Bugün Fransa ile yatıp Fransa ile kalkıyoruz.
Sarkozy’e saydırıp, Fransız mallarını boykot’u tartışıyoruz.
Alınacak siyasi önlemleri konuşuyoruz.
Tamam bunları konuşalım, tartışalım, Fransa’ya giydirelim,
önlemler alalım ama biz neden bu durumdayız, fırsatını bulan neden
Türkiye’ye Ermeni meselesini gerekçe yapıp yükleniyor diye de
düşünelim.
Çünkü İsviçre ile başlayan” inkar yasası” modası Fransa ile
diğer Avrupa ülkelerinde de yayılma eğilimi gösteriyor. Bunun önüne
neden geçemedik sorusuna da yanıt arayalım, çuvaldızı başkasına
batırırken iğneyi unutmayalım.
…
2009’un ekim ayıydı…
Türkiye’de diplomasi ile ilgisi olan herkeste heyecan
doruktaydı.
İsviçre’de bir ilk gerçekleşecekti, dünya tarihi buluşmaya
kilitlenmişti. Türkiye ile Ermenistan ”ilişkilerin
normalleştirilmesi” için imza atacaklardı.
Zor oldu, son dakika krizleri çıktı ama sonunda hazırlanan
protokollere, o imzalar atıldı.
Amerika’lı, Rus ve İsviçreli dışişleri bakanlarının gözetiminde
atılan imzalar soykırım iddialarının uzmanlar tarafından
incelenmesini, hükümetler arasında bir komisyon kurulmasını
öngörüyordu.
Yıllarca soykırım suçlamasına karşı durmaya çalışan Türkiye ilk
kez Ermenistan’ı bu işi uzmanlar araştırsın noktasına
getirmişti.
Yani tarihçiler araştıracak ve varılan sonuç yine hükümetler
arası komisyon tarafından değerlendirilecekti, süreç, iki ülke ve
uluslar arası tarihçiler arasında ilerleyecekti.
İki ülkenin üzerinde uzlaştığı isimler çalışırken diğer
ülkelerin parlamentolarının bir karar alması söz konusu
değildi.
Kimse bu konuyu Türkiye’nin yumuşak karnı olarak göremeyecek,
sürecin sonuçlanmasını beklemek zorunda kalacaktı. Yani dışarıdan
gazel okuyanlar için soykırım tartışmasından elde edilecek bir rant
olmayacak, bu başlık Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için
kullanılamayacaktı.
Ama olmadı.
Protokoller imzalandıktan sonra rafa kaldırıldı.
Ankara protokolleri meclisten geçirmek için Ermenistan’ın
Karabağ’daki işgaline son vermesini ön şart olarak ileri sürdü.
Ermenistan buna karşı çıktı.
Ve süreç kilitlendi, bütün dünyayı heyecanlandıran yakınlaşma
girişimi başlarken sona erdi.
…
Fransa bu konudaki en iyi örnektir.
Tamam, Sarkozy dengesiz..
Tamam, Fransa parlamentosunda siyaset yapanlar gelecek seçimleri
düşünüyor,
Tamam Fransızlara ders verelim, ekonomik ve politik olarak
onları dışlayalım
Ama durup bir de düşünelim.
Biz bu meseleyi çözmek için ne yaptık sorusuna yanıt
arayalım.
Sorunu Türkiye’ye karşı kullanmak isteyenlerin elinden
argumanları almak için fırsat varken neden kullanmadık diyerek
özeleştiri yapalım.
Öngörüsüzlük mü, seçim hesabı mı yoksa yeteri kadar cesur
olamamak mı Türkiye’yi bu hale getirdi.
Veya daha can alıcı bir soru.
Benzer kararları alan ülkelerin sayısı artarsa ne yapacağız?
Hepsine mi ambargo uygulayıp, ilişkileri askıya alacağız?
Her ne kadar kabul etmekte zorlansak da, bu sorulara içtenlikle
yanıt verildiğinde ortaya çıkan bir gerçek var.
Daha fazla üzülmemek, ülke gündemini meşgul etmemek ve beklide
en önemlisi , tarihin gölgesinden kurtulmak ve haksızlığa uğramamak
için.
Ezber bozacak bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Hem de hiç vakit kaybetmeden, hemen…