Fitch'in Türkiye ve faizle ilgili endişesi
Abone olFitch Ratings Kıdemli Direktörü Paul Rawkins, "Enflasyonun yüksek seyrettiği bir ortamda faizin düşük kalması endişe verici" açıklaması yaptı.
Fitch Ratings Kıdemli Direktörü Paul Rawkins, Türkiye'de
enflasyonun yüksek seyrettiği bir ortamda faizin düşük kalmasının
endişe verici olduğunu belirtti. Paul Rawkins,
"Enflasyonun yüksek seyrettiği bir ortamda faiz
oranlarının da aşağı inmesi kafa karıştırıcı bir mesaj oldu. Bu
bizim için endişe kaynağı" dedi.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, İstanbul'da bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen "Türkiye: Önündeki Yeni Zorluklar (Turkey: More Challenges Ahead)" başlıklı bir seminer düzenledi.
Seminerde konuşan Rawkins, gelişmekte olan piyasalarda özellikle
ülke notları anlamında bir toparlanma yaşandığını belirterek, Fitch
Rating'in, "BBB-/Durağan" notuyla Türkiye'ye
ilişkin en olumlu duruşa sahip kuruluş olduğunu hatırlattı.
TÜRKİYE GÜÇLÜ KONUMUNU KORUYOR ÇÜNKÜ...
Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülkeler sıralamasında yer almasının, öncelikle kamu bilançosundaki güçlü duruş ve finansal krizden bir miktar etkilenmesine rağmen güçlü görünümünü korumasından kaynaklandığı vurgulayan Rawkins, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Fitch'in, Türkiye'de yatırım yapılabilir olarak
nitelendirdiği bir bankacılık sektörü var. Özel sektöre
baktığımızda dinamik bir sektör görüyoruz. İhracat pazarlarındaki
esneklik gayet kuvvetli ve hane halkı borçluluğu da orta, düşük
seviyelerde seyrediyor. Zayıf taraflara bakıldığında ise ekonominin
dalgalı olması göze çarpıyor. Bu da dış sermaye girişlerine aşırı
bağlılığı yansıtıyor. Enflasyon tarafında da oldukça yüksek ve
dalgalı bir durum söz konusu ayrıca dış borcun da arttığını
görüyoruz. Artan dış borca paralel zayıf bir likidite söz konusu...
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlarının ardından biraz daha
öngörülebilir politika oluşması söz konusu olsa da siyasi riskin
hala yüksek olduğunu düşünüyoruz."
BORÇ İDARESİ İYİ SONUÇ VERDİ
Rawkins, genel borç seviyesinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)
içindeki payında aşağı yönlü bir hareket görüldüğüne değinerek,
"Hükümetin hedefe paralel bir şekilde ilerlediğini görüyoruz. Borç
idaresi oldukça iyi sonuçlar aldı. Yabancı para biriminden
borçların, toplam içerisindeki oranının düştüğünü görüyoruz. Mali
finansman ihtiyaçları 2014 yılında gayet yönetilebilir seviyede"
diye konuştu.
BANKACILIK SİSTEMİMİZ NASIL?
Bankacılık sistemindeki, güçlü sermaye yeterlilik rasyolarına dikkati çeken Rawkins, bir takım olumsuz faktörlere rağmen bankacılık sisteminin yatırım yapılabilir notunu koruduğunu söyledi. Rawkins, bankacılık sektöründe karşı karşıya bulunulan durumun ülke notunu aşağı çekmesinin söz konusu olmayacağını vurguladı.
Türkiye'nin yüksek dış finansman ihtiyacına işaret eden Rawkins, konuşmasında, "Uluslararası rezervlerin yüzdesi olarak ifade edildiğinde, Türkiye başka pek çok ülkeye göre yüksek bir oranla karşı karşıya. Uluslararası likidite rasyolarına bakıldığında, Türkiye'nin Polonya'dan önce, yine düşük seviyelerde seyrettiğini görüyoruz. Bu da herhangi bir şok senaryosunda manevra alanını azaltıyor" ifadelerine yer verdi.
ENFLASYON VE FAİZ ENDİŞESİ
Rawkins, nisan ayında bir kredi notu duyurusu yaptıklarını ve bu dönem öncesinde pek çok kişinin beklentisinin not görünümünün negatife çevrilmesine yönelik olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
"Faizlerin yükseleceğine dair pek çok endişe vardı ve yükseldiğini de gördük. Ancak yetkili makamlar doğru cevabı vermekte gecikmediler ve demek ki gerekli şartlar oluştuğu zaman yetkili makam gerekeni yaptı. Mali politikaya baktığımızda sıkı bir politikanın izlendiğini gördük, bütün bunlar endişeleri gidermekte faydalıydı. Türk lirasında bir dengelenme yaşandı ve dış finansman piyasasına erişim korundu. Komite bütün bunlara dayanarak durağan görünümü teyit etti. Hem iç hem de dış piyasalardaki siyasi iklim dikkate alındığında bu kararın sebeplerini görebiliyoruz."
O zamandan bu zamana para politikasında bir gevşeme yaşandığının
altını çizen Rawkins, "Enflasyonun yükselmeye devam etmesine ve
küresel likiditede bir takım belirsizlikler olmasına karşın para
politikası gevşedi. Bir takım gelişmelerin endişe verici olduğunu
söylemek mümkün" görüşünü paylaştı.
CARİ AÇIK
Rawkins, cari açıkta bir daralma söz konusu olsa da finansmanın hala zayıf olduğunu dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanlığı seçimleri, siyasi riski azaltmak ya da dengede tutmak anlamında çok fayda sağlamadı. Potansiyel olarak bazı negatif etkiler olabileceğini de öngörüyoruz. Politika öngörülebilirliği açısından artan negatif etkiler söz konusu olabilir. Jeopolitik riskin de arttığını söylemek mümkün. Türkiye'yi gelişmekte olan piyasalar dahilinde değerlendirdiğimizde ve Endonezya, Hindistan, Brezilya ile mukayese ettiğimizde ülkedeki politikanın daha gevşek olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Türkiye'nin bazı açılardan diğer ülkelere nazaran dengesizliklerle karşı karşıya olmasına rağmen bu gevşek para politikası endişe verici...
Mali politika iyi durumda, daha elverişli bir çerçeve çiziyor ancak herhangi bir yapısal düzeltme görmedik. Bunu diğer ülkelerle mukayese edersek Hindistan ve Endonezya’ya baktığımızda para politikasında sıkılaşma görüyoruz. Bu anlamda çok daha ikna edici bir performans söz konusu... Meksika'ya baktığımızda ise oldukça gevşek bir para politikası var ancak yapısal reformların gerçekleşmesi açısından çok sıkı takip edilen bir programları bulunuyor."
Kendilerini en çok endişelendiren durumun enflasyon olduğunu vurgulayan Rawkins, "Enflasyonun yüksek seyrettiği bir ortamda faiz oranlarının da aşağı inmesi kafa karıştırıcı bir mesaj oldu. Bu bizim için endişe kaynağı" dedi.
Rawkins, Merkez Bankası'nın kredibilitesi açısından faiz indirimi yapılmasının soru işaretleri uyandırdığı yorumunu yaparak, "Fiyatları yüksek seviyede tutan bir takım yapısal unsurlar var. Bunun altında yatan, ilgilenilmesi gereken konular var. Buradaki politika değişikliği bizim için endişe yaratan bir şey" şeklinde konuştu.
CARİ AÇIK NE OLMALI?
Rawkins, bankaların, borçlanma programının üst noktasına gelecek şekilde borçlandığını belirterek, "Bizi burada endişelendiren şey; finansman karması hala güçlü değil. Eğer ilk yarı rakamlarına bakacak olursak cari açığın yüzde 70'i hala portföy yatırımlarıyla karşılanıyor. Ve bu bilinmeyen şeylere de yol açıyor" değerlendirmesini yaptı.
Uluslararası rezervlerde de çok ciddi bir artış görmediklerini anlatan Rawkins, rezerv artışının, Türkiye'nin pozisyonu açısından biraz daha rahatlatıcı olabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin cari açığının azalmasına rağmen gelişen piyasalar bağlamında hala yüksek olduğunu aktaran Rawkins, jeopolitik risklerdeki artışın da Irak ve Rusya'ya yapılan ihracatta ciddi gerilemeye yol açtığını söyledi.
Rawkins, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu anda siyasi gerginliğin yüksek olduğunu düşünüyoruz, kabinenin büyüme taraftarı kanadıyla yeniden dengelenmeyi isteyen kanadı arasında bir ayrılık var. Mevcut makro ekonomik takım yerinde tutuldu. Bence bu hükümetin pragmatik bir tavrıydı ve yatırımcılar da bunu olumlu karşıladı. 25 Haziran 2015'ten sonra ne olacağı da çok önemli. Bunu takip edeceğiz. Biz potansiyel olarak güçlü bir Cumhurbaşkanı görüyoruz ancak bunu daha da güçlendirecek bir anayasa henüz yapılmadı. Türkiye'deki politik risklere ve kredibiliteye bakarsak aynı konumdaki ülkelere göre daha kırılgan ve politikaların öngörülebilirliği endişe yaratıyor.
Hükümetin etkinliği, Merkez Bankası üzerinde baskılar olması, bankacılık ortamında olup bitenlere karşı, bu küçük katılım bankalarına karşı tavırlarla ilgili de unsurlar var. Bu da olumsuz bir nokta... Onun haricinde ülkenin finansal istikrar sicili oldukça iyiydi. Buradaki endişemiz önümüzdeki günlerde siyasi risk, politika öngörülebilirliğini azaltmada karşımıza çıkıyor ve hükümetin etkinliğinde bunu göz önünde tutmaya devam edeceğiz."
Türkiye'nin cari açıkla büyümesinin daha fazla sürdürülebilir olamayacağına dikkati çeken Rawkins, "Türkiye'de cari açığın yüzde 4-5 seviyesinde olması lazım. Eğer Türkiye bu yüksek büyüme oranlarını elde edecekse yapısal reformlarla devam edilmesi lazım" ifadelerini de kullandı.