te yaptığı söyleşide "Avrupa’nın mülteci politikasına yönelik şiddetli eleştirileriniz var. Bu arada, Avrupa Birliği’nin 2015 yılında Türkiye’nin Avrupa’ya mülteci akınını durdurması karşılığında ülkedeki insan hakları ihlallerine göz yumduğunu ileri sürüyorsunuz" sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
Suriye meselesine analitik olarak baktığımızda ortaya çıkan şu; ABD ve AB hükümetleri hem mülteciler konusunda hem de Esad’ın katliamlarına yanıt verilmesi konusunda liderlik gösteremediler. IŞİD de tam bu noktadaki zafiyetten doğdu. Suriye’nin işgal edilmesi yerine içerdeki barışçıl muhalefetin desteklenmesi ve Esad’ın havadan bombardıman kabiliyetinin ortadan kaldırılması hedeflenebilirdi. Suriye’de Batı’nın yaptığı hatalar yüzünden yaşandı o mülteci akını. Bu sefer de AB hükümetleri son derece bencil bir tavırla çözmeye çalışıyor meseleyi. Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta IŞİD’le mücadelesi karşısında AB üyeliğine yönelik tartışmayı canlandırma vaadinde bulunuyorlar. Mültecilerin durdurulması karşılığında Türkiye’nin ödüllendirilmesine dönük bencilce bir yaklaşım. Oysa AB üyeliğinin temel unsuru demokrasiye ve insan haklarına saygılı prensiplerle yaşama şartıdır. Türkiye’de ise son yıllardaki gidişatın AB’nin o temel prensipleri istikametinde olmadığı aşikar. Çoğulculuk ve ifade özgürleri açısından son derece karmaşık ve kaygı verici bir tablo var karşımızda. AB mülteciler konusundaki tavrıyla Türkiye’nin insan hakları alanındaki sorunlu tavrından bencilce sıyırıyor kendisini.
"IŞİD KRİZİ YÜZÜNDEN TÜRKİYE'Yİ BİR KENARA ATIYORLAR"
Lagon, "Mültecilerin Avrupa’ya akınının durdurulması karşılığında Birliğin gerçekten de Türkiye’yi üyeliğe kabul edebileceğine inanıyor musunuz? Bahsettiğiniz yaklaşım tamamen konjonktürel bir riyakarlıktan ibaret değil mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Brüksel’de çok sayıda insanla konuşuyorum. Türkiye’nin üyeliğinin yakın bir zamanda gerçekleşebileceğini düşünmüyorum. Tam da bu yüzden Avrupa Birliği’nin tavrını bencilce buluyorum. IŞİD krizi yüzünden Türkiye’deki insan hakları standartlarını bir kenara atıyorlar. Suriye krizinin kontrol edilmesi karşılığında Türkiye’ye ilerleme sözü veriyorlar ama üyelik konusunda bir kaç yıl içinde bir ilerleme olmayacağını bal gibi bilerek veriyorlar bu sözü.