Mine Kırıkkanat kış uykusunda!
Abone olMine G. Kırıkkanat bu ülkede yaşamadığını bir kez daha kanıtladı... Kış uykusundan uyanamayan Mine Hanım 'masa başı' aydını olduğunu bakın nasıl ortaya koydu.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın eşi Seniha Yıldırım'ı
protokolden ayrı yemek yediğini gösteren fotoğrafın önceki kareleri
ortaya çıkınca medya sınıfta kaldı. Gazete yöneticileri bu ayıbın
altından nasıl kalkacağını düşünürken Vatan yazarı Mine G.
Kırıkkanat, olan-bitenden habersiz, bildiğini okumaya devam etti.
İşte Kırıkkanat'ın kış uykusundan uyanamadığının
çarpıcı fotoğrafı:
Yazı: Mine G. Kırıkkanat
Kaynak: www.vatanim.com.tr
Millette dert çok. Bendeniz de sınırsız bir Binali Yıldırım
hayranlığından mustaribim, sayın arkadaşlar. Kendisini ilk
gördüğümde televizyon ekranlarından bakıyor, yüzünden zekâ akıyor
ve hızlı trenlerin hızlı gittikleri için yoldan çıktıklarını ağır
ol da molla desinler ritminde anlatıyordu. Hayran olmamak
imkânsızdı!
Derken, kendisini bir gazetenin kuruluş yıldönümünde canlı canlı
görmek ve dinlemek mutluluğuna kavuştum. Sayın Binali Yıldırım, o
gün gazeteyi nasıl kutlayacağını anlaşılan uzun uzun düşünmüş,
düşünmüş, sonunda gazetenin gemiliğini, yönetimin de kaptanlığını
kutlamaya karar vermişti. Toplam beş dakikalık konuşmasında, otuz
saniyede bir "gemide dümen, dümende kaptan, dümen de dümen..."
dedikçe, bende kabaran Binali Yıldırım hayranlığı, başkasında
patladı. Yanımda duran arkadaşımın, yekenin dümene nasıl
takıldığına dair yorumuyla bir dizi dinleyici önce boğularak
koltukların altına girdi, ardından kapağı dışarı atmakta buldu
kurtuluşu.
Sayın Binali Yıldırım, AKP'nin zekâ küpü, bir yetkinlik abidesi,
bir hitabet efsanesidir. Yok erkek erkeğe yemek yemiş, yok karısını
yanına oturtmamış, yok yandaki masada tek başına bırakmış, hâşa
iftira! Sayın Semiha Yıldırım'a iyi bakın, kendisine besleme ya da
hizmetçi muamelesi yaptıracak göz var mı hiç?
Olsa olsa, o nefis türbanı, muhteşem mantosu, şahane çantası,
kısaca zarafetüstü kılığıyla, gözleri kamaşıp dilleri tutulmasın,
kocası zaten ağır konuşuyor, hiç olmazsa diğerleri iyice suspus
olmasın diye oturmamıştır erkeklerin arasına. Birbirine bu kadar
yakışan çifte, bu kadar uyumlu bir çift zekâya, hiç olmazsa dengi
dengine çalan davul gereği haksızlık yapılmamalıydı.
Zaten Semiha Hanım'a ayrımcılık yapıldığını, niçin tek bir kadın
yazar, Ruhat Mengi işaret etti? Niçin öteki yazanların hepsi erkek
köşecilerdi? Çünkü ibadullah kadın yazarlarımız, dişi starlarımızın
açılıp saçılma haklarıyla ilgili. Sibel Can, Hülya Avşar falanların
eşitliğini savunur onlar. Tesettürlü kadına ikinci sınıf muamelesi
çekilmesi onları ilgilendirmez.
Aslında haklıdırlar. Mantık doğrudur: Erkekleri kendisinden,
kendisini de erkeklerden korumak için tesettüre giren kadından, bir
başına erkeklerin arasına girip oturması herhalde beklenemez.
Tesettürlü kadın, tesettürüyle birlikte eşitlik hakkından zaten
feragat etmiş, eğer kararında bir mantık var ve bu mantık
tutarlıysa, elbette ki erkeklerle aşık atmayacak, kaşık da
sallamayacaktır.
İşte bendeniz, Sayın Semiha Yıldırım'ın yemek masasındaki
yalnızlığında bu tutarlılığı görüyorum. Madem harama görünmemek
için kapanıyor, o zaman haramın ortasına oturmaması da
mantıklı.
Asıl tutarsızlık, hem tesettüre girip hem erkeklerle yan yana
bulunmak.
Ama umudum var. Türkiye'de pek yakında giderilecek bu
tutarsızlık.
Kadınlarda tesettür, erkekler için içki yasağı genelleşince, harem
selamlık uygulaması zaten tartışmayı kapatacak, kadın erkek haddini
bilecek.
Farkında mısınız?
PKK yine azdı. Güney Doğu yine kızışıyor. İstanbul'da Gazi
Mahallesi, bu kez Alevi değil de ayrılıkçı Kürt "kalkışması"yla
gündemde. Mersin'de zaten çocuklar bile kalkışıyor. Hizbullah
üyeleri, yeniden serbest ve aramıza karıştı. Adnan Hoca'cılar da
yargıda zaman aşımı nedeniyle özgür... Olan Ebru Şimşek'e oldu,
devlete güvenip yargıya başvurmanın bedelini hayatı karararak
ödedi.
Bu tablo, Türkiye'nin tam tamına on yıl önceki manzarası değil
miydi dostlar?
Ama şimdi AKP iktidar. Başbakanımız, "Birleştirici unsur dindir,"
diyor. Demek ki artık millet değil, ümmetiz. Ehl-i Müslüman kavmi
olarak herhalde Hizbullah ya da Adnan Hoca'cıları ümmet dışı
bırakacak değiliz... Ayrılıkçı Kürtler de artık Türklerle değil,
Müslüman kardeşlerle yaşayacaklarına göre, herhalde bir zorluk
çıkarmazlar