Freddom House Türkiye’deki olguları ortaya koymuyor
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Freddom House raporuyla ilgili olarak, “Türkiye’deki olguları ortaya koymuyor. 44 gazetecinin değil, sarı ...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Freddom House raporuyla ilgili olarak, “Türkiye’deki olguları ortaya koymuyor. 44 gazetecinin değil, sarı basın kartlı 5 gazetecinin tutuklu olması söz konusu. Gazetecilik dışı suçlarından dolayı tutuklu” dedi.
Bakan Davutoğlu ve Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Osmanlı İmparatorluğu ile Danimarka Krallığı arasında 17 Ekim 1756 tarihinde ilk anlaşma imzalandığını belirterek, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda da ilk dostluk anlaşmasının 1925 yılında Danimarka ile imzalandığını hatırlattı. Ziyaretlerde ikili ilişkilerde momentimiz oluştuğunu kaydeden Davutoğlu, "İkili ilişkilerdeki bu momentum ekonomik ilişkilere de yansıyor. 1 milyar 800 milyon dolarlık ticaret hacmimiz var. Son on yılda Danimarka’nın Türkiye’de 300 milyon doları aşan yatırımı var. Çok sayıda Danimarka şirketi Türkiye’de faaliyet gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine verdiği destekten ötürü Danimarka Dışişleri Bakanı Lidegaard’a ve Danimarka hükümetine teşekkür eden Davutoğlu, “Avrupa kıtası bizim ortak kıtamızdır. Avrupa kıtasının istikrarı, refahı için tüm ülkelerin çalışmazsı önem taşıyor” diye konuştu.
Danimarka ile Ukrayna krizi konusunda ortak bakış açılarına sahip olduklarını söyleyen Bakan Davutoğlu, Türkiye ile Danimarka Ukrayna krizi başta olmak üzere diğer konularda ortak çalışacaklarını kaydetti. Davutoğlu, “Toprak bütünlüğü ilkesi zedelenirse domino etkisi gibi bütün Avrupa’yı hatta Kafkasya’yı etkileyebilir” şeklinde konuştu.
Suriye’de yüzyılın en büyük trajedisinin yaşandığına dikkat çeken Davutoğlu, “Suriye nüfusunun yaklaşık yarısı mülteci durumda veya yerinden edilmiş durumda. 3,5 milyon insan Suriye dışında, 6,5 milyon Suriye içinde yerinden edilmiş durumda. Türkiye olarak 220 bini kamplarda, 800 bine yakın kardeşimizi misafir ediyoruz. Misafirlerimizin Türkiye’de mülteci kamplarına gitmeleri bizi memnun ediyor. Onların yaşadıkları acıları bizzat görmek, Suriye krizinin sadece kapalı kapılar ardında konuşulan değil, insani bir mesele olarak alınması bizi mutlu ediyor. 3,5 milyar dolar Suriye’de mültecilerle ilgili para ayırdık. Biz her zaman insani görevimizi yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Danimarka birlikte teröre karşı mücadele ettiklerini kaydeden Davutoğlu, terör ile mücadele konusunda Türkiye ve Danimarka ortak çalışacaklarını söyledi. Danimarka Dışişleri Bakanı Lidegaard, Ankara’ya ilk ziyareti olduğunu kaydederek, kendisini Ankara’da evinde hissettiğini ifade etti.
Lidegaard ise, ikili ilişkilerin güçlü olduğuna işaret ederek, “Şu anda karşı karşıya kaldığımız uluslar arası kriz ve çatışmalarda ortak perspektife sahibiz, birlikte hareket ediyoruz, uluslar arası sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz” diye konuştu.
Avrupa’daki seçimler yapılacağını söyleyen Lidegaard, Avrupa’da sağ partilerin güç kazandığını ifade etti. Lidegaard, “Danimarka Parlamentosu’nun büyük bir çoğunluğu Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini destekliyor. Bu anlamda ilerleme olacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Suriyelilere desteğe dikkat çeken Lidegaard, ellerinden gelen desteği vereceklerini söyledi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Başbakan Erdoğan’ın Freedom House raporunu eleştirmesine yönelik soru üzerine, “Her türlü eleştiriye açığız. Hiçbir demokrasi bu anlamda mükemmel değildir. Raporların alandaki realiteleri ortaya koymalıdır. Bu rapor Türkiye’deki olguları ortaya koymuyor. 44 gazetecinin değil, sarı basın kartlı 5 gazetecinin tutuklu olması söz konusu. Gazetecilik dışı suçlarından dolayı tutuklu. Raporların geçerliliğini görmek için güncelleştirilmesi önemli. Bu nasıl bir rapor ki güncelleştirilmeden hüküm veriliyor. Freedom House raporu, kuzey Kore ile aynı kategoride. Türkiye ile Kuzey Kore nasıl aynı kategoride olabilir?” dedi.
“TÜRKİYE’DE HER SİYASİ GÖRÜŞ, HER TÜRLÜ KAMPANYAYI, İSTEDİĞİ DİLDE YAPABİLİR”
İsviçre ve Fransa’nın sözde Ermeni soykırımı tasarısını inkar edenlere ceza vermesini örnek veren Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Siz gelin yanımda, bir basın toplantısında ’1915 olayları soykırımdır’ derseniz, ben ’hayır değil’ derim ama ne sizin ne benim hakkımda soruşturma açılır. Ama ben ya da başka bir Türk, Zürih’e gelir ve ’1915 olayları soykırım değildir’ ya da bir başka Türk vatandaşı derse bu ifade özgürlüğü sizde var mı, siz garanti eder misiniz? Türkiye her şey tartışabilir. Türkiye’de her siyasi görüş, her türlü kampanyayı, istediği dilde yapabilir.”
Basın özgürlüğü konusunda tüm alışmaları yaptıklarını hatırlatan Davutoğlu, raporları objektif olmadığını söyledi.
Lidegaard, basın özgürlüğü ve Kürt sorunuyla ilgili Türkiye’de gelişmelerin olduğunu belirterek, tutuklu gazeteci sayısının azaldığını ifade etti.
Davutoğlu, Kırımoğlu ile görüşmesiyle ilgili olarak, kendileri için Kırım’ın statüsünün önemine değindi. Davutoğlu, “Bizim için önemli olan Kırım Tatar Türklerinin güvenliği, esenliğidir. Bu meselede Kırım Tatarların mağdur olmaması için adımlar attık. Kırım’daki Türk mevcudiyetinin korunması, tarihin mirasın muhafaza edilmesi, kırım Türklerinin çok uzun zulümden sonra Kırıma dönmeleri ile sağlanan imkanların korunması için her türlü tedbiri almaya hazırız. Önümüzdeki atılacak adımları konuştuk” ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan’ın cadı avı açıklamalarının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
“Aslında bu arkadaşımızın sorusu, Freedom House konusundaki soruya verilen en iyi cevaptı. Çünkü hiçbir ülkede, bir basın mensubunun ülkenin başbakanına veya bakanına hakaret ima eden bir soru yöneltebilecek hürriyete sahip olduğunu zannetmiyorum. Bu sorunun bu salonda yöneltilebilmiş olması dahi, Freedom House raporunun ne kadar gerçek dışı, Türkiye’de her sorunun her zeminde sorulabildiğinin en açık işaretidir. Ayrıca bir şey sormaya gerek yok. Eğer bir dışişleri bakanının basın toplantısında bir basın mensubu, o ülkenin başbakanına doğrudan ya da dolaylı hakaret ederek bir soru sorabilecek hürriyete sahipse ve buradan rahatlıkla evine gidebilecekse yarın görevini rahatlıkla yapabilecekse başka bir basın toplantısında da rahatlıkla bu soruyu soracaksa sorabiliyorsa, bu soruya cevap vermeye gerek yoktur.”
Suriye ile ilgili hayal kırıklığına uğrayıp uğramadığına ilişkin olarak Davutoğlu, Suriye halkına her zaman evlerini, kapılarını açtıklarını kaydetti. Davutoğlu, “Suriye krizini Türkiye başlatmadı. Türkiye o anlamda herhangi negatif bir rol oynamadı. Suriye krizini durdurması gereken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’dir. Uluslararası barış ve istikrardan o sorumludur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu dramı durduramamasının bedelini Suriye halkı ve komşu ülkeler, biz ödüyoruz. Bu konuda sukutu hayal içindeyiz” ifadelerini kullandı.
(İHA)