Türkiye'deki İslami Kalvinistler
Abone olOliver Rehn'in Kayseri'yi tercih etmesi bir tesadüf mü? Yoksa yıllar öncesinden başlayan bir hareketin atılan tohumlarının neticesi mi? İşte bu soruların cevabı.
Zaman yazarı Şahin Alpay Anadolu'da yaşanan hızlı kalkınma ve
bazı İslami hareketler arasındaki paralelliğe dikkat çekti. Alpay,
" yazısıyla bu yeni gelişmenin ayrıntılarını
yazdı.
Yazı: Şahin Alpay
Kaynak:
-Sosyolojinin babalarından biri olan Max Weber, öteki babalarından
Karl Marx’tan farklı olarak, modern kapitalizmin teknolojik
gelişmelerin değil, zihniyet alanında yaşanan değişmelerin sonucu
olduğunu ileri sürdü.
“Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” (1930) adlı eserinde Weber, Avrupa’da kapitalizmin doğuşunu Protestan mezhebinin kurucuları Martin Luther ve (özellikle) John Calvin’in cennete gitmek için sade bir hayat sürmeyi, çok çalışıp çok üretmeyi telkin eden ahlak öğretileriyle açıkladı. Weber’e göre, İslam ve Budizm’in kaderci ve öteki dünyaya dönük ahlak öğretileri ise kapitalizmin gelişmesine engeldi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Güneydoğu ve Doğu Asya’nın Budist ülkelerinde yaşanan hızlı ekonomik kalkınma (Avrupa için geçerliliği de çok sorgulanan) Weber’in tezlerine ağır bir darbe indirdi. 1980’lerden bu yana Türkiye’de yaşananlar ise Weber’in İslam’la ilgili tezlerini perişan etmekte.
Geçenlerde (19 Eylül) açıklanan “İslamî Kalvinistler: Orta Anadolu’da Muhafazakârlık ve Değişim” başlıklı bir araştırma raporu, tam da bunu iddia ediyor. Merkezi Berlin’de, şubeleri Brüksel ile İstanbul’da bulunan “European Stability Initiative/Avrupa İstikrar İnisiyatifi” adlı kâr amacı gütmeyen kuruluş tarafından yaptırılan araştırmada (Bkz: www.esiweb.org ) varılan sonuçları şöyle özetlemek mümkün: Türkiye’nin AB üyeliğine şüpheyle bakan Avrupalılara göre biri İstanbul ve çevresinde odaklanan Batılı, laik ve modern, diğeri Anadolu’ya hakim olan dindar, geri ve yoksul iki Türkiye var; Orta Anadolu da “öteki Türkiye”nin kalbi. Oysa son yıllarda Orta Anadolu zengin sanayi merkezlerinin ortaya çıktığı mucizevi bir kalkınmaya sahne oldu. Bunların en önemlisi, Kayseri. Kayseri’nin yalnızca 20 bin nüfuslu Hacılar ilçesi, sınırları içinde Türkiye’nin en güçlü 500 sanayi şirketinden 9’unu barındırmakta. Bu gelişmenin ardında yatan temel etken, Türk İslam’ındaki bireyci ve girişimci eğilimler. Kaydedilen ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme, Anadolu’da İslam ile modernliğin kolayca bağdaştığı bir ortamın doğmasına yol açtı. Bu değerlerin şekillendirdiği Anadolu şimdi AB’ye katılma mücadelesi veriyor. Raporun yazarlarına göre Anadolu’da yaşananlar, Cumhuriyetçi seçkinlerin paylaştığı ekonomik kalkınma ve modernleşmenin ancak dinden uzaklaşmayla mümkün olabileceğine dair görüşleri de temelden sarsıyor.
Raporun, Türkiye’nin çok önemli bir gerçekliğine parmak bastığı konusunda şüphe yok. Rapor, son yıllarda Anadolu’da ve genel olarak Türkiye’de yaşanan sosyo-ekonomik ve politik değişmenin itici güçlerini bence en iyi açıklayan sosyal bilimci Hakan Yavuz’un analizlerine de gönderme yapıyor. Yavuz’un İngilizce aslı “Islamic Political Identity in Turkey” başlığıyla Oxford Üniversitesi Yayınları arasında basılan (2003) kitabı hakkındaki yazım için 8 Kasım 2003 tarihli Zaman’a bakılabilir. Türkçeye “Modernleşen Müslümanlar: Nakşiler, Nurcular, Milli Görüş ve AK Parti” adıyla çevrilen (İstanbul: Kitap Yayınları, 2005) bu kitapta işlenen temel tez şu: Türkiye koşullarında İslam gelişmenin önünde bir engel değil, kalkınmayı kolaylaştırıcı hatta itici motor rolü oynamakta. Nakşibendi tarikatının bazı kollarının ve bazı Nurcu cemaatlerin modern bilim ve teknolojiyi öğrenmeyi, çok çalışmayı, az harcamayı, kazançları yatırıma dönüştürmeyi, halka hizmet etmeyi özendiren telkinleri, giderek globalleşen ekonominin ve giderek demokratikleşen siyasetin sağladığı fırsatlarla buluştuğunda Anadolu kaplanlarını ve Anadolu burjuvazisini doğurdu. Türkiye’deki İslamî siyasi hareketin ana damarının, siyasette ve ekonomide liberal, kültürde dindar ve muhafazakâr AKP’ye dönüşmesini açıklayan temel etken de bu Anadolu burjuvazisinin tercihleri. ABD’nin Utah Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Hakan Yavuz’un “Is the JDP an Islamic Party/AKP İslamî bir Parti midir?” (The American Journal of Islamic Social Sciences) başlıklı yeni makalesinden başka bir yazıda söz edeceğim.