Böyle para saklama görülmedi
Abone olKombassan'ın patronu Haşim Bayram Meclis Araştırma Komisyonu'na ifade verdi. Gurbetçilerden nasıl para topladığını anlatan Bayram'ın söyledikleri inanılır gibi değil.
Haşim Bayram'dan Meclis Araştırma Komisyonu'nda ilginç öyküler:
Fransa'da biri duvarı yıktı, içinden kasa çıktı. Hollanda'da
bahçeye gulden gömülüydü. Kombassan Holding'in Yönetim Kurulu
Başkanı Haşim Bayram, yaklaşık 128 bin kişiden 800 milyon avro
parayı nasıl topladığını Meclis Araştırma Komisyonu'na anlattı.
Bayram, bir keresinde para vermek için kendisini evine çağıran bir
kişinin, derin dondurucudaki butun içine sakladığı 700 bin franktan
ödeme yaptığını söyledi. TBMM'de İslami holdinglerle ilgili
sorunları araştırmak üzere kurulan araştırma komisyonunun
tutanaklarına göre, kısa bir süre önce komisyona bilgi veren
Bayram, üniversiteyi bitirinceye kadar yedi kişilik ailesiyle
yaşadığı yedi metrekarelik tek odalı evde başlayıp holding
patronluğuna uzanan yaşam hikâyesini ve Kombassan Holding'e halktan
nasıl para topladığını anlattı. Ortak sayısı azaldı Tutanaklara
göre, zaman zaman CHP'li komisyon üyelerini sinirlendiren Bayram,
isim vermeden ve sayılarını belirtmeden emekli Genelkurmay
başkanlarına rüşvet suçlamasında bulunurken, 28 Şubat sürecindeki
askerlere, SPK'ya ve bazı Hazine yetkililerinin de kendilerini
engellediği suçlaması yöneltti. Ancak, 28 Şubat sürecinde
kendilerine yatırılan paralarda artış olduğunu, yaklaşık 128 bin
kişiden 800 milyon avro para topladığını, şirketlerinin bugünkü
varlığının ise 2 milyar avro olduğunu ileri süren Bayram, ortak
sayısının şu an 78 bine düştüğünü vurguladı. Haşim Bayram'ın
tutanaklara yansıyan bazı sözleri ise şöyle: TÜRK İŞÇİLERİN PARASI:
Bugün işçilerimizin yastık altında en az 250-300 milyar dolar
parası var. Resmiyetteki paraları ise 40-50 milyar dolar. Bunun 50
milyar doları gelse, Türkiye uçar. PARALAR BUTTA: Bu paraların
nasıl tutulduğuna dair üç örnek vereyim. İsviçre'de rastladım,
kimsenin aklına gelmez bu. Adam hayvanın butunu oymuş, muşambanın
içine sokmuş üst üste frankları, sonra buta yerleştirmiş, 700 bin
frank; ondan sonra tıkaç yapmış etten, derin dondurucuya atıvermiş.
Buradan çıkarıp 50 bin frankını verdi. ÇATIDAKİ ZULA: Fransa'nın
Lyon şehrindeyim. Toplantıda anlattım, paraların yastık altında
kalmasının ekonomiye bir faydası yok, gelin güçlerinizi
birleştirin, diye. Bir tanesi, 'Hocam bizim eve gidelim' dedi.
Allah sizi inandırsın, çatı katında duvarı yıktı, yıkılan gizli
duvarın içinden gizli bir kasa çıktı. Kasada 3 milyon 300 bin mark.
Bu paranın 150 bin markını verdi bana. GULDEN DOLU ÇÖMLEK:
Hollanda'dan bir hemşerimiz, bizim Kazım Karabekirli bir kadın,
kocası iş kazası geçirmiş, 1 milyon 150 bin gulden devletten şey
almışlar. O götürdü beni evinin bahçesine, bir bel verdi elime,
'kaz şurayı' dedi. Şöyle sundurma gibi bir şey, kazdım bir metre
toprağın altında çömlek, guldenleri muşambaların içine sarıp
çömleğe koymuş. Çömlekte 1 milyon 150 bin gulden var. 100 binini
bana verdi, kalanını çömleğe attı. EMİRDAĞLILAR ÜÇ ÇUVALLA GELDİ:
Afyon Emirdağ'ın bir beldesi var. Hamburg'da bunlar gemi işçisi,
tersane işçisi yüz aile. Bunlar 150 milyon mark biriktirmişler. Bir
gün üç çuvalla geldiler yanıma. Ben de bir kahvehanede oturuyorum
orada. Çuvalları koydular ve dediler ki; "Biz Emirdağ'ın filan
beldesinin aileleriyiz. Bu üç çuvalın içinde 150 milyon mark var,
al bunu, bizim oraya fabrika kur." RÜŞVET SUÇLAMASI: Biz o kadar
zulüm yedik ki, bunları açıklamadık. Bize, ülkenin çeşitli
yerlerinden, kademelerinden, şey olan, en yüksek kademe,
Genelkurmay Başkanlığı yapmış adamlar bile "Biz sizi kurtarırız,
ama şu kadar para verin.." 10 milyon, 20 milyon, 30 milyon dolar
gibi paralar, çok yüksek rakamlar. RUS BİLİM AKADEMİSİ BAŞKANI
BAYRAM'A ÇALIŞMIŞ: 1996-97'de askeriyeye 16 askeri proje götürdük.
Ben Japon, Fransız, Belaruslu vesaire bir sürü bilim adamı
çalıştırdım. Rus Bilim Akademisi Başkanı bizim maaşlı elemanımızdı.
Çünkü o sırada Rusya'da bir profesörün maaşı 30 dolar, doktorun
maaşı ise sadece 10 dolardı. Biz 1000 dolar verdik, 3 bin dolar
verdik; dedik, siz bizim maaşlı elemanımızsınız. Şu anda Aselsan'ın
ürettiği o dürbünler vesaire, patenti bize ait. Biz istesek
yaptırmayız onları. SPK'YA SUÇLAMA: (28 Şubat sürecinde) Ali İhsan
Karacan (dönemin Sermaye Piyasası Kurulu-SPK Başkanı) askeri
brifingten çıkıyor, "Derhal Kombassan'ın dosyalarını getirin".
Hemen çağırıyor iki tane adam, uzman.. Şimdi SPK'da hep böyledir;
iki rapor hazırlarlar, bir müspet, bir menfi. Hangisini
emrederlerse öyle yapar; böyle bir düzen var orada. VERGİ KAÇIRMA,
VERGİDEN KAÇ: Bütün dünyada vergi okutulurken, 'vergiden
kaçınacaksın, ama vergi kaçırmayacaksın'.. Bu ilk cümledir hukukta.
Vergiyi kesinlikle kaçırmayacaksın, çünkü vergi kutsaldır, ama
vergiden kaçınacaksın. Biz de ortaklarımıza 'kâr payı' yerine
'değer artışı' adı altında ödeme yaptık. Değer artışı dersen vergi
yok. 2000'E KADAR İLAHTIM: 2000'e kadar bakın, hâşâ, ilah gözüyle
bakıyorlardı bize. Ama ne olduysa 2000 yılında tabii tılsım döndü.
Sahtekâr şirketler çıktılar ortaya, insanları aldattılar.
Hakikaten, Avrupa'daki o iyi niyetli adamların çoğunu aldattılar.
94 KRİZİNDE ALANYA'NIN ÜÇTE BİRİNİ ALDIK: 1994 yılında çıkan
ekonomik krizde biz Alanya'nın üçte birini satın almıştık hemen
hemen. Elimizde para vardı. Hâlâ orayı sata sata bitiremedik. Bu
krizde de (2001) elimizde 600-700 milyon dolar para vardı. Eğer o
para, para olarak kalsaydı, belki Türkiye'nin üçte biri bizimdi şu
anda. Yani, siz o büyük holdinglerin idarecilerini çok kafalı falan
zannetmeyin. İnanın ilkokul üç çocukları kadar beyinleri bile yok
onların; ama şartlar onlardan yana.