Denktaş'a karar değiştiren telefon
Abone olKKTC Cumhurbaşkanı Denktaş referandumda sessiz kalacaktı. "Denktaş bir telefonla 'Hayır'a döndü" Gül'ün sözleri gündem yarattı. Peki Denktaş'ı arayan kimdi?
Amerika’dan gelen ilginç bir telefon işin seyrini değiştirdi.
Hem Amerikan yönetimine yakın olan hem de Kıbrıs ile ilgili
gelişmeleri yakından takip eden bu kaynak ‘telefonu açanın Aytaç
Paşa olduğunu biliyor musun?’ diye sordu
Dışişleri Bakanı Gül biraz sonra aktaracağım olayı anlatırken bu
işin peşine düşeceğimizi çok da iyi biliyordu.
Olay şuydu:
Kıbrıs’taki Annan Planı referandumundan önce o zaman Başbakan olan
Gül Ankara’da misafir edilen Rauf Denktaş ile Camlı Köşk’te bir
görüşme yaptı. Ankara, Denktaş’ın referandumda ‘hayır’ kampanyası
sürdüreceğinden korkmaktadır. Ankara’nın istediği ‘hayır’ diyen
tarafın Rumlar olmasını sağlamak ve Denktaş ‘evet’ demeye razı
olmasa bile en azından ‘hayır’ını açıkça ifade etmemesidir. Çünkü
Ankara önceden araştırmasını yapmış ve Rum kesiminden ‘hayır’
oyunun çıkacağı kesin olarak öğrenilmiş durumdadır. ‘Hayır’ı diyen
taraf Rumlar olduğunda bunun hem Türkiye’yi hem de KKTC’yi
uluslararası alanda haklı taraf konumuna sokacağını
düşünmektedir.
OYU ‘HAYIR’DAN YANA
Bu toplantıda Denktaş ‘hayır’ kampanyasını açıkça sürdürmeyeceği
gibi bir hava verir ama o toplantıdan çıktıktan sonra kendisine bir
telefon gelir. Sonradan askeri kaynaklardan geldiği ortaya çıkan bu
telefonda Denktaş’a referandumda kesinlikle ‘hayır’ demesi
gerekliliği anlatılır. Denktaş bundan sonra oyunun ‘hayır’dan yana
olacağını açıkça söyler kampanya boyunca.
DENKTAŞ’A FAKS
Ben bu olayı dinledikten sonra o telefonun izini sürmeye başladım.
Abdullah Gül, ‘telefonu kimin ettiğini açıklamanın zamanı değil,
ileriki bir tarihte açıklarım” dedi. Aynı konuyu sorduğum Rauf
Denktaş, telefonunun dinlendiğini ima ederek ‘Madem telefon edeni
onlar biliyor, açıklasınlar bu kişiyi” dedi.
Yaptığım incelemede o dönemde ordu üst yönetiminde Hilmi Özkök ve
Yaşar Büyükanıt dışındaki isimler referandumda açıkça ‘hayır’
denilmesinden yana gözüküyorlardı. Bütün paşalara konuyu sormak
için girişimler başlattım. Ancak bu arada Amerika’dan gelen ilginç
bir telefon işin seyrini değiştirdi. Hem Amerikan yönetimine yakın
olan hem de Kıbrıs ile ilgili gelişmeleri yakından takip eden bu
kaynak ‘telefonu açanın Aytaç Paşa olduğunu biliyor musun?’ diye
sordu. Aytaç Yalman Paşa o dönemde ordu üst yönetiminde Annan
Planı’na karşı olan grup içinde en net tavrını almış kişiydi. Bu
yüzden o telefonun ona ait olması da mantıkiydi. Ayrıca o günlerde
ilginç bir olay daha olmuş ve KKTC’deki kolordu komutanı
dosyalarını alıp Aytaç Yalman’la konuşmak için Ankara’ya gelmiş ve
“bu Annan Planı’nı kabul etmek yerine burada intihar ederim daha
iyi” diye konuşmuştu. Daha sonra New York’ta dönemin Dışişleri
Bakanı Yaşar Yakış ve aralarında Faruk Loloğlu, Ümit Pamir ve
Cüneyt Zapsu’nun bulunduğu bir grup kişiyle referandumda alınacak
tavır ve Annan Planı’nı görüşmüş olan Denktaş, İstanbul’a gelmiş ve
o dönemin Başbakanı Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından
karşılanmıştı. Kalmakta olduğu otelde Denktaş’a Ankara’dan bir faks
gönderilmiş. O dönemde faksın Denktaş’a referandumda alınacak tavır
konusunda olduğu da yakın çevresine söylenmişti. Yani sonradan olan
telefon olayı dışında Denktaş’a çekilmiş bir de faks var işin
içinde.
TARİHE NOT DÜŞÜLECEK
Tüm bunlardan sonra Aytaç Paşa’ya telefon edip bu konuyu anlattım
ve ‘telefon eden kişi siz miydiniz’ diye sordum. Aytaç Paşa
‘telefon edenin kendisi olmadığını’ söyledi. Özet olarak durum
şimdilik şöyle:
Ortada bir faks ve telefon olayı var. O dönemde ‘hayır’dan yana
olan komutanlar belli. Washington’dan arayan kaynağın işaret ettiği
isim ise o ‘hayır’cı tavırdakilerin başında geliyor. Denktaş, Aytaç
Paşa’yı tanımadığını söyledi, bu da bana hiç inandırıcı gelmedi.
Ancak şu aşamada telefonun kim tarafından açıldığı hâlâ daha net
değil. Tartışmaları en rahat sona erdirecek kişi Abdullah Gül’dür.
O dönemin Başbakanı olarak tüm istihbarat raporlarından haberdar
olan Gül bu ismi açıkladığı takdirde tartışma sona erecek ve tarihe
de bir not düşülmüş olacaktır.
Haber: Serdar Turgut
Kaynak: