Kırıkkanat'tan skandal sözler
Abone olMine Kırıkkanat 'olay yazı'lara imza atan bir yazar. Önceki yazılarında muhafazakar kesimi 'barbar'lıkla suçlayan Kırıkkanat, bu kez de Kürtler'e demediğini bırakmadı.
Muhafazakar kesime bir süre önce ağza alınmayacak eleştiriler
yönelten Mine Kırıkkanat benzer sözleri bu kez Kürtler'e
yöneltti. Kırıkkanat Asalak kardeşlik
yazısıyla yine olay olacak.
Yazı: Mine Kırıkkanat
Kaynak: www.vatanim.com.tr
Dünya coğrafyasında, sınırları Anglosaksonlar tarafından cetvelle
çizilmemiş her ülkenin toprakları canla kazanılmış, her karışı
kanla sulanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, topraklarını düşmanın
leşkerinden dişleriyle tırnaklarıyla söküp alan, sınırlarını kanla
çizen SONUNCU ülkesidir tarihin. Ondan sonra oluşan tüm ülke
sınırları, cetvelledir!
Türkler ve Kürtler, bin yıldır bu toprakların tozunu tuzunu
birlikte yuttu, nankörlüğü yoksulluğu ve cehaleti paylaştı. Eşkıya
olup yollarını birlikte tuttu, balını ağusunu birlikte yaladı.
Bu toprakları omuz omuza savunduklarında, karşılarında ortak düşman
vardı. Ne zaman ki düşman ortaklığı bozuldu, birbirlerini ezmeleri
gerekti. Kürtler ayaklandı, Türkler ezdi. Türkler güçsüz düştü,
Kürtler yeniden ayaklandı.
Biliyorum, Türkiye devleti aşiret düzenini kıramadığı Güney
Doğu'yu, besleme reisler aracılığıyla devlete bağlı tutma yolunu
seçti. Kürtleri ağalık sistemine terkle, istifa etti cumhuriyet
prensiplerinden. Halkına yurttaşlık bilinci aşılamaktansa, tebaa
oylarıyla parlamentoya seçilen aşiret reislerini yemlemeyi tercih
etti. Biliyorum, PKK'yı asıl 1980 darbesi, ABD'nin solculuğu
ezmekle görevlendirdiği Mr. Netekim mezalimi yarattı.
Bölgede cumhuriyet yurttaşlığına gerek duyulduğunda artık çok
geçti, bula bula köy korucularını buldular maaşla tutacak…
Hep kötü şeyler de yapmadı! Ama iyi şeyler katarı kaçırılmıştı bir
kez. Okullar yaptı yakıldı. Öğretmenler, doktorlar gönderdi,
öldürüldüler. Halkla bütünleşen kim varsa delik deşik edildi,
havaya uçuruldu. Aşiretler tebaaların yurttaş bilincine
kavuşmasını, PKK da "iyi memur" istemiyordu.
Öyle ya da böyle bugün gelinen noktada, Kürtlerin "bizim" dediği
bir bölgede Türk olarak yalnızca hakarete uğrayan, silahla korunan,
taciz edilen memurlar, okula korkuyla giden memur çocukları, yani
"temsili devlet" var. Ama Türk halkı yok o şehirlerde, köylerde...
Oysa Kürtlerin "bizim" diyemeyeceği yerlere çok Kürt göçtü ve ne
ayrımcılık yapılıyor kendilerine, ne de onlar ayrımcılık yanlısı
zaten. Şimdilik.
Ama artık etle tırnak, Türkle Kürt sözcüklerinin arasında otuz bin
ceset var ve çoğalıyor. Şehre inen aşiretleri, töre cinayetleri,
kapkaççı çocuk çeteleri, otopark mafyaları var. Kaçak elektriğini,
kaçak suyunu bize ödeten, doğurup sokağa saldığı evlatları suç
makinesine dönüşen ve sonra varoşlarda Biji Apo diye bayrak açıp
dükkân yağmalayan eşkıyası var.
Aymaz devlet, hâlâ PKK'ya karşı "sadık" Kürt nüfus çoğaltma
derdinde. Bizim cebimizden alıp iki karıdan, üç karıdan on yirmi
çocuk sahibi cahillere, çocuk başına 20 YTL'den 50 YTL'ye "sosyal
yardım" yapıyor (Bkz. Ruhat Mengi'nin 27 Kasım tarihli yazısı).
Şimdi böyle bir kavmin, kafası kadın haklarında ortaçağı aşamamış
dernek başkanı, demokrasi var diye çıkıp televizyonlarda: "T.C.
Güney Doğu'da işgalcidir, ben Barzani'nin iktidarını tanırım,
Atatürk de İngiliz mandacısıydı" deyince…
Türklerde de böylesini sırtında taşımamak, dölünü finanse etmemek,
aşiretini, töresini, cehaletini, kısaca yükünü çekmemek, hatta
birlikte yaşamayı reddetmek isteği doğuyor.
Federasyon çözüm, diyenler var. Ben federatif bir devlet karşıtı
değilim. Ama İspanya'da inceledim: Katalonya ve Bask Ülkesi, en
zengin ve kültür düzeyi yüksek, kendilerine yeterli; Madrid'ten beş
kuruş almayıp aksine, merkezi yönetime katkıda bulundukları için
bunca özerk, tersi değil! Kürt federasyonu isteyen takım, niye
bağımsızlık istemiyor? Çünkü hem bayrağını çekip özerk olacak, hem
de özerkliğini bizim cebimizden finanse edecek!
Asalak kardeşlik, zoraki beraberlik artık yeter, yağma yok, herkes
kendi yoluna diye düşünen Türkler çoğalıyor, benden
söylemesi...