Feldkamp'tan İsviçre analizi
Abone olGalatasaray'ın eski hocalarından Karl Heinz Feldkamp Türkiye'nin İsviçre karşısında ne yapabileceğini yazdı. Tecrübeli Alman hoca Terim'e tavsiyelerde bulundu.
Bundan üç ay önce Türkiye'nin baraj maçlarına kalabileceğine
inanmıyordum. Bu itirafımın gerekçelerini Türk Milli Takımı’nın
evinde Gürcistan, Ukrayna ve Yunanistan'a bol keseden puan
dağıttığını gören her Türk futbolsever biliyor. Bu nedenle Fatih
Terim ve öğrencileri Türk milletinden kocaman bir takdiri hak
ediyor. Baraj maçı kuraları çekilmeden önce İsviçre benim de
gönlümdeki rakipti. Bunun en önemli nedeni Türkiye'nin İsviçre
futbolunu diğer iki ülkeye göre daha yakından tanıması. Gerek
Kubilay Türkyılmaz ve gerekse Murat Yakın'dan dolayı İsviçre
futbolu Türkiye'de biraz daha yakından tanınıyor. İsviçre'de
yaşayan Türklerden dolayı da bu ülke iklimi ve futboluyla yakından
biliniyor. Fatih Terim'in İsviçre futbolunun güçlü ve zayıf
yönlerini analiz etmede, Norveç ve Slovakya'ya göre daha avantajlı
olduğunu tahmin ediyorum. Burada Fatih Terim'e ilk uyarıyı da
yapmalıyız. Bu da İsviçre futbolunun son yıllardaki yükselişi.
Milli takım yanında FC Basel gibi kulüpler bazında da Avrupa'da ses
getirecek işler yapabiliyorlar. İsviçre 2008'de Avusturya ile
birlikte Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak. Yani eleme
maçları oynamadan şampiyonaya katılacak. Gelecek yıl da Almanya'ya
gidebilirlerse kendileri için çok büyük iki organizasyonda
seslerini duyurmuş olacaklar. Bu açıdan bakıldığında İsviçreliler
için bulunmaz bir fırsat. Ancak işte bu fırsat omuzlarına çok ağır
da bir yük yüklüyor. İsviçre baskı altında olacak. Türkiye bu
fırsatı iyi değerlendirmeli. Türkiye'nin ilk maçı dışarıda, ikinci
maçı evinde oynamasını da bir avantaj olarak görüyorum. Türkiye
grup maçlarında deplasmanda çok iyi oynadı. Ukrayna'yı deplasmanda
yendi. Yunanistan ve Danimarka'yı deplasmanda elinden kaçırdı.
Onlar karşısında da üstün olan taraftı. Alman bir atasözünün tam
yeri geldi: "Türkiye deplasmanda çuvalın ağzını sım sıkı
bağlamalı". Bağlamalı ki rakibi bir daha çuvaldan dışarı çıkıp,
Türkiye'deki maçta kendini uğraştırmasın. Türk Milli Takımı
bilhassa Fatih Terim'in göreve gelmesinden sonra Avrupa
standartlarında bir ekip olduğunu gösterdi. Bu noktadan sonra
ikinci bir Letonya faciasının yaşanmasına kimse izin vermemeli. Bu
noktada başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere herkes Fatih
Terim ve futbolcularına ihtiyaçları olan desteği vermeli.
Letonya'ya beklenmedik şekilde elenip Portekiz'e gidememenin Türk
futboluna verdiği zararı gözlerinin önüne getirip, ona göre hesap
kitap yapılmalı. Türkiye'nin İsviçre'deki kura çekiminde İspanya ve
Çek Cumhuriyeti ile birlikte seri başı olması şu an gurur duymamız
gereken bir durum. Bu başarıyı biz, 2002'de Dünya üçüncüsü olmanın
yanında Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı almasına da borçluyuz.
Geçmişte kazanılan başarı, bir akçe gibi bugün işimize yaradı.
Türkiye seri başılığı kaybetmemek için bundan sonrasında da
gayretli olmalı. Türkiye, FIFA listelerinde ilk 10'un içinde
bulunmalı. Çünkü bu potansiyele sahip. Türkiye-Almanya hazırlık
maçını izlemeye gittiğimde İstanbul'da sokakta beni tanıyanlar
yolda durdurup, "Almanya'da neler yapabiliriz?" diye sordular.
Türkiye'de bir dönem çalıştığım için onların mantalitesini
biliyorum. Futbol heyecanı daha onlar Arnavutluk'u yenmeden bile
yüreklerini sarmıştı. Arnavutluk'u mutlaka yenip, baraj maçını da
geçeceklerine şimdiden inanıyorlardı. Bu inancın milli takım
formasını giyen bütün futbolcularda da olması en büyük arzum.
Türkiye Milli Takımı’nın Almanya'da neler yapabileceğine ancak 16
Kasım'da oynanacak Türkiye-İsviçre rövanş maçı sonrası cevap
verebilirim. İsviçre diğer iki rakibe göre Türkiye için daha kolay
bir rakip. Ancak baraj maçına kalmayı başardıklarına göre dikkat
edilmesi gereken bir ekip.