Mete: Altaylı'nın tavrı iğrenç

Abone ol

Mete Altaylı tarafından okunmama gerekçesiyle yazılarına son verilmesini ' iğrenç ama şaşırtıcı olmayan bir aşağılama girişimi' olarak değerlendirdi.

Fatih Altaylı, Ömer Lütfi Mete'nin yazılarına son vermesiyle ilgili olarak köşesinde yaptığı açıklamada şöyle diyordu: "Muhabirlerimizin ürünlerini daha iyi değerlendirebilmek için bazı yazarlarımızla yollarımızı ayırdık. Burada tek bir kriterim oldu: 'Okunma oranları.' Altaylı'nın bu kriteri tartışmaya açıktı. Fatih Altaylı hangi yazarın ne kadar okunduğunu nasıl belirlemişti? Cevap verecek köşesi kalmayan Ömer Lütfi Mete'ye Altaylı'nın bu kriterini sordum. Aldığım yanıt aynen şöyleydi: " Tasarrufunu böyle uyduruk bir gerekçeye dayandırması, iğrenç ama şaşırtıcı olmayan bir aşağılama girişimidir." İşte Ömer Lütfi Mete'yle yaptığım söyleşinin detayları...

EA: Sayın Mete. Sabah Gazetesi’nin Yeni Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’nın sizinle çalışmak istememesi nedeniyle gazete yönetimi yazılarınıza son verme kararı aldı. Siz ise bu karara olumlu tarafından baktınız ve “Bu Türk Basını açısından olumlu bir gelişme” diye yorumladınız. Neden böyle bakma gereği duydunuz?

ÖLM: Soğukkanlılığımı koruduğum sürece, her tatsızlığın iyi bir yanını görmeye çalışırım. Bu olayda da bulabildiğim mesleki iyimserlik unsuru, en azından görüntü itibariyle Genel Yayın yönetmenine mutlak yetki veren patron yaklaşımıdır.

EA: Sabah’ta sizinle birlikte İlker Sarıer’in de yazılarına son verildi. Fatih Alltaylı yaptığı açıklamada aldığı kararın tek kriterinin “okunma oranları” olduğunu ifade etti. Bu tespite ne diyorsunuz? Gerçekten siz Sabah’ın en az okunan yazarlarından biri miydiniz?

ÖLM: Altaylı’nın benim yazılarıma son vermesi çok doğal bir Genel Yayın Yönetmeni tasarrufudur. Fakat tasarrufunu böyle uyduruk bir gerekçeye dayandırması, iğrenç ama şaşırtıcı olmayan bir aşağılama girişimidir. Asıl gerekçeye ilişkin olarak onun da, benim de bir fikrimiz var. Ne oranda okunduğumu ve ne oranda benimsenen bir yazar olduğumu ölçmek için Altaylı’nın seçeceği uzman ve hakemlerce yapılacak değerlendirmenin dahi bu iddianın dayandığı sefil yalanı ortaya çıkaracağından eminim.

EA: Peki sizce Fatih Altaylı “okunma oranları”nı hangi kritere göre belirlemiş olabilir?

ÖLM: Ben size sorayım; gerçekten şu veya bu kritere göre bir tespit yapılarak böyle söylendiğini mi sanıyorsunuz? Aynı yazıda, ‘okurların veda yazısı yazdırmayı ilginç karşıladığı’ şeklinde benzersiz bir saçmalık da var. Bir kere bu ifade, yoğun okur tepkisinin itirafıdır. Ki bunu ben içeriden çok iyi biliyorum. Altaylı, bu tepkiyi ‘ilginç karşıladılar’ gibi bir ifade ile geçiştirirken daha da gülünç bir eda sergiliyor. Demeye getiriyor ki, ayrılan yazarın veda yazısı yazması, Altaylı’nın icadı ve lütfudur. Zavallılıktan doğan, gerekçesinin çürüklüğünü çok iyi bilmekten kaynaklanan bir hezeyan…

EA: Fatih Altaylı’nın gerekçesinin doğru olmadığını savunuyorsunuz. O halde sizce yazılarınıza son verilmesinin asıl nedeni ne olabilir?

ÖLM: Bu konuda sadece zan sahibiyim. Zan ile beyanda bulunmam. Gerçek bir bilgim yok. Doğrusu işin aslını nefsim biraz merak ediyor olsa da, hiçbir zaman soruşturmaya tenezzül etmeyeceğim.

EA: Bir yazarın çok okunması mı önemlidir yoksa etki alanının çok olması mı?...

ÖLM: Çok okunması elbette bence daha önemlidir. Etki alanı deyimi bana çok sağlıklı bir ölçüt gibi görünmüyor.

EA: Sayın Mete, bundan sonra yazılarınızı hangi gazetede okuyacağız.

ÖLM: Şu dakika itibariyle belli değil. Zira uzunca bir süredir tedavisi süren bir rahatsızlığı yenmeye çalışıyorum. Acil meselem bu…

Röportaj: Ertuğrul Acar
Kaynak: www.dorduncukuvvetmedya.com

Günün Önemli Haberleri