Flaş tahliyelerin ardındaki AK Parti stratejisi ne?
Abone olRadikal gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz gündemi sallayan tahliye kararlarının arka planında yatan hükümet stratejisini yorumladı...
Malatya Zirve Yayınevi davasının müdahil avukatlarından
olan Radikal si yazarı Orhan Kemal Cengiz, tahliyelerle ilgili,
hükümetin 17 Aralık’tan sonra strateji değişikliğine giderek ‘Biz
de mağduruz’ refleksi ile Zirve sanıklarının da tahliye olacağını
bildiği halde Ergenekon ve Balyoz davalarının sanıklarına zeytin
dalı uzattığını ve göz kırptığını söyledi.
"BİZ DE MAĞDURUZ" MESAJI
VERİLİYOR
Avukat Cengiz, Zirve davası kararının 10 Nisan’da verileceğine
işaret ederek “Böylece hem topluma bir mesaj verilecek; ‘Nasıl ki
bu paralel yapı bunları daha önce mağdur ettiyse aynı şekilde bizi
de mağdur ediyor’ diye. Yani bu kadar alelacele, bu işlerin
yapılmasının arkasında bu var. Yoksa Adalet Bakanlığı tek tek
kimlerin tahliye olacağını tabii ki biliyor idi, bilmemeleri mümkün
değil. Ama o büyük strateji içerisinde bu bir küçük yol kazası,
minik bir şey. Buradaki büyük strateji görmememiz lazım. Ve büyük
strateji Türkiye’deki demokrasi insan hakları açısından tehlikeli.”
dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral
İlker Başbuğ hakkında verdiği 'Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiği' şeklindeki kararı ve Özel Yetkili Mahkemeleri
kaldıran yasa değişikliğinin ardından Hrant Dink davası ve 3
kişinin boğazı kesilerek öldürüldüğü Malatya Zirve Yayınevi
davasının sanıkları da tahliye edildi.
Zirve davasının müdahil avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, yaşanan
gelişmelerle ilgili Cihan Haber Ajansı'na (Cihan)
değerlendirmelerde bulundu.
"BÜYÜK STRATEJİYİ GÖRMEMİZ
LAZIM"
Avukat Cengiz, Anayasa Mahkemesi’nin tutuklulukları uzun bulduğu
arkasından da hükümetin bir düzenleme yaptığını hatırlatarak “Fakat
o kadar aceleleri vardı ki, bu düzenlemeleri yapma konusunda.
Aslında bu düzenlemeyi yaparken de Zirve sanıklarının da tahliye
olacağını biliyorlardı. Ama asıl dert biran önce Ergenekon ve
Balyoz sanıklarının tahliye edilmesi… Çünkü 17 Aralık’tan sonra
hükümet bir strateji değişikliğine gitti. Ve bu değişiklikte
topluma şu mesaj verilmek isteniyor; “Biz mağduruz, tıpkı Ergenekon
ve Balyoz davalarındaki sanıklar gibi. Yani hükümet bir anlamda
onlara bir zeytin dalı uzatmak istedi. Böylece hem topluma bir
mesaj verilecek; ‘Nasıl ki bu paralel yapı bunları daha önce mağdur
ettiyse aynı şekilde bizi de mağdur ediyor’ diye. Yani bu kadar
alelacele bu işlerin yapılmasının arkasında bu var. Yoksa Adalet
Bakanlığı tek tek kimlerin tahliye olacağını tabii ki biliyor idi,
bilmemeleri mümkün değil. Ama o büyük strateji içerisinde bu bir
küçük yol kazası, minik bir şey. Buradaki büyük stratejiyi
görmememiz lazım. Ve büyük strateji Türkiye’deki demokrasi insan
hakları açısından tehlikeli.” ifadelerini kullandı.
Cengiz, görünürde tutuklama sürelerini düşürerek insan haklarını
ilerletecek bir düzenleme yapıldığını ama bunun asıl amacının
maalesef Ergenekon ve Balyoz’a ‘göz kırpmak’ olduğunu
vurguladı.
"ZİRVE DAVASI 10 NİSAN’DA KARARA
BAĞLANACAKTI"
Uzun tutukluluk süreleri düzenlemesinin başka türlü yapılıp
yapılmayacağını ise Avukat Cengiz, şöyle değerlendirdi: “Zaten
Ağustos’a kadar süresi vardı bildiğim kadarıyla Anayasa
Mahkemesi’nin. Anayasa Mahkemesi kararından sonra bir yıl
içerisinde düzenleme yapmak durumunda. Daha kaç ay var burada.
Halbuki şurada birkaç ay daha beklenseydi Malatya katliamında karar
çıkmış olacaktı. Ama beklenemedi. Yani o kadar büyük bir
sabırsızlık var ki; ‘Bir an önce çıkartalım’ diye. Ve sonuçlarına
aldırmadan çıkarttılar.”
Orhan Kemal Cengiz, Zirve davasının bu kadar uzamasının çok çeşitli
sebepleri olduğunu belirterek “Bir tanesi aslında en baştan belli
olan Zirve’de bir tetikçiler var görünürde, ön planda. Ama
arkasında bir network var. O network en başından belli olmasına
rağmen ancak davanın 4-5 yılından sonra araştırılmaya başlandı
mahkeme tarafından. En önemli uzama sebeplerinden bir tanesi budur.
Zirve öyle basit bir dava değil. Yani 5 tane çocuk kızmış da 3
kişinin boğazını kesmiş olayı değil. Bunun arkasındaki büyük bir
network ortaya çıkartmaya çalışılıyor. Devletin her aşamada direnci
var. İşte cinayetin arkasında olduğu söylenen jandarma görevlileri
kaç yıl sonra tutuklanabildi, soruşturmaya konu edilebildi. Sonuçta
kompleks bir davadır bu. Arkasında derin devletin olduğu, derin
devlet ilişkilerini olduğu bir davadır. Uzaması da normaldir,
olağandır. Ama dediğim gibi bu yasal düzenleme için biraz daha
sabır gösterilseydi. Zaten 10 Nisan’da karara bağlanmış olacaktı.”
ifadelerini kullandı.
“MÜHENDİSLİK HESAPLARI YAPILDI, DAVALARDAN
ADAM KAÇILIYOR"
"Normal koşullarda, yani burada bir mühendislik hesabı yapılmasa,
süren davlardan adam kaçırmak gibi bir şey yapılmasa, tutukluluk
süre ile sınırlandırılması makuldür." diyen Avukat Cengiz şunları
söyledi: “Bütün mahkemeler en baştan davalarını ona görürler, ona
göre yaparlar. Ama bunu yaparken de bir taraftan da yargının işini
çok kolaylaştıracaksınız. Yargının istediği her şey hemen önüne
gelecek, savcılık makamını güçlendireceksiniz. Yani böyle sadece
sorumluğu 3 tane hakimin önüne yıkmayacaksınız. Bu arkasında
mühendislik hesapları olan bir düzenleme olmasaydı, Sonuç
itibariyle hayırlı kabul edilebilirdi. Ama asıl bu kadar süratle
hareket edilmesi Ergenekon davalarına ilişkin bir hava
değişikliğidir yani."