Axa Oyak'tan soykırım rüşveti
Abone olTürkiye'de Axa Oyak ismi ile faliyet gösteren Fransız sigorta devi Axa, 1915'te zorunlu göçe tabi tutulan Ermeni yakınlarına 17 milyon dolar ödemeyi kabul etti.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Axa’dan hayat sigortası
yaptıran Ermenilerin varisleri ABD’nin California eyaletinde şirket
aleyhine tazminat davası açmıştı. Axa mahkeme sonuçlanmadan
tazminat teklifinde bulunurken, bu kararın ABD California Eyalet
Mahkemesi tarafından kasım ayında onaylanması gerekiyor.
Davacıların avukatı Mark Geragos’un varılan uzlaşmayı ‘Türkiye ve
ABD’nin soykırımı resmen tanıması yolunda atılan adımların temel
parçası’ diye yorumlaması dikkat çekti. Axa ayrıca, Fransa’da
bulunan çeşitli Ermeni yardım kuruluşlarına birkaç milyon dolar
bağış yapacağını da bildirdi. Merkezi Fransa’da bulunan şirket,
Türkiye’de 5 Şubat 1999’dan itibaren yüzde 50’si Ordu Yardımlaşma
Kurumu’na (Oyak) ait Axa Oyak ismiyle faaliyet gösteriyor.
California, dünyada Ermeni diasporasının en fazla nüfusa sahip
olduğu yer olma özelliğini taşıyor. ABD’nin ‘soykırımı’ resmen
tanımamasına karşın, ikinci kez bu konuda yaşanan bir uzlaşmazlık
ABD mahkemelerinde yargıya götürülerek çözüme kavuşturuldu. Şubat
ayında da New York Life şirketi, Ermenilerin yakınlarına 20 milyon
dolar ödeme yapmayı kabul etmişti. California’da varılan bu
uzlaşma, ‘soykırımı’ tanıyan ülkelerden biri olan Fransa’da
uygulanacak. Merkezi Fransa’da bulunan Axa, ABD’de iştirakleri
aracılığıyla faaliyet gösteriyor. ABD’de dava açanlar arasında,
yalnızca ABD’de yaşayanlar değil dünyanın diğer yerlerindeki
Ermeniler de bulunuyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu,
Güneydoğu ve Orta Anadolu’da yaşayan yüz binlerce Ermeni’nin
Osmanlı Devleti tarafından tehcir olarak bilinen göçe zorlanmaları
sırasında Ermeniler yaklaşık 1,5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğünü
öne sürüyor. Türkiye ise 300 bin kişinin kanlı çatışmalarda veya
zor iklim ve göç şartları altında hayatını kaybettiğini belirtiyor.
Davayı açan grubun avukatlarından biri olan Ermeni Mark Geragos,
“Axa ve New York Life ile varılan uzlaşmalar, yalnızca Ermeni
soykırımından kaynaklanan kayıpların mali telafisinin sağlanması
konusunda değil, aynı zamanda birincil amacımız olan Türkiye’nin ve
ABD’nin soykırımı resmen tanıması konusunda da atılan adımların
temel parçasını oluşturmaktadır.” görüşünü ileri sürdü. Sigorta ve
fon yönetimi alanında dünya lideri olan Axa grubu, Forbes’in
dünyanın en büyük şirketleri listesinde ilk 30 şirket arasında yer
alıyor. 1994 sonunda yüzde 11 hisse ile Oyak Sigorta’nın
sermayesine katılan Axa, halen Axa Oyak’ın yüzde 50 ortağı. Oyak
ise Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının yardımlaşma ve emeklilik
fonu. Faaliyetlerine 1961’de başlayan Oyak, subay-astsubaylardan
oluşan üyelerine en üst düzeyde hizmet ve nema sağlamayı
hedefliyor. Oyak Renault, Oyakbank, Tukaş, Eti Pazarlama ve çimento
fabrikaları başta olmak üzere 40’ı aşkın iştiraki bulunan Oyak, en
son 4 Ekim’de yapılan Erdemir’in özelleştirme ihalesini 2 milyar
770 milyon dolarlık teklifiyle kazandı. Oyak gündemden düşmüyor
Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Tüpraş ihalesinden önce Koç ve
Sabancı’nın önünde koşmaya başladıklarını açıklamıştı. “Sabancı’nın
elinde 4 dönüm, Koç’un elinde 2 dönüm, Oyak’ın elinde 1 dönüm tarla
var. Biz 1 dönüm tarlayla iki güzide kuruluşumuzu kârlılıkta geride
bırakıyoruz.” benzetmesi yapan Ulusoy’a Koç Grubu’nun cevabı
gecikmedi. Koç Holding’in üst düzey yöneticisi Bülend Özaydınlı, şu
cevabı vermişti: “Zaman zaman çeşitli kuruluşlar kendi finansal
büyüklüklerini kamuoyuna açıklarken, topluluğumuzun verilerini esas
kabul ederek karşılaştırma yoluna gitmektedirler. Kıyaslamaların
uluslararası standartlar çerçevesinde yapılması ve elma ile armudun
karşılaştırılmaması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından
önemlidir. Tamamen farklı muhasebe standartlarına dayanarak, farklı
kanuni statüde olan ve farklı bir biçimde vergilendirilen
kurumların karşılaştırılmasının yapılabilmesi için, önce tüm
verilerin şeffaflıkla ortaya konularak aynı baza getirilmesi
gerekmektedir. Verimlilik hesapları yapılırken de tanımlamalarda
dikkatli davranılarak, kamuoyunun yanıltılmasına neden
olunmamalıdır.” Erdemir’in Oyak’a satışının ardından özelleştirme
karşıtlarının sessiz kalması dikkat çekmişti. Hürriyet Gazetesi
yazarı Yalçın Doğan, “Ulusalcı çıkmaz Oyak eşiğinde” başlıklı
yazısında Erdemir özelleştirmesine karşı çıkanların Oyak’ın
almasından sonra sessizliğe bürünmesini eleştirmiş ve “Parola
yabancıya gitmesin. Tamam gitmesin. İyi de bu satışta Oyak,
Erdemir’i çok ucuza kapatıyor.” diyerek ulusalcı kanadın
sessizliğine veryansın etmişti. “Erdemir’in aynı fiyattan yabancıya
gitmesi halinde ulusalcı cephe cansiperane biçimde ateş
siperlerindeki yerini alırdı.” diyen Doğan, şimdiki durumu ‘tısss’
sözcüğüyle özetlemişti. Sabah Gazetesi yazarı Umur Talu da
“Devletin (yani kamunun) Erdemir’inin ‘özelleştirilmesi’nden Oyak
zaferle çıktı.” diye yazmıştı. Talu, yazısında şunları dile
getirmişti: “Şu kanun maddesine bakın: Kurumun her çeşit malları
ile gelir ve alacakları, devlet malları hak ve rüçhanlığını
haizdir. Bunlara karşı suç işleyenler, devlet mallarına suç
işleyenler gibi takibata tutulur. (Oyak Kanunu madde 37)” Talu, “Ne
anladınız? ‘Özelleştirme’ye katılan, ‘özelleştirilen’ kamu
şirketini alan, lakin kendisi, malları parası pulu ‘devlet malı’
sayılan bir holding var. 1961’den 2001’e kadar bilanço bile
açıklamayan... Birçok vergiden kendisi ve üyeleri muaf bir şirket.”
görüşlerini dile getirdiği yazısında Oyak, Erdemir’i alınca
özelleştirme olmadığını yazdı. Talu diğer bir yazısında ise
astsubayların maaşlarından yüzde 10 kesinti yapıldığı halde Oyak
yönetimine girememesini eleştirmişti.