Yıldırım ve Terim'in kavgalı günü
Abone olG.Saray'ın Fatih Terim ile fırtına gibi estiği zamanlarda F.Bahçe'nin, Cimbom'un önünü kesme çabası bakın nasıl Yıldırım-Terim kavgasına dönüştü. İşte ayrıntılar?
Türk futbol dünyası tuhaftır... Başarı öyküsü sevmez, başarılı
olanı hiç sevmez. Dolayısıyla da tek-tük kahramanlar yaratabilir.
Türk futbolunun en önemli kahramanlarından biri F.Bahçe Başkanı
Aziz Yıldırım ise, öteki de Fatih Terim'dir mutlaka... Terim,
G.Saray'ı 4 kez üst üste şampiyon yapıp, UEFA Kupası'nı da müzesine
götürürken, F.Bahçe hep 'acıların takımı' konumunda kalmıştır.
Ancak bu ikilinin yıldızı 1999 yılının Ocak ayından beri hiç
barışmamıştır. İkisinin yapısı göz önüne alındığında, barışması da
çok zor görünüyor. G.Saray'ın en başarılı ama en parasız olduğu
günlerde, F.Bahçe ona yetişmek için çok büyük transferler yapıp,
çok önemli teknik adamları getirdi. Ama belki de en pratiği Fatih
Terim'i G.Saray'dan koparmaktı... Bunun olmamasının en önemli
sebebi de aşağıda anlatacağımız 'kavga'dır... İşte bir görgü
şahidinin ağzından 'o gece'nin hikayesi... Tarih: 25 Ocak 1999...
Yer: Akmerkez'in altındaki sosyetik İtalyan restoranı Papermoon...
Fatih Terim, o zamanki yardımcıları Müfit Erkasap ve Bülent Ünder
ile yemekte... Masaya Mustafa Denizli, Levent Bıçakçı gibi ünlüler
de katılıyor. Yemekler yeniyor, içkiler su gibi akıyor. Aynı gece
bir futbolcunun düğününe giden Aziz Yıldırım ve eşi Yıldız Yıldırım
da aile efradıyla birlikte Papermoon'a gelip, girişteki 3 masayı
birleştirtiyor ve en 'faça' masaya yerleşiyor. Yıldırım'ın ekibinde
G.Saraylı kardeşi Acar Yıldırım (eşi yanında yok), asbaşkanı ve
kardeşi Ali Yıldırım, başkan vekili Gürbüz Refioğlu, Abdullah Acar
ve arkadaşı Engin Verel eşleriyle yer alıyor. Uzun masanın başında
Aziz Yıldırım oturuyor. Karşı tarafı ise boş kalıyor... Saat 23.30
sularında Terim hesabı istiyor. Ama F.Bahçe masasını 'pas' geçerek
gitmek olmuyor. Şakalaşılıyor, davet alıyor ve Terim, "Ben
kardeşimin yanına oturayım" diyerek Engin Verel'in yanına, masanın
sol başına geçiyor. Birkaç espriden sonra konu G.Saray'daki para
sıkıntısına geliyor. O dönemde G.Saray Hakan Şükür'ü Juventus'a
satmak istiyor ama Hakan gitmiyor. Aziz Yıldırım, 3 dakikalık
sohbetin sonunda konuya giriyor: * Aziz Yıldırım: "Fatih Hoca, biz
istesek Hakan Şükür'ü de Emre'yi (Belözoğlu) de alırız. Ama Faruk
Başkan'la (Süren) aramızda konuştuk. Bunu yapmayacağıma söz
verdim." * Terim: (kinayeli bir biçimde) "Ha, anlamadım... Bir daha
söylesene..." * Yıldırım: "Fatih Hoca, diyorum ki, biz istersek
ikisini de alırız." * Terim: (Vücut diliyle 'Alamazsınız' diyerek)
"Yok ya, alır mısın, hadi canım!" (Terim dalga geçer gibi
konuşunca, G.Saraylı Acar Yıldırım hiddetleniyor) * Acar Yıldırım:
"Fatih, konuşmana dikkat et, burası bir aile ortamı..." * Terim:
(Ayağa kalkıp) "Ne varmış konuşmamda, senle görüşeceğiz, senle..."
* Acar Yıldırım: (Terim'in üstüne yürümek için hamle yapıp) "Sen
bittin, sen..." Masa bir anda karışıyor. O sırada Acar Yıldırım'la
birlikte çalışan Terim'in takım arkadaşı B.Mehmet ile Engin Verel
beline sarılıp Fatih Terim'i kapıdan dışarı çıkarıyorlar. (O masa
ile restoran kapısı arasında 3 adım var.) Dışarda bu sefer Acar ve
Aziz Yıldırım'ın korumaları devreye giriyor. Terim'i itekliyorlar.
Ali Yıldırım, Engin Verel ve B.Mehmet koşarak kavgayı ayırıyorlar.
Terim'i 'valet'in getirdiği Amerikan otomobiline bindirip yola
çıkartıyorlar. Otomobili Terim kullanıyor, yanında Verel, arkada
Mehmet var. Terim yolda sinirlenip "Ben ne yaptım ki onlara, birşey
söylemedim ki" diye hayıflanıyor. Doğruca Etiler Şamdan'a geçiyor.
Kapıdan girer girmez soldaki masaya oturuyor. O sırada Şamdan'da
bulunan Ali Dürüst ve kardeşi Osman Dürüst üst kattan aşağı iniyor.
Bülent Ünder ve Müfit Erkasap da geliyor. Terim'i güçbela
sakinleştiriyorlar. Olay hemen duyuluyor. O sırada Akmerkez'deki
ofislerden birinde görüşmesi bulunan Terim'in o zamanki en 'can'
dostu Mehmet Ağar Papermoon'a iniyor. Yıldırımlar'ın masasına
oturup Terim adına özür diliyor. F.Bahçeliler'e göre Terim daha
sonra hatanın kendisinde olduğunu kabul ediyor. Ve iş daha fazla
büyümeden kapatılıyor. (Bununla ilgili başka iddialar da var.) Ve
Aziz Yıldırım, Fatih Terim dosyasını ömür boyu kapatıyor. 4 yıl
için 10 milyon $ Ta ki, Şubat 2000 seçimini kazandıktan sonra,
F.Bahçe Futbol Şubesi Sorumluları Şadan Kalkavan ve Selim Soydan,
Müfit Erkasap'ın Florya'daki evinde, Mehmet Ağar'ın da şahitliğinde
Terim'e transfer teklifi yapana kadar. Soydan, ilk yönetimde "Hiç
başka yerde hoca aramayalım. Fatih, G.Saray'ı 4 kere üst üste
şampiyon yaptı. Onu alalım, G.Saray'ı bozalım" dediğinde hiç itiraz
etmiyor. Ama Kalkavan ve Soydan, Terim'e 4 yıl için 10 milyon $
teklif etmelerine karşın, Terim "Ben G.Saraylıym. F.Bahçe'ye
gitmem" cevabını veriyor. 2. yönetimde konu gündeme geldiğinde,
Yıldırım tek cümle sarfediyor: "Onun kabul etmeyeceğini biliyordum
zaten!" Yıldırım niye böyle dedi bilinmez, belki de o kavga
Terim'in F.Bahçe macerasını engellemiş oluyor... Haşmet Babaoğlu
Aziz Yıldırım nasıl bir başkan? Neden değişti? * F.Bahçe, Aziz
Yıldırım yönetiminde gerçekten bir 'mucize' yarattı mı, yoksa biz
mi olayları abartıyoruz? "Önce şunu anlamak gerek: 4 yıl üst üste
şampiyon olmuş, UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı kazanmış G.Saray,
kulüp yönetimi ve ekonomi olarak yerlerde sürünüyor. Beşiktaş,
kendisine özgü değerleri yitirmenin eşiğinde... Ve bütün
ekonomistler söz birliği etmişçesine "Beşiktaş'ın durumu bu gidişle
G.Saray'dan beter olur" diyorlar. O bir zamanların kamı tok, sırtı
pek olmakla öğünen Anadolu kulüplerinin, Gaziantep'lerin,
G.Birliği'nin yerinde yeller esiyor. Trabzonspor'un hali ortada...
Şimdi Aziz Yıldırım yönetiminin başarısından ve ekonomik
mucizesinden söz etmeyelim de, neden söz edelim! Benim açımdan
önemli olan "basan" ile "sportif galibiyetler ve unvanlar" her
zaman aynı kapta değerlendirilmemeli... F.Bahçe bugün başarılı bir
kulüptür. İstediği galibiyetleri, kupaları, unvanları kazanamasa
bile... Çünkü kulüp olarak geleceğe rahat bakmakta, taraftarlarına
güven vermekte ve ciddi projelere imza atabilmekte... Bu, herşeyden
önce ve bize 'sevimsiz' gelen bütün yanlarına rağmen Aziz
Yıldırı'ın eseridir." * Yıldırım 8 yılda çok mu değişti? "Şimdiki
Aziz Yıldırım'ı bir gazeteci olarak uzaktan takip ediyorum. Ve onun
başkanlığa seçilmeden önceki halim-selim halini hatırladıkça
şaşırıyorum. Aziz Yıldırım değişti mi? Görünüşte 'evet.' Ama
değiştiyse onu buna zorlayan futbol düzenimiz oldu. O halim-selim
ve "Güzel futbol nedir? Hangi futbolcular iyi? Ne yapsak da
Dereağzı'nı biraz daha bize yakışır bir manzaraya kavuştursak.."
muhabbetleri eden; medyadan herkesin düğününe ve cenazesine giden
Aziz Yıldırım, 4 yıl üst üste şampiyonluğu G.Saray'a verdi. Sonra
insanlardan uzaklaşan, herkese ve özellikle medyaya düşmanca
yaklaşan, hatta bazen çıtayı çok düşüren, çalışma arkadaşlarına
sırtını dönen Aziz Yddırım'la F.Bahçe'nin yükseliş dönemi başladı.
Bu tablo beni üzüyor, çok canımı sıkıyor. Ama gerçek... Başka kulüp
yöneticileri onu örnek alırlar diye ürküyorum açıkçası..." * Aziz
Yıldırım'ı en çok eleştirebileceğin yönleri nelerdir? "Şükrü
Saraçoğlu Stadı ışıl ışıl, pırıl pırıl... Fakat Aziz Yıldırım hep
'karanlıkta kalıyor. Esas problemi burada... Ayrıca F.Bahçe için
çok büyük şeyler yaptı ama vizyonunun hâlâ 'küçük' kaldığını
düşünüyorum. Örneği de söyleyeyim... Kulübün bütçesini 13
trilyondan 120 milyon dolara çıkartmış. Buna bakınca, 4 senede
G.Saray'a UEFA Kupası kazandırmış Faruk Süren geliyor aklıma...
Aziz Yıldırım'ın F.Bahçe'yi uluslararası bir takım yapma konusunda,
yaptığı transferlerin haricinde daha büyük ve incelikli projeleri
olmak... Esas korkulacak şey Aziz Yıldırım'ın diğer kulüplerle
F.Bahçe'nin geldiği noktayı karşılaştırıp "Ben tamamım, muhteşemim,
benden büyük yok" havasına girmesidir. Ortalık kulüp adı altındaki
enkazlardan geçilmezken, F.Bahçe'ye bakıp böbürlenmek bir süre
sonra 'aldatıcı' olur. Düşünün, dünyanın bütçesi ve gelirleri en
büyük 2. kulübü M.United ciddi biçimde şirket sahipliği ve ekonomik
yapı sıkıntısı çekiyor. Bugün bunları hesaba katmıyoruz ama yarın
çok hızlı gelecek." Kaynak: Vatan