Fenerbahçe hakemleri nasıl etkiliyor?
Abone olTurkcell Süper Ligi'nin ilk yarısı Fenerbahçe'nin hakemler tarafından kollandığı iddialarıyla bitti. Peki Fener'i koruduğu iddia edilen hakemler nasıl etki altına giriyor?
Turkcell Süper Ligi'nin ilk yarısı Fenerbahçe'nin hakemler
tarafından korunduğu iddialarıyla sona erdi. Fenerbahçe gerçekten
kollanıyor mu. Kollanıyorsa bu ne? Ünlü ekonomi yazarı Mahfi
Eğilmez, Fenerbahçe, taraftar, hakem ve rakipler bağlamında ilginç
bir yapı sökümü yapınca bakın ortaya nasıl bir tablo çıktı:
Yazı: Mahfi Eğilmez
Kaynak:
Hakemler Fenerbahçe'yi kolluyorlar mı? Türk futbolunun son
dönemdeki en önemli sorunu bu. Galatasaraylılara, Beşiktaşlılara,
Trabzonlulara hatta Anadolu takımlarının çoğunun yönetici veya
futbolcularına sorarsanız alacağınız yanıt "evet" olacak. Futbol
yorumcularının önemli bir bölümü de aynı kanıda. Oysa bana
sorarsanız ortada bir optik kırılma, bir de sempati mevcut.
İlk konu optik kırılma konusu. Fenerbahçe hemen hemen bütün
maçlarını sanki yenilecek ya da berabere kalacakmış gibi bir oyunla
kazanıyor. Bu yıl en farklı kazandığı (6 -2) maç olan Denizlispor
maçında bile Denizlispor teknik direktörü ve yöneticilerinin
"Fenerbahçe'yi elimizden kaçırdık" biçiminde demeçler vermelerinin
altında bu optik kırılma yatıyor.
Bunu açıklamaya çalışayım. Fenerbahçe gerek kadro gerekse oyun
biçimi itibarıyla Türkiye'nin oldukça üzerinde bir takım.
Futbolcular da bunun bilincinde. Rakibe bir gol attıkları zaman
oyunu bırakıyorlar. Rakip başlıyor bastırmaya, şutlar atmaya. Bu
şutların bir bölümü ya kaçıyor ya da kaleci Volkan tutuyor. Eğer
maç böyle biterse rakip takım Fener'i elinden kaçırdığını
düşünüyor. Oysa eğer rakip takım bir gol atıp da beraberliği
sağlarsa Fener yeniden başlıyor ataklara ve golü bulup maçı
kazanıyor. Öyle olunca rakip takım daha fazla üzülüyor ve faturayı
ya hakemlere ya şanssızlığa çıkarıyor. Bunun en tipik örneği 2- 2
berabere biten Trabzonspor maçında yaşandı.
Maçın istatistiklerine bakıldığında Fenerbahçe'nin 19 şut attığı,
bunların 7'sinin kaleyi bulduğu ve 2'sinin gol olduğu, buna
karşılık Trabzonspor'un 3 şut attığı, bunların 2'sinin kaleyi
bulduğu ve kaleyi bulanların gol olduğu anlaşılıyor. Bu istatistiğe
karşın Trabzonlu yöneticiler, teknik direktör ve futbolcular,
maçtan sonra Fenerbahçe'yi ellerinden kaçırdıklarından dem
vuruyorlardı. Fatih Tekke daha da ileri giderek "en az 3 farklı
galibiyeti kaçırdık" diyordu. Fenerbahçe'nin oyun stili bu. Rahat
oynuyor, rakibini istediği zaman yenebileceğini biliyor. Bu rahat
oyun stiliyle ortaya çıkan optik kırılma, son dakikalara sığan
gollerle de birleşince, rakiplerin Fenerbahçe'yi ellerinden
kaçırdıklarını düşünmelerine yol açıyor.
İkinci konu hakemlerin Fenerbahçe'yi kollamaları konusu. Bana
sorarsanız kollama söz konusu olmamakla birlikte hakemlerin
Fenerbahçe'ye sempati duyduklarını ve bunun da kararlarında biraz
etkili olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni de çok açık. Fenerbahçe
taraftarı hakemlere küfür etmiyor. Hakemler de kendisine küfür
etmeyen taraftarın takımına sempati duyuyor. Galatasaray ve
Beşiktaş'ın maçlarını izlerken kendinizi hakemin yerine koyun ve o
takımlara karşı nasıl sempati duyabileceğinizi bir düşünün. Bazı
maçlarda oyun başladıktan iki dakika sonra federasyona ve hakeme
küfür başlıyor. O hakemin artık o takıma sempati duyması mümkün
mü?
Bir de futbol yorumcuları var. Diyorlar ki "Fenerbahçe başarılı
olduğu için taraftarı küfür etmiyor, başarısızlık ortaya çıkarsa
küfür edecekler. Nitekim Trabzonspor maçında böyle oldu." Doğru bir
analiz, ama bana sorarsanız asla dile getirilmemeli. Tam tersine
Fenerbahçe taraftarının bu tutumu öteki takımların taraftarlarına
örnek gösterilmeli ki onların stadında da küfürsüz maç izlenmesi
mümkün olsun. Yani bu tür spekülasyon yapılacak yerde Fenerbahçe
taraftarı küfürsüz maç izlemek konusunda daha da teşvik edilmeli.
Aksi takdirde zaten zor duran Fenerbahçe taraftarı da küfüre
başlayacak ve en başa dönmüş olacağız.
Gaziantepspor, Fenerbahçe'yi, hem de aylardır yenilmediği kendi
evinde yenerek Fenerbahçe'nin üzerinde böyle bir hakem ya da
federasyon koruması kalkanı ya da büyü olmadığını ortaya koydu. O
nedenle Fenerbahçe yönetimi bu yenilgiye üzülmek yerine bir yandan
Gaziantepspor'a teşekkür ederken bir yandan da devre arasında,
artık giderek dökülmeye başlayan savunmaya nasıl bir takviye
yapacağını düşünmeli.