Oğlumun harçlığını kurtardım
Abone olEmekli. Aylık ücreti asgari. yarısı kiraya gidiyor. İki çocuğu üniversitede. Çadırda yemek yiyince lisedeki çocuğuna harçlık artıracak. İşte Türkiye'den insan manzarası;
Emekli. Aylık ücreti asgari. yarısı kiraya. İki çocuğu
üniversitede. Çadırda yemek yiyince lisedeki çocuğuna harçlık
artıracak. Türkiye'den insan manzarası;Kimliği biz de saklı.
Utanmasın diye fotoğrafını da koymadık.AB yolunda Türkiye'nin insan
manzaralarını en iyi yansıtansa İtfar çadırları. İşte bir emeklinin
portresi ve yaşam tarzı. 'Harçlığı kurtardım' Kuyruktaki
kadınlardan biri, lisedeki oğlu utanır diye adını vermiyor,
fotoğrafının çekilmesini istemiyor. Çadıra neden geldiğini ise
şöyle anlatıyor: "Emekliyim. Maaşım 380 milyon lira. 150 milyon
kira veriyorum. İki çocuğum üniversitede okuyor. Biri Celal Bayar
Üniversitesi'nde ekonomi, diğeri Marmara Üniversitesi'nde iki
yıllık bilgisayar eğitimi görüyor. Onlar burs ve kredi alarak
kendilerini idare ediyor. Bir çocuğum ise lisede. Ben buraya
gelerek, onun yarınki harçlığını kurtarıyorum. Zaten 2 milyon lira
harçlıkla okula gidiyor. O utandığı için gelemedi..." Taksim'de
Gezi Parkı'nın girişine kurulan iftar çadırının önü, iftardan iki
saat önce hareketlenmeye başlıyor. Mendil satan, trafikte
otomobillerin camını silen çocuklar işi yavaş yavaş bırakıp,
çadırın önünde toplanıyor. Ellerinde, yine poşet içinde mendiller
var. Bu kez amaç satmak değil. Çadırın önünde, hepsi çocuk olduğunu
hatırlıyor, şamata başlıyor. Çadırın iki yanından, uzun ve sessiz
kuyruklar uzanıyor. İkinci kuyrukta genellikle kadınlar var. Önce
harem-selamlık izlenimi verseler de, zaman geçtikçe kuyruk, kadınlı
erkekli ilerlemeye başlıyor. En önde olanlar, kendilerini 'evsiz ve
kimsesiz' olarak tanıtıyor. Hikâyeleri sorulduğunda, "Ne anlatayım,
yalnız yaşıyorum" diyorlar. Bazıları ise iftar çadırı kuyruğunda
olmaya da, gazeteci görmeye de alışık. Eskiden polismiş 68
yaşındaki Derviş Kütük, Okmeydanı'nda çöp topladığını, Taksim'deki
çadırı duyunca da geldiğini söylüyor. Eskiden polis olduğunu ve
Doğubeyazıt'ta görev yaptığını anlatıyor. Polisken ölümcül bir kaza
geçirdiğini söylediği sırada, yanındaki arkadaşı gülmeye başlıyor.
Detay anlatmasını istediğimizde, "Bu kadar işte" diyerek kesiyor.
Kuyruk parkın içine doğru uzadıkça, görüntü de değişiyor.
Sıradakilerin bazıları, mesai bitiminde iftara yolda yakalanmamak
için çadıra gelmiş. Bazılarının derdi sadece merak: "Ağrı'dan
geldim. Gezerken, Taksim'de çadır oluğunu söylediler. Gelip bakayım
dedim." İftara 40 dakika kala, çadırın kapıları açılıyor. İçeriye
önce çocuklar akın ediyor. Çorba, pilav ve etli sebzeden oluşan
mönüyü tabaklarına dolduranlar, masadaki yerini alıyor. Çadır
dolmaya başlayınca, başka bir sorun çıkıyor. Amacı iftar değil de
sıcak yemekle karın doyurmak olanlar, dayanamayıp yemeğe başlıyor.
Bir görevli, sık sık, "Lütfen iftar saatini bekleyelim" diye
mikrofonla uyarıyor. Eller usulca yemekten çekiliyor ve iftar saati
bekleniyor. Bir çocuk haberi yazıyor! Saat 18.50'de top patlayıp
ezan sesi duyulunca, iftar başlıyor. Yarım saat sonra çadırın önü
de içi de boşalıyor. Bazıları mönüdeki tatlı açığını, çadırın
önündeki tatlıcıdan karşılıyor. Etraf sessizleşirken, birkaç sokak
çocuğu yanımıza yaklaşıyor. Biri cezaevinde Radikal okuduğunu
söylüyor, diğeri, "Ben size haberi nasıl yazacağınızı şimdiden
söylerim" diyor: "İftar saatinde çadırın önü yine hareketliydi.
Çoğu oruç bile tutmamış, sıcak bir kap yemek için sıraya
girmişti..." Üsküdar'da 'vapur' vakti Üsküdar'da iki yıldır kurulan
iftar vapuru, bu yıl da 'denize nazır iftar sofrası' arayanların
ilk seçimi oluyor. Öyle ki, iftardan iki saat önce kuyruklar
uzamaya başlıyor. İftardan önce İfakat ve Ramazan Özen çifti, iki
çocuklarıyla kuyruğa giriyor. İfakat Özen geçen yıl geldiği vapuru
çok beğenmiş, bu yıl eşini de gelmeye ikna etmiş. Emeklilik
günlerinin tadını çıkaran Sevim Budak ise, eşi Mustafa ve komşusu
Ümmiye Keskiner'i de alarak kuyruğa girmiş. Budak'a göre, vapurda
iftarın tadına doyum olmuyor. Parasız öğrenciler Üniversite
öğrencileri Sevgi Akyıldırım ve Dilan Öztürk, burslarını alamayınca
parasız kalmış, oruç tutmadıkları halde son çare olarak kuyruğa
karışmış. Cihan Yılmaz ve Nilay Tepe ise meraktan gelmişler. İftar
saati yaklaşınca, bekleyenler içeri alınıyor. Erkekler sahneye
bakan kesime, kadınlar diğer tarafa oturuyor. Ortaya da, aile
masaları kuruluyor. Başörtülü garsonlar kadınlara ve aile bölümüne,
papyonlu erkek garsonlar ise erkekler bölümüne hizmet veriyor.
Vapurun içindekiler ve dışındakiler iftarlarını, sahneden yükselen
'Mutlu Ol Yeter' adlı arabesk şarkının enstrümantal icrasıyla açıp
bitiriyor. radikal