Bakan Yıldırım CIA uçağını doğruladı
Abone olCIA uçaklarında işkence iddiaları Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de tartışma konusu oldu. Bakan Binali Yıldırım, CIA uçağının Sabiha Gökçen'e indiğini doğruladı.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Amerikan İstihbarat Örgütü CIA'e ait uçağın Sabiha Gökçen Havaalanı'na bir değil, iki kez indiğini doğruladı.
CIA uçaklarında işkence iddiaları bütün Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de tartışılıyor. Tartışma, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'na inen bir uçağın CIA'e bağlı olduğunun ortaya çıkmasıyla alevlenmişti.
İlk açıklamada uçağın havaalanında 21 saat kaldığı belirtilmişti. Şimdi de, aynı uçağın iki kez aynı havaalanına geldiği belirlendi.
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, ABD şirketleri adına kayıtlı uçakların diğer tüm uçaklar gibi izinlerini alarak havalanlarını ve hava sahasını kullanabileceklerini söyledi.
İncirlik ile ilgili iddialar da var
Ancak tartışma sivil havaalanları ile sınırlı değil. Adana'da bulunan İncirlik üssü ile ilgili iddialar da var. İncirlik, BM kararları çerçevesinde silahsız personelin transferi için kullanılıyor.
Bu transferler sırasında El Kaide militanlarınında üsten geçtiklerine ilişkin iddialar gündemde. İddialara göre ABD ordusu bazı militanları personel gibi göstererek İncirlik üssünden başka ülkelere sevkediyor.
Yetkililer son günlerde İncirlik'te bu tür bir sevkiyattan duyulan şüphe üzerine ciddi bir tartışmanın da yaşandığını belirttiler.
Yetkililerden alınan bilgiye göre ABD'lilerin gerçek dışı kimlik beyan ettiği belirlendi ve uçağa binmek isteyen ABD'liler zor kullanarak indirildi. Daha sonra kimlik bilgilerinin düzeltilmesiyle sorun giderildi.
Le Figaro: "Uçak Türkiye'ye uğradı"
CNN TÜRK Fransa temsilcisi Sabetay Varol'un haberine göre ise, Le Figaro gazetesi, CIA uçaklarının 2002 ve 2005 yıllarında iki kez Fransa’ya uğradığını ve bunlardan birinin Fransa’dan Türkiye’ye gittiğini yazdı.
Gazeteye göre Fransa’ya uğrayan ilk uçak 31 mart 2002 tarihinde, Kanada’nın Newfoudland eyaletinden yola çıkarak, önce İzlanda’nın Keflavik, ardından da, Fransa’nın Brest havaalanlarında mola verdikten sonra Türkiye istikametinde uçtu.
Figaro, Brest-Guipavas havaalanı yetkililerinden aldığı bilgiye dayanarak çift motorlu bu 'Learjet'in, Türkiye’den önce Roma’ya da uğradığını aktardı.
Aynı kaynak, uçak mürettebatının uçakta tek başına bulunduğuna dair kanıtın resmi açıklamada bulunduğunu da ekledi.
Figaro, uçuş sırasında verilen bu çeşitli molaların nedeni olarak, Learjet N221SG tipi uçağın Guantanamo - İstanbul arası aralıksız uçma yeteneği olmamasını gösterdi.
Figaro, bu konuda somut bilgi bulunmadığını çünkü tüm özel uçakların 'yol haritası' bildirme koşulu ile iniş izni alabileceklerini vurguladı.
20 temmuzda Paris yakınında Bourget havaalanına inen ikinci CIA uçağının ise Norveç'in başkenti Oslo’dan geldiği ve 'Gulfstream III' tipi olduğu belirtildi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ABD’nin Merkezi Haberalma Teşkilatı’na (CIA) ait bir uçağın Türkiye’ye iniş yaptığı iddialarıyla ilgili olarak, "Türkiye’ye 30 Ekim ve 15 Kasım tarihlerinde inen uçağın; tescilli olduğu ülke ABD, uçağın sahibi ise Pegasus Tec. şirketidir. Bu uçak, CIA uçağı mıdır biz bilemeyiz" dedi.
Ulaştırma Bakanlığı tarafından "Ulaştırma Altyapı İhtiyaç Değerlendirmesi Projesi"nin tanıtımı amacıyla Hotel Etap Altınel’de düzenlenen toplantıya katılan Yıldırım, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Yıldırım, CIA uçaklarının Türkiye’ye iniş yapıp yapmadıklarının sorulması üzerine, herhangi bir CIA uçağının izinli olarak Türk hava sahasını kullanmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bizim havaalanımıza inen uçakların nasıl ineceği çok net olarak belli. Tarifeli, sivil amaçlı ve askeri amaçlı uçuşlar var. Sivil amaçlı uçuşların da türleri var. Bunlar; teknik, tarifeli, tarifesiz, VIP ve ’business’ uçuşlar. Bu uçuşlar nasıl yapılır; mesela özel şirketlerin, bakanların, devletlerin bir uçağı var. Bir noktadan bir noktaya uçuş yapacaksınız. Diyelimki, Azerbaycan’dan Hollanda’ya uçacaksın. Ama yol üzerinde menziliniz kesintisiz uçuşa yetmiyor.
Deponuz yetersiz. Bir yerde konup yakıt alacaksınız ve dinleneceksiniz. En uygun yer de İstanbul’da Atatürk Havalimanı ya da Sabiha Gökçen.
Yapmanız gereken; Türkiye’de mümessiliniz varsa buna haber veriyorsunuz, o gerekli izinleri alıyor. Eğer mümessiliniz yoksa mümessil tayin ediyorsunuz, o şekilde izin alınıyor. Bu izin de uçuş permisidir. Bu uçuş permisi o havaalanına gönderiliyor. Havaalanı da o uçuşla ilgili hazırlıkları yapıyor. Acentası, havaalanıyla işbirliği yaparak o uçağın ihtiyaçlarını gideriyor." Söz konusu uçağın ise Azerbaycan’dan kalkan ve 30 Ekim ile 15 Kasım tarihlerinde iki kez uçuş yapan bir uçak olduğunu ifade eden Yıldırım şöyle devam etti:
"Uçağın kaydedildiği, tescilliği olduğu ülke ABD, uçağın sahibi olan şirket Pegasus Tec. Şirketi. Azerbaycan’dan, Gözen Havayolları Şirketi’nin Türk mümessiline müracaat yapılıyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü izinlerini veriyor. Bu uçak, teknik uçuş olarak uçuşunu tamamlıyor. Sabiha Gökçen’e iniyor. Ondan sonra Hollanda’ya gitmek üzere tekrar havalanıyor. Olay bundan ibaret. Bu uçak CIA uçağımıdır biz bilemeyiz."
"ARAŞTIRMA YAPMAK GİBİ BİR MİSYONUMUZ YOK"
Uçak hakkında herhangi bir araştırma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine akan Yıldırım, uçağın sivil bir uçak olduğunu belirlediklerini, ancak araştırma yapmak gibi bir misyonlarının olmadığını söyledi.
Yıldırım, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün sivil uçuşlarda tam yetkili olduğunu belirterek, "Eğer askeri uçuş yapılacaksa, askeri makamlardan bize bu konuda bilgi gelir. O uçuş öyle gerçekleştirilir.
İstihbarat uçuşlarında ise bilginin, dışişleri ve diplomatik kanallardan gelmesi gerekir" dedi.
Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tamamen sivil tescilli, bir şirkete ait bir uçak. İzinlerini ve prosedürleri yerine getirmiş, teknik uçuş yapmış, içerisinde mürettebattan başka yolcu yok. Ne Türkiye’den yolcu almış ne de burada yolcu bırakmış. Türkiye’de 21 saat dinlenmiş, yakıtını almış ve yoluna devam etmiş. İzin alırken uçağın ne zaman konacağı ve kalkacağı belirtilir. İsterse bir hafta yatsın. Havaalanı ne kadar kalırsa o kadar para kazanır." İşkence iddiaları veya başka iddiaların ise ilgili kurumlara sorulması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Bu benim görevim değil" diye konuştu.