Arınç'tan Genelkurmay'a tepki
Abone olGenelkurmay'ın Resul Tosun'un sözlerini münferit hezeyan olarak nitelemesini Meclis Başkanı Arınç ölçüsüz ve orantısız buldu. Arınç İKÖ zirvesi dönüşü şu açıklamayı yaptı.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Resul Tosun'un yazısıyla ilgili
'münferit bir hezeyan' sözünü ölçüsüz, orantısız, o arkadaşımın
yazdığı yazı kadar yanlış buluyorum'' dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''(Kara Kuvvetleri Komutanlığı
brövesinin içindeki Atatürk silueti neden kayboldu) diyenlere
karşı daha merhametli ve şefkatli davrananların, bir düşünce
sahibine karşı bunu 'hezeyan' olarak nitelendirmelerini doğru
bulmuyorum'' dedi.
Bülent Arınç, 3. Olağanüstü İKÖ Zirvesi'ndeki temaslarını
tamamlayarak yurda döndü. Esenboğa Havalimanı'nda açıklama yapan
Arınç, gazetecilerin, AK Parti Tokat Milletvekili Resul Tosun'un
TBMM'deki Muhafız Alayı'na ilişkin yazısının ardından çıkan
tartışmaları hatırlatması üzerine, ''Doğrusu İKÖ Zirvesi'nde bu
kadar önemli, hayati konular görüşüldü ki bunu basından
duyduğumda fevkalade üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Bir basit
olayın büyütülmek istenmesini hem yadırgadım, hem de üzüntüyle
karşıladım'' dedi.
TBMM'de çok eskiden bu yana Muhafız Taburu'nun bulunduğunu
hatırlatan Arınç, ''Bu bize onur vermektedir. Çünkü Silahlı
Kuvvetlerimiz, ordumuz, Büyük Atatürk'ün bizzat kullandığı
ifadesiyle TBMM'nin ordusudur. Bizim bundan bir kuşku duymamız,
sıkıntı duymamız hiçbir zaman söz konusu olmamıştır'' diye
konuştu.
TBMM İçtüzüğü'ne bakıldığında Muhafız Taburu'nun sadece başkanın
emri altında olduğunun görüleceğine işaret eden Arınç, Muhafız
Taburu'yla ilgili bir şey söylenmesi gerekiyorsa bunu kendisinin
ifade edebileceğini söyledi. Meclis başkanlığında 4. yıla girdiğini
ve bu süre içinde bu konuda bir cümle bile konuşmadığını kaydeden
Arınç, şöyle devam etti:
''Ancak, sadece AK Partililer değil bütün siyasi partilerden bazı
milletvekilleri bana düşüncelerini ifade etmişlerdir. Ben bu
düşüncelere karşı Muhafız Taburu'nun bugün Meclis'in içerisinde
bulunduğu konumunu değiştirecek hiçbir gerekçeyi doğru bulmadığımı
söyledim ve bir başka yere aktarmadım.
Şimdi öğrenebildiğim kadarıyla gerçek bu iken bir milletvekili
arkadaşımız, köşe yazısında kendi düşüncelerini ifade etmiş, bu
ifadeler kapsamında da bir tartışma başlamış, buna karşılık da bir
cevap verilmiş. Cevabın içerisinde bunun 'münferit bir hezeyan'
olduğu söylenmiş. Bütün olayları akıl süzgecinden geçirerek
değerlendirmemiz lazım. Hadise nedir? Bu bir milletvekili de
olmayabilirdi, sivil bir gazeteci sıfatıyla da düşüncelerini ifade
edebilirdi. Bu düşüncenin doğru veya yanlış olduğunu
söyleyebilirsiniz.
Muhafız Taburu'nun olmaması gerektiğini söyleyen bir yazarla bunun
az bile olduğunu söyleyen, bir tugay kuvvetine hatta ihtiyaç
olduğunu da söyleyen olabilir. Bunlara güler geçersiniz, yanlış
bulduğunuzu ifade edersiniz veya doğru bulduğunuzu söylersiniz. Bu
nihayet bir düşüncedir. Düşüncenin açıklanmasından da hiç kimseye
bir yarar, bir zarar söz konusu değildir.''
-''TÜRK MİLLETİ ASKERİNİ SEVER''-
''Şimdi böyle bir düşünce açıklandığında bunun gerçekleşme ihtimali
de sadece bana ait bir yetkiyken bunun olmayacağını bilen kişilerin
ölçüsüz ve orantısız tepki vermelerini doğrusu çok yadırgadığımı
ifade ediyorum'' diyen Arınç, Türk milletinin askerini, ordusunu
sevdiğini söyledi.
Milletvekillerinden hiçbirinin de bu sevginin dışında olduğuna
inanmadığını vurgulayan Arınç, ''(Münferit bir hezeyan) sözünü
ölçüsüz, orantısız, o arkadaşımın yazdığı yazı kadar yanlış
buluyorum. Ben o arkadaşımın yazdığı yazıdaki taburla ilgili
hususların bir cümlesine bile katılmıyorum'' diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti:
''Geçtiğimiz haftalarda, aylarda daha üzücü olaylar yaşanmıştır.
Bazı medya organları, Silahlı Kuvvetlerimizin en üst düzeyinde
sanki bir çekişme varmış gibi, isimler de zikretmek suretiyle
böyle bir fitne ve fesadı kaynatmaya çalışırken, bunu yazanlara
karşı söylenmeyen bu 'hezeyan' sözcüğünün köşesinde düşüncesini
ifade eden bir kişiye karşı sarf edilmiş olmasını doğrusu
yadırgıyorum.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kendi brövesini rahatlıkla
değiştirebileceği söz konusuyken 'neden bu bröve değişti', 'neden
bunun içerisindeki küçük de olsa Atatürk silueti kayboldu'
diyenlere karşı daha merhametli ve şefkatli davrananların, böyle
bir düşünce sahibine karşı bunu hezeyan olarak nitelendirmelerini
doğru bulmadığımı ifade ediyorum.''
-İKÖ ZİRVESİ-
İKÖ Zirvesi'nde İslam dinini terörizmle özdeşleştirme gayretlerinin
yoğunlaştığı bir dönemde dünyaya önemli mesajlar verildiğine
değinen Arınç, ''Bu zirvede İslam dininin terörün her türüne karşı
olduğunun altı çizildi. Terörü haklı gösterecek hiçbir gerekçenin
kabul edilmediği yüksek sesle dile getirildi'' dedi.
Zirvenin İslam dünyası için son derece önemli bir dönüm noktası
olduğunu vurgulayan Bülent Arınç, zirveden önce Eylül ayında
yapılan akil adamlar ve bilim adamları toplantısında ve zirve
sürecinde İslam dünyasının yönetim ve temel haklar kapsamında
ciddi bir reforma ihtiyacının bulunduğunun görüldüğünü söyledi.
Bu reform ihtiyacının ertelenemeyecek kadar acil ve gerekli
olduğuna dikkati çeken Arınç, Türkiye'nin yetkileri artırılmış
genel sekreterlik, hareket alanı ve etkisi güçlendirilmiş
örgütlenmesiyle İKÖ'nün büyük bir değişime ihtiyacı olduğunu dile
getirdiğini ve bunun kabul edilmesine öncülük ettiğini
belirtti.
Zirvenin bir önemli yanının da İslam dinine karşı gelişen ayırımcı
ve dışlayıcı tavırlara duyulan tepkilerin dile getirilmesi olduğunu
ifade eden Arınç, ''İslamophobia'' diye adlandırılan akıma
karşı Batı'nın kendisini sorgulaması gerektiğini yaptığı
konuşmada dile getirdiğini kaydetti.