Arap gözüyle Ulu Önder
Abone olİki Arap aydının, Atatürk'ün vefatı üzerine yazdığı çarpıcı yorumlar ilk kez gün yüzüne çıktı. Bakın Arap dünyası Ulu Önder'i nasıl görüyor, nasıl anlatıyor!
Takvim Gazetesi'nden Mehmet Çetingüleç anlatıyor: Yaklaşık 3 ay
önce Cezayir Büyükelçisi Abdelhamid Senouci Bereksi'yi ziyaret
etmiştim. O gün Sayın Büyükelçi'den çok şey öğrendim. Yanından
ayrılırken bana önemli bir belge verdi. Kapağında "Cezayir
Büyükelçiliği- Ankara- Mustafa Kemal Atatürk'e Saygılar" yazan bir
dosyaydı bu. İçinde Kasım 1938 tarihli Cezayir'de yayınlanan
El-Şihab gazetesinde 2 Arap aydınının yazısı yer alıyordu. Arapça
orijinali ve Türkçe çevirisiyle. Bundan tam 67 yıl önce, Atatürk
öldüğünde Arap aydınları O'nu yazmıştı. Bugün, o değerlendirmeler
çok önem taşıyor. "Önder"in sadece Türkler için değil tüm
Müslümanlar için "kurtarıcı" olduğu, buna karşılık padişah ve
etrafındaki din adamlarının Mustafa Kemal'e neler yaptığı detayıyla
açıklanıyor. Türkiye'de her 10 Kasım'da Atatürk anlatılıyor. Türkçe
anlamak istemeyenlere belki bir kez de Arapça anlatmak gerekiyor.
Gazetede yer alan ilk yazı ülkenin ünlü aydınlarından Abdülhamit
Bin Badis'e ait: "Muhtelif dönemlerde gelip, tarihin akımını
değiştiren, yeni bir oluşumu gerçekleştiren, doğunun en bariz zeki
şahsiyetlerinden, çağdaş tarihte insanlığın tanıdığı en büyük
insan, mübarek Ramazan ayının on yedinci günü hayata gözlerini
yumdu. İşte bu lider, Türkiye'yi yok olmaktan kurtaran, adını,
şanını, onurunu koruyan ve bugünkü durumuna kavuşturan,
Çanakkale'de Gelibolu, Anadolu'da Sakarya kahramanı Mustafa
Kemal'dir. 'Tüm Doğu'nun kurtarıcısı' O, sadece Türkiye'nin değil,
aynı zamanda tüm Doğu'nun kurtarıcısıydı. Zira Doğu'yu Türkiye'den
soyutlamak olanaksızdır. Türkiye asırlar boyunca İslam alemini
kucaklamış ve içinde yer almıştır. Türkiye büyük muharebeden önce,
batı saldırılarına karşı, doğu uyuşmazlık ve savaş cephesiydi.
Hristiyanlık taassupluğu içinde olan batı ülkelerinin çirkin sömürü
emellerinin hedefiydi. Savaşın sona ermesiyle, Türkiye'nin savaştan
çözülmüş ve dağılmış olarak çıkmasıyla, batı ülkeleri yaldızlı
sömürü isimleri altında, Müslüman doğu milletlerini paylaşmaya
başladılar. Hilafetin payitahtını ve Türkiye'yi işgal ettiler.
Padişahı buyruk ve denetimleri altına aldılar. Mareşal Allenby,
Kudüs'e girdiğinde şöyle demişti: "Haçlı Seferleri bugün
bitmiştir." Allahü Teala'nın Kemal aracılığıyla ihsan ettiği mucize
olmasaydı, Türkiye de giderdi, onunla birlikte Şark da yok olurdu.
İşte bu ortamda Kemal, dağılmış olan mukavemet güçlerini topladı.
Kahraman Türk evlatları ve kardeşleri onun etrafında birleştiler.
Azil ve asil Türk milletinin barınağı olan Anadolu topraklarına
direniş ruhunu aşıladı. Tutsak Padişah ve destekçi hükümetine ve
içerideki deccal din adamlarına karşı mücadele etti. Başta
İngiltere olmak üzere, batı ülkelerine, dış güçlere derslerini
verdi. Kükredi, direndi, mücadele etti. Müslüman Şark'a yeniden
ümit verdi. İşte bundandır ki Mustafa, yalnız Türkiye'nin değil,
tüm Doğu'nun kurtarıcısıdır. Tarihin seyrini değiştirmiş ve doğu
için yeni oluşumun esaslarını belirlemiştir. Gerçekten o, biraz
önce belirttiğimiz gibi, tarihin derinliklerinden bu yana
insanlığın inancında ve yaşantısında etkileri olan doğunun en bariz
şahsiyetlerindendi. Tarikat şeyhleri ne yaptı? Türk'ün Atası,
Atatürk'ün kişiliğine ilişkin araştırmanın tüm yönlerine burada
değinmemiz zaman ve zemin bakımından olanaksızdır. Ancak,
İslamiyet'le ilgili tutumu hakkında burada bir şeyler söylemeyi
kendim için uygundan öte elzem görüyorum. Mustafa Atatürk'ün bu
husustaki tutumu onun büyüklüğünün göstergelerinden biridir. Buna
rağmen, Mustafa, her Müslüman'ın kalbini kıran ve ona üzüntü veren
haksız eleştirilere hedef olmuştur. Mustafa'ya bu akıştırmayı yapan
gerçek sorumluların bilinmesi gerekir. Bu sorumlular kimdir? Bunlar
İslamiyet'i temsil edenler, İslamiyet adına konuşanlar, kendilerini
başkalarından daha dindar Müslüman addedenler ve dini nüfuzlarıyla
insanların hayatlarına yön verenlerdir. Bunlar Müslümanlar'ın
Halifesi, Müslümanlar'ın Şeyhul İslam'ı, din adamları ve tarikat
şeyhleridir. Müslümanlar, Osmanlı Sultanı'nı kendilerinin
halifeleri olarak kabul ederlerdi. 'Padişah, cihat ilan etti'
Müslümanlar'ın Halifesi'ne (Padişah) gelince; başkentini işgal eden
İngilizler'in tahtı tasarrufu altında sayarında sakin ve sessizce
oturmuştur. Hayır! Padişah sessizce oturmamıştır. Anadolu'daki
direniş hareketini yok etmek için İngilizler'in elinde alet olmuş,
emrine karşı gelenlere, Atatürk ve beraberindekilere cihat ilan
etmiştir. Şeyhul İslam ve din adamlarına gelince; bunlar Padişah'a
kendi adına imzalaması ve izniyle insanlara dağıtılması için
bildiri hazırlıyorlardı. Bildirilerde Mustafa Kemal'in hain
olduğuna ve öldürülmesinin helal olduğuna işaret ediliyor ve onu
öldürene ödül vaat ediliyordu. Yunan uçakları bu bildirileri
Padişah'ın izniyle taşra halkına atıyorlardı. Delalete düşmüş
tarikat şeyhleri ve müritlerine gelince; bunlar İngilizler'e
ellerinde bulunan Padişah'a avenelik yapıyorlardı. Bildiri dağıtıp
insanları mücahitlere karşı kışkırtıyorlardı. Osmanlı Padişahı'nı
kendilerinin Halifesi olarak kabul eden Müslüman toplumlara
gelince; bunlardan birkaçı hariç, diğerleri bağlılıklarından
vazgeçerek kendilerine ve padişaha düşman olanların saflarında yer
almışlar, diğer bazıları da kendilerini esir alanlarla birlikte
Müslümanlar'a ve Padişah'a karşı silahlı mücadeleye katılmışlardır.
İslamiyet nerede? Kendisine savaş açılan devrimci Musafa ne yapsın?
'Hedef, sahte Müslümanlar' Mustafa Kemal, bütün bunlara dur diyecek
devrimini başlattı. İslamiyet'e karşı cephe almadı. Onun hedefi
sahte Müslümanlar idi. Kendi gitmiş, adı kalmış, Hilafeti ilga
etti. Alimleri yönetimden uzaklaştırdı. Mecelleyi uygulamadan
kaldırdı. Zakkum ağacı gibi tarikatları köklerinden temizledi.
Müslüman uluslara, 'Kendinizi düzeltip geliniz, bağımsız
milletlerin anlaşıp yardımlaştıkları gibi, sizlerle anlaşalım,
işbirliği yapalım' dedi. Kur-an'ın Türkçe mealini hazırlattı.
Mescit ve camilerinde dini vecibelerini ifa etmelerini sağladı.
Nitekim İslami geleneklerin kutlanması her geçen yıl yaygınlık
kazanmıştır. Bunun en bariz örneği, rahmetlinin cenaze merasiminde
sergilenen İslami görünümdür. Mecelle'nin uygulamadan
kaldırılmasını savunacak konumda değiliz. Ancak insanların şunu
bilmelerinde fayda görüyoruz. Hanefi mezhebinin seçkin görüşleri
esas alınarak hazırlanmış olan Mecelle'nin asırlar boyu bir
milletin hukuk gereksinimine cevap vermesi elbette düşünülemez.
Evet, İslamiyet tüm mezhepleriyle birlikte insanlığın ihtiyacına
cevap verebilecek bir dindir. Ancak, ortada küçüklüğünde
mezhebinden öğrendiğine ve duyduğuna ilave sayılacak herhangi bir
yeniliğe kapalı, yeni görüş oluşturacak birikimden mahrum, donuk,
tutucu bilginlerin olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca insanların
El-Ezher ülkesi Mısır'ı hatırlamaları gerekir. Aile Hukuku dışında
bu ülkede herhangi bir şeriat hükmü uygulanmamaktadır. Yargı,
Hanefi mezhebini esas alan Aile Hukuku'nu uygulamakta olup, ender
haller dışında diğer mezhepler terk edilmiş durumdadır. Evet,
Atatürk Şeriat Hükümleri'ni yürürlükten kaldırmıştır. Bunun tek
sorumlusu kendisi değildir. Zira, Türkler ne zaman arzu ederlerse,
istedikleri biçimde Şeriat Hükümleri'ni geri getirebilirler. Ancak
(iyi bilinmelidir ki) Atatürk, Türkler'e dünya milletleri arasında
özgürlüklerini, bağımsızlıklarını, egemenliklerini ve onurlarını
kazandırmıştır. Bu kazanım olmadan hiçbir şeyin geriye iade
edilmesi olanaksızdır. Şeriat Hükümleri'ni reddeden, onun yerine
Napolyon Kanunları'nı ikame eden diğer milletlerine ne
kazandırdılar? Bilginleri ne dediler? Allah, Mustafa'ya gani gani
rahmet eylesin. İyilikleri terazide ağır gelsin. İyilik edenler
zümresine ilhak etsin. Cezayir, Türkler'in dönemini iyilikle yad
eder. Aramızda din, tarih, kan ve komşuluk bağları bulunan
kardeşimiz asil Türk milletine ve aziz Türkiye'ye tüm Cezayir'in
taziyelerini sunar, üzüntülerini paylaşır, evlatlarından salih
halef, şimdi ve gelecekte başarılarının devamını dileriz. Allah'ın
izniyle Türkiye bu yolda mutluluğunu ve kalkınmasını, şanlı
geçmişi, büyük şahsiyetin atılımları ve başarılarıyla dolu tarihine
yakışacak biçimde gerçekleştirecektir.