Amerika'da yaşayan bir arkadaşım evine Türk televizyonlarını
izleyebilmek için bir uydu sistemi kurdurmuş.
Gel zaman git zaman, bir kız arkadaş edinmiş ve onunla birlikte
yaşamaya başlamışlar. Serde milliyetçilik var ya hani. 6 ay içinde
kızcağıza Türkçe konuşmayı ve anlamayı öğretmiş.
Arkadaşım gece çalıştığı için, kız arkadaşı akşamları evde genelde
yalnız kalıyormuş. Yalnızlığın getirdiği can sıkıntısından dolayı
ne yapacağını bilmediği için işi gücü TV izlemek tabi...
Bir süre sonra bizimkine, "Ben Türkiye'de yaşamak
istiyorum" diye teklifte bulunmuş. Arkadaşım bu teklifi
önce şaka sanmış ve üzerinde durmamış. Ama zaman geçtikçe kız
arkadaşı bu teklifi tekrarlamaya ve ciddi bir ısrar haline
getirmeye başlamış.
"Nereden çıktı bu Türkiye sevdası?" diye sorunca
kızcağız, "Sizin ülkenizde hayat çok eğlenceli. İzlediğim
bir kanalınız var. Sabah akşam oynuyorlar hiç dert yok, sıkıntı
yok. O kanalı izlemeye bayılıyorum ve orada anlatılan gerçek
eğlenceyi yaşamak istiyorum" diye cevap vermiş.
"Göster hele şu kanalı" deyince kız arkadaşı açmış
Flash TV'yi...
Allahhh!
Halayın başında Mahmut Tuncer. O çektikçe sonu görünmeyen
halaydakiler kopuyor. Davul zurna çalanlar ayrı, oynayanlar ayrı
eğleniyor.
Halay bitiyor, meşhur Yalçın Abi'nin programı başlıyor. "3
milyar 750 milyon sen milyar. Allah senin belanı vere"
tartışmasından tutun, "Tülayyy, evine dön karıcığım,
noolursun deliriyorum" diye ağlayan adama sıra
geliyor.
Kız izledikçe deliriyor sevinçten... "Ya ben bunların
arasında yaşamak istiyorum" diye yalvar yakar
oluyor.
Bizim arkadaş Türkiye'de hayatın böyle olmadığına inandırmaya
çalışıyor ama nafile. Kadın kısmı işte, dünyanın her yerinde
ayrı. "Sen beni sevmiyorsun. Mutlu olmamı isteseydin beni
bu ülkeye götürürdün" diye bırakıp gidiyor.
Taa Amerika'daki arkadaşımın ocağını söndüren Flash TV önceki gün
bir açıklama yaptı.
"Uzun süredir yaşadığımız ve artık çekilmez hale gelen
baskılar nedeniyle bir süre sesimizi kısıyoruz. İktidar
sahiplerinin hukuk tanımaz uygulamaları, idari ve siyasi baskılar
dayanılmaz hal aldı. Tüm çalışanlarımızın ve paydaşlarımızın zarar
görmesini önlemek ve 28 yıllık televizyonculuk tarihimize gölge
düşürmemek için yayınlarımıza bir süre ara vermek kararımızı
kamuoyuna duyururuz" denildi açıklamada...
Allah'ım, Allah'ım!
Kanala telefonla bağlanıp, "Sizin tarafsızlığınıza tahammül
edemediler" diyenler...
"Biz şimdi tarafsız yayınları nereden izleyeceğiz.
Kahrolduk, perişan olduk" diyenler nasıl üzülüyor, nasıl
üzülüyor anlatamam!
Hatta koskoca Türkiye Gazeteciler Sendikası bile açıklama yaptı.
Hem de DW Türkçe kanalına...
"Flash TV’nin yayınlarına ara vermesi iktidarın uyguladığı
baskının bir örneğidir" dedi Sendika Başkanı Gökhan
Durmuş!
Ayda bir kez Filistin'deki basın kuruluşlarını bombalayan İsrail bu
açıklamalar üzerine, "Türkiye'de diktötürlük baskısı
nedeniyle bir kanal daha kapandı" diye olayı kınadığını
açıkladı.
Flash TV'den Allah'ın bir kulu da çıkıp, "Bizim şu
haberden, şu yayından, şu ilkeden dolayı baskı gördük"
diye bir somut delil sunmuyor.
Yahu bir söyleyin Allah'ınız aşkına ya!
Hükümet size niye ve nasıl baskı yaptı, bir anlatın yahu! Halaya
katılanların tipini veya sayısını mı beğenmedi? Davul zurnanın
çıkardığı gürültüden mi rahatsız oldu? Yoksa "5
kavanoz bal 100 lira" reklamınızdan mı memnun
kalmadılar.
Balı mı beğenmediler?
Yav arkadaş...
Bu ülke de deprem oldu siz halay çekmeye devam ettiniz. Onlarca
askerin şehit olduğu haberi geldi, siz halay çekmeye devam ettiniz.
Darbe olduğunda bile "Dere boyu pıttırak, o yar gelsin
otturak" türküleri eşliğinde halaya devam ettiniz be!
Ne yani?
Recep Tayyip Erdoğan "Biz nasıl halay çekeceğimizi sizden
öğrenecek değiliz" mi dedi size?
Yahu çıkıp insan evladı gibi, "Beş para etmeyecek yayınlar
yaptığımız için kimse bize reklam vermiyordu. Bu nedenle kanalı
idare edemedik. 5 kavanoz baldan gelen 100 lira da bizi kurtarmadı.
Uydu frekansının parasını ödeyemedik. Zaten yeterince
izlenemediğimiz için iflas ettik" desenize kardeşim.
Baktınız ki bulunduğu kanallardan ya da gazetelerden kovulan işe
yaramazlar, "Hükümet baskısı yüzünden işimden
oldum" diyor ve buradan nemalanıyor. "Biz de
aynı numarayı çekelim, belki tutar" dediniz.
“Hökümet bize baskı yaptı, ondan dolayı yayınlarımızı sona
erdiriyoruz” he mi?
Yani Allah'tan hükümet size baskı yapmış ha! Demek ki baskı
yapmasa, 24 boyunca saat “Balıkesir’in çılgın
eşekleri” konulu yayınlar yapacaktınız herhalde...