Arınç'tan dobra bir yorum
Abone olAK Parti'de 'çokeşli' milletvekilleri bulunuyor. Sayısı tam olarak bilinemiyor. Bu karışık konuya ilişkin partide değişik fikirler var. Bir ilginç yorum da Arınç'tan geldi.
AKP grubunda "çokeşli" milletvekillerinin durumu tartışılıyor
AKP'li Şahin, "Bizi yıpratacak iki konudan biri yolsuzluksa, diğeri
de bu tür meselelerdir" dedi. Grup Başkan Vekili Fatsa da,
"Arkadaşların akşamları ne yaptığına karışmıyoruz" diyerek oldukça
"liberal" bir çıkış yaptı. TBMM Başkanı Arınç ise bir sohbette
şöyle demiş: Bizim arkadaşlar kadın-kız meselesinde tecrübesiz
oldukları için hemen kapılabilirler... AKP grubunda imam nikâhı
kıydırarak "çokeşli" bir yaşam tarzını tercih eden
milletvekillerinin bulunduğu açık bir "sır". Bunların çoğunun
Güneydoğu kökenli olduğu anlaşılıyor. Ayrıca, bu durumdaki
milletvekili eşlerinin başlarının genellikle kapalı olduğu, ikinci
eşin ise çoğunlukla daha genç ve başı açık hanımlar kategorisine
girdiği anlaşılıyor. Sorun, bu durumdaki milletvekillerinin
sayısının tam olarak bilinememesi... Kimilerine göre bu durumdaki
milletvekillerinin sayısı 5'i geçmiyor; bazı AKP uzmanları ise
gerçek sayının bunun çok üstünde olduğunu belirtiyor. AKP'nin kadın
milletvekillerinden Fatma Şahin, bu konuda partili arkadaşlarını
uyarma ihtiyacını duyuyor: "Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz.
Ahlaki ölçülerimiz ve yaşam şeklimiz tabanımızda çok dikkatle takip
ediliyor. Bizi parti olarak yıpratacak iki konudan biri biri
yolsuzluksa, diğeri de bu tür meselelerdir." Peki, bu konudaki
haberlerin son haftalarda artmasına AKP grup yönetimi nasıl tepki
veriyor? Kapılmak ya da... AKP'nin ilahiyat kökenli Grup Başkan
Vekili Eyüp Fatsa, geçenlerde gazetecilerin soruları üzerine şu
açıklamayı yaptı: "Bu konuda bize gelmiş bir şikâyet yok.
Arkadaşların akşamları ne yaptığına karışmıyoruz." Fatsa'nın bir
muhafazakâr parti ve de bir ilahiyatçı için oldukça liberal
sayılabilecek bu çıkışı kuşkusuz bütün AKP grubuna mal edilemez. Bu
arada, AKP'nin akil adamlarının bu konuda sıkıntı yaşanabileceğini
çok önceden öngördükleri anlaşılıyor. Nazlı Ilıcak'ın geçenlerde
Bugün gazetesinde TBMM Başkanı Bülent Arınç'la bir sohbetinden
yaptığı alıntı bu konuda önemli ipuçları taşıyordu. Arınç, şöyle
demiş Ilıcak'a: "Bizim arkadaşlar kadın-kız meselesinde tecrübesiz
oldukları için hemen kapılabilirler..." Kapılmak ya da
kapılmamak... İşte bazı AKP'liler için bütün mesele bu... Prof.
Teziç'ten Org. Özkök'e 'varsayım' yanıtı... GENELKURMAY Başkanı
Orgeneral Hilmi Özkök'ün, 29 Ekim davetinde, rektörlerin topluca
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e yaptıkları ziyareti açık ifadelerle
eleştirmesi, YÖK çevrelerinde ciddi bir rahatsızlığa yol açtı.
Orgeneral Özkök, bu açıklamasında, "Toplu bir hareket olarak bana
gelip söyleselerdi, açık söylüyorum, soğuk bakardım" dedikten sonra
eklemişti: "Politik amaçlı veya anayasal kurumu karşısına alan bir
hareketi temsil eden bir grup, karşımıza gelip konuşamaz. Bir
olayın amacını aşması durumunda, o olaya taraf olanlarla
ilişkilerimizde dikkatli oluruz." Orgeneral Özkök'ün bu sözlerine
yanıt YÖK Başkanı Prof. Teziç'ten geldi: "Genelkurmay'dan hiçbir
randevu talebinde bulunmadık. Bizim bu konuya Genelkurmay ile
değerlendirmemiz bir varsayım olarak dahi mümkün değildir..." Satır
aralarından çıkan anlama bakılırsa Prof. Teziç, galiba Orgeneral
Özkök'e şu mesajı vermiş oluyor: "Bizim size gelmemiz varsayım
olarak dahi düşünülemez. Buna karşılık siz pekala bunu bir varsayım
olarak düşünebiliyorsunuz; üstelik bu varsayım üzerine gazetecilere
açıklama dahi yapabiliyorsunuz..." Yalçın Küçük AKP'ye nasıl nüfuz
etti? YALÇIN KÜÇÜK, nevi şahsına münhasır kişiliği ve ilginç
görüşleriyle sıkça siyasi çevrelerin gündemine damgasını
vurabiliyor. Küçük'ün dost meclislerinde, toplumun çok farklı
kesimlerinden çok değişik isimler bir araya gelebiliyor. Geçenlerde
Aktüel dergisine verdiği bir mülakat, bu meclislerde zaman zaman
AKP hükümetinden önemli bir şahsiyetin de bulunduğunu gün ışığına
çıkardı. Bu kişi, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'den başkası
değil. Küçük'le AKP'li bakan arasındaki samimiyet, aralarındaki
hukuk nereden geliyor? Anlatalım: Prof. Küçük, 1980'li yıllarda
Gazi Üniversitesi'nde Şener'in doktora hocasıydı. Bu konumuyla
Şener üzerinde hocalık hakkına sahip. Öyle anlaşılıyor ki, Şener de
öğrencisi olarak kendisine saygıda kusur etmiyor. Ancak Şener'in,
Küçük'ün Sabetayistlerle ilgili görüşlerine itibar edip etmediği
bilinmiyor. Keza, hocasının kendisinin başbakan yardımcısı
sıfatıyla yer aldığı 59. hükümete ilişkin ağır eleştirilerini nasıl
karşıladığı da... Türk siyasetinden üslup manzaraları TÜRK
siyasetinde yine üslup sancısı yaşanıyor. İşte yapılan
açıklamalardan bir seçki: AKP Rize Milletvekili Abdülkadir Kart:
(TAYAD üyelerinin Rize'de saldırıya uğraması üzerine) Devletine ve
milletine son derece bağlı Karadeniz insanı onlara gerekli dersi
verdi. Bir daha gelemezler. AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu:
Biraz kaba olacak ama başka tabir bulamıyorum. Yemezler Sayın
Cumhurbaşkanım! AKP'li Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı: "Eğer
onlar olduğunu bilsem, inip ben de vururdum. Halkımız onlara
gereken cevabı verdi. AKP Elazığ İl Başkanı Nurettin Kılıç:
Üzerlerine cübbe alarak, cahillik ruhunu alarak Van'a kadar
yürüyenler, kırgınlıklarını devam ettirsinler. Kırgınlık ve
küskünlük o tip cahillere yakışır" dedi. CHP Grup Başkan Vekili
Haluk Koç: Sayın Başbakan mazoşist mi bilmiyorum. Bayram tatili
fırsatında bir psikiyatra görünmesinde fayda var. Kaynak:
www.milliyet.com.tr