Asker de ulemaya sormuş
Abone olBaşbakan Erdoğan bir söz söyledi ortalık karıştı. Gelin görün ki ulemadan görüş isteyen ilk Erdoğan olmadı. 12 Eylül döneminde asker de Diyanet'ten görüş istedi.
Başbakan Erdoğan başörtüsü konusunda ulemayı adres gösterdi diye
kıyamet kopuyor ya... Tartışmada can alıcı bir ayrıntı gözden
kaçtı: Ulemadan bu konuda ilk görüş soran, askerdi. Hem de 12 Eylül
döneminde... 'En Atatürkçü bakan' Askeri yönetim "okullarda kıyafet
yönetmeliği" hazırlıyordu. 22 Aralık 1980'de, emekli bir general
olan Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam, Diyanet'in bağlı olduğu
Devlet Bakanlığı'na başvurdu: Bakanlık görüşünün tespiti için imam
hatip liselerinde okuyan kız öğrencilerin durumu hakkında mütalaa
istedi. Devlet Bakanlığı'nda, kabinenin "en Atatürkçü
bakan"larından Mehmet Özgüneş vardı. Özgüneş, soruyu Diyanet'e
iletti. Diyanet acilen "ulema"yı yani Din İşleri Yüksek Kurulu'nu
topladı. Hamdi Kasaboğlu'nun başkanlığındaki kurul 10 üyeden
oluşuyordu: Recep Akakuş, İbrahim Atay, Dr. Ali Arslan Aydın, Dr.
Ahmet Baltacı, Hasan Ege, Kemal Güran, Yakup İskender, Mehmed
Kaymakçı, İrfan Yücel... Zehir zemberek karar "Ulema", fetva istemi
üzerine acilen toplandı. Tarih 30 Aralık 1980'di. Yani darbenin
üzerinden henüz 3,5 ay geçmişti. Din İşleri Yüksek Kurulu, 8
maddelik kararında özetle şunu söyledi: 1. Cenab-ı Hak, kadınların
başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun ve
gerdanlarını örtecek şekilde yakalarının üzerine salmasını
emretmiştir. 2. Anayasa'da din ve vicdan hürriyeti güvenceye
alınmıştır. 3. Bu hürriyet dindarlara, dinin emirlerini hiçbir
engele rastlamadan serbestçe yerine getirebilme hakkı verir. 4.
Kadının örtünmesi İslamın hükmü, milletimizin de örfüdür.
Tesettürün kanunla sınırlandırılması Anayasa'ya aykırıdır. 5.
Birini örtünmeye zorlamak nasıl kişi hak ve hürriyetiyle
bağdaşmazsa örtünmeyi engellemek de hak ve hürriyete müdahaledir.
'Ya Allah ya Atatürk' 6. Örtünme Atatürk ilkelerine aykırı
değildir. Devrim kanunlarında da kadın kıyafetiyle ilgili bir hüküm
yoktur. Müslümanlar "Ya Allah'ın emri ya Atatürk ilkeleri" gibi
vahim bir tercihle karşı karşıya bırakılmamalıdır. 7. İmam hatip
liseleri ve Kuran kurslarında kız öğrencilerin başı açık ibadete
zorlanmaları onların vicdanına açık bir baskı teşkil eder. 8. Bu
baskı devletten geliyorsa devlet - millet ilişkisi olumsuz
etkilenir. Sonuç: "İmam hatip liseleri yönetmeliğinde dinimizin
hükümlerine aykırı hükümler yer alması uygun olmaz". Üçok'un
tepkisi Bir yıl sonra Milli Güvenlik Konseyi'nin çıkardığı Kılık
Kıyafet Yönetmeliği "Bütün öğrencilerin başı açık olacak ve kurum
içinde baş örtülmeyecektir" hükmünü getirdi. Ancak "ulema"nın
görüşü doğrultusunda imam hatip liselerinde kız öğrencilerin
Kuran-ı Kerim derslerinde örtünmelerine izin verildi. Yönetmeliğin
yayımlandığı gün (7.12.1981) Cumhuriyet'te Bahriye Üçok şöyle
yazmıştı: "Milli Eğitim, -hem de 12 Eylül'den sonra- Diyanet'e
başvurarak fetva istemiştir. Diyanet'in örtünmenin gerekli ve hatta
laikliğin koşulu olduğunu bildirmesi laiklik açısından çok
şaşırtıcı olmuştur." Asker ulemadan fetva isterse, AKP'nin
istemesine şaşabilir miyiz? Yazı: Can Dündar Kaynak:
www.milliyet.com.tr