Fransa'da Türkiye kitapları furyası
Abone olHadi Uluengin, Fransa'da bulunan, Türkiye ile ilgili kitapların çokluğuna değindi. En ücra köşelerde de Türkiye'ye ait epey kitap olduğunu belirten Uluengin, şöyle devam
Hadi Uluengin, "Kitaplar savaşı" başlıklı
yazısında Fransa'da bulunan Türkiye ile ilgili kitapların çokluğuna
değindi...
YER gök dolup dolup Türkiye taşıyor desem yeridir.
Fransız yayın hayatını kastettim.
Gazete ve dergileri zaten geçtim, kitap bab’ında da aynı olgu
yaşanıyor.
Ücra taşra kasabası veya Paris’in şıkıdım mahallesi, kitapçıya adım
attığınız an, tezgáhın en başköşesinde daima Türkiye teması işleyen
ciltlere raslıyorsunuz.
Bazılarını, aslında sittin sene önce piyasaya çıkmış olanları
oluşturuyor.
Fakat esas ağırlık, son iki - üç; hadi bilemediniz dört - beş aydır
yayınlanmış olan yepyeni ve sayfaları buram buram taze mürekkep
kokan kitaplarda odaklanıyor. Dedim ya, Fransa şimdi dolup dolup
Türkiye taşıyor.
* * *
DOĞALDIR, çünkü malûm, bezirgán Fransız politikacıların bir kaşık
suda koparttığı fırtınadan dolayı, bu ülke siyaset hayatı haniyse
sırf Türkiye’ye düğümlendi. Hattá öyle ki, hem iktidar, hem de
muhalefet partilerinin hafta sonu gerçekleştireceği kongreler bile
yine Ankara’nın AB üyeliği teması etrafında dönecek.
Eh, durum böyle olunca, hep ‘kitabi’ addedilmiş bir milletin tabii
yine kaleme kağıda, daktiloya hurufata sarılıp sayfalar
‘döktürmesi’ni normal karşılamak gerekir. İşte, Fransa yayın
hayatındaki ‘Türkiye furyası’ buradan kaynaklanıyor.
* * *
DAHA önce de değinmiştim, zaten o ağırlıklı bu furyanın ‘anti’
cephesindeki ilk tetiği, kendisine ‘siyasetbilimci’ sıfatını láyık
gören ve adı sanı hiç bilinmeyen Alexandre Del Valle isimli bir
zat, ‘Türkiye Avrupa’da başlıklı cildiyle çekti.
Sonra, onun kimliği de malûmum değil, Sylvie Goudard námındaki bir
madama ‘uzlaşmaz çelişki’yi vurgulamak için Moliere’nin ‘Cimri’
piyesine atfen, ‘Koca Türk ve Venedik Cumhuriyeti’ serlevhasıyla
bir kitap yayınladı.
Daha başkaları da ibadullah ama, onları fasulyeden sayıp es
geçiyorum.
Peki, hani bunun ‘pro’su, ‘Anti Türkiye’likle zıtlaşacak ‘anti tez’
yok mu?
Meydan boş bırakılacak ve ‘laik aydınlama’nın beşiği olmuş olan
Fransız ‘entelektüel hayatı’, utangaç mutangaç davransa da özünde
‘Hıristiyan Avrupa’ ahmaklığına kilitlenmiş ‘kalem efendisi’ zevata
mı teslim edilecek?
Hayır, hayır, hayır!
Eğer ‘anti’ler çakar almaz piştovla tekik çekmeye başladıysa, tabii
ki ‘pro’ların da onlara karşı sahra topu güllesiyle salvo ateşe
geçmesi bir yükümlülüktür!
* * *
VE geçildi de, çünkü bugün yukarıda sözünü ettiğim hangi Fransız
kitapçısına giderseniz gibi, tezgáhlardaki o ‘anti’lerle yanyana en
az iki kitap daha duruyor. İlki, Paris’teki son ‘Türkiye - Fransız
Stratejik Buluşması’nda sunulan tüm tebliğleri içeriyor ve ‘AB’yle
Hayati Randevuya Doğru Türkiye’ başlığını taşıyor.
Ötekini ise, Galataray Üniversitesi Profesörü Cengiz Aktar’ın
hazırladığı ve ünü cihanı tutmuş sosyolog Edgar Morin’in önsözünden
sonra, ülkemiz pırıltılı entelektüellerinin ‘anti’ teorileri teker
teker çürüttüğü dört dörtlük yazılara yer veren ‘Türklerden
Mütereddit Olanlara Mektup’ başlıklı mükemmel kitap oluşturuyor.
‘Mükemmel’ dedim, zira buradaki tezler ‘biz iyiyiz ama siz
ıskalıyorsunuz’ türü hamasetle, hiddetten inkárcılığa; sonra
yalvarmadan küfürbazlığa yalpalamıyor.
Eksikleri de kabullenerek, AB üyeliğinin karşılıklı zorunluluğunu
vurguluyor.
İşin özü, Fransa’daki ‘kitaplar savaşı’nda ‘anti’ler serbestçe at
oynatamıyor. 17 Aralık’taki ‘Türkiye nihai kararı’nı biraz da bu
‘kitaplar savaşı’ndaki ‘tezgáh meydan muharebesi’nin sonucu
belirleyecek.
YAZI: Hadi ULUENGİN