Formula 1'de trajikomik manzaralar
Abone olFormula 1 için yazılmadık kalmadı. Herşey dört dörtlüktü. Herkes bize hayran kalmıştı. Peki hiç yanlış olan bir şey yok muydu. Onu da iktisatçı Ege Cansen yazdı..
Hürriyet yazarı Ege Cansen Türkiye Grand Prix'ini değerlendirdi.
Organizasyona hayran yazılar yazanların aksine Cansen, sosyal
içerikli bir bakış açısı getirdi. Ağzı açık hayran budalası
yazısıyla Cansen görüşlerini şöyle ifade etti:
Yazı: Ege Cansen
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
-GAZETELERDE okuyorsunuz değil mi? Bütün dünya bize hayran. Biz de
bize hayran olanların budalası gibi onları ağzı açık dinliyoruz.
Öyle bir ‘Formula 1’ pisti yaptık ki, dünya bize hayran kaldı.
Öyle bir Üniversitelerarası Olimpiyat tertipledik ki; dünya bize
hayran kaldı. İstanbul’da öyle bir futbol finali oynandı ki, dünya
futbolu değil, oynandığı stadı ve İstanbul’u konuştu. Öyle bir
İstanbul Sanat Festivali düzenledik ki; dünya bize hayran kaldı.
Dünyayı hayran bırakmakta üstümüze yok doğrusu. İspatı ortada: Son
kullanım tarihi geçmiş şöhretler, hurdalık derecelerine göre yüz
binlerce dolar alıp ‘Size hayran kaldık’ diyorlar. Ben de o kadar
para alsam, ben de bu enayiliğe hayran kalırdım doğrusu. Meme
dekoltesi derinine açık 70 küsur yaşındaki Sofia Loren’e ‘bizden
ödül alsın diye’ zannedersem 200 bin dolar ödenmişti. Düşünün;
herkes ödül almak için para ödemeye hazırken, sıra bizim ödülü
almaya gelince üstüne para istiyor. Ama haklılar. O kadar yolu
tepip Türkiye’ye geliyor ve basın mensupları önünde ‘Size hayran
kaldık’ diye rol kesiyorlar. Az zor iş değil bu doğrusu.
* * *
‘Dünyanın bize hayran kaldığı’ etkinliklerin ortak bir özelliği
var. Bunların hepsi rantabilitesi olmayan yatırım gerektiriyor.
Yani zararına bir iş yapmadan, tövbe Allah bu gavurları bize hayran
bırakmanın yolunu bulamıyoruz. ‘Formula 1’ denilen otomobil sirki
Türkiye’de de şov yapsın diye Hazine’den hasılat garantisi
veriyoruz. Üyelerin kanunen ödemeye mecbur olduğu aidatla
zenginleşen, ‘yarı-kamu’ tüzel kişilğine sahip olan Ticaret
Odası’nın kasasını bu iş için boşaltıyoruz. Pek tabii 30 milyon
dolara biter diye başlanılan projeyi 220 milyar dolarla bitirmemeyi
de başararak. Olsun, helal olsun! Pazusunda Mao dövmesi bulunan
hapishane düşkünü boksör eskisi Başbakan’ın koluna girip, aldığı
parayı hak etmek için ‘Türkiye’ye hayranım’ diyor ya. Bize o da
yeter de artar bile.
* * *
Bütün bu zararına projelerin ‘ister inan, ister inanma’ süper bir
getirisi var: Türkiye’nin tanıtımı. Bu konuda atılan palavralar,
artık komik hale geldi. Efendim dünyada 2.5 milyar kişi
televizyonlardan ‘Formula-1’ izlemiş ve anında ‘böyle Formula-1
düzenleyen ülkeye gitmek vaciptir’ deyip, ülkemize gelmek için
seyahat acentelerinin önünde kuyruğa girmiş. Ancak otellerimiz dolu
olduğu için gelemiyorlar. Gelemeseler de olur; bize hayran düştüler
ya!
* * *
Serbest pazar ekonomisi, sosyalist sistemden farkı, bireysel
‘ahlak’ üzerine kurulmasıdır. Bunun anlamı şudur: Eğer bireysel
ahlak yoksa, serbest pazar ekonomisi fakirlik üretir. Burada
kastedilen ahlak ‘devletten tırtıklamadan’ iş yapmaktır.
Son Söz: Her proje, kendi bacağından asılır.