Kubilay Uygun vardı, Afyon'dan
Ankara'nın yolunu tutan milletvekili. DSP'ydi siyasete
giriş adresi.
24 Aralık 1995 DSP'den seçildi.
3 Temmuz 1996 DSP'den istifa etti.
4 Temmuz 1996 DYP'ye girdi. 6
Temmuz 1996 DYP'den istifa etti. 8 Temmuz
1996 DSP'ye girdi. 30 Temmuz 1996
DSP'den istifa etti. 30 Temmuz 1996
DYP'ye girdi. 27 Haziran 1997
DYP'den istifa etti. 27 Haziran 1997
MHP'ye girdi. 18 Temmuz 1997
MHP'den istifa etti.28 Aralık 1997
DTP'ye girdi. 10 Haziran 1998
DTP'den istifa etti.
Başınız döndü değil mi?
Eee boşuna "fırıldak" demediler
Kubilay Uygun için!
***
Kubilay Uygun, oradan oraya savrulurken,
Ankara'da çalışıyordum, Yeni Günaydın'da... O'nu aratmayan
siyasiler çok sayıda vardı. Özellikle 28 Şubat sürecinde. O
dönemde, Çiller- Erbakan ikilisine karşı olan herkes,
türlü fırıldaklar çeviriyordu zaten. O yüzden Kubilay
Uygun'un yaptıkları bana çok garip gelmiyordu.
"Fırıldak gazeteciler" kol geziyor du
mesela!
Demirel, Mesut Yılmaz ve kışlanın
etrafına pervane olan gazeteciler!
Emin olun, tek tek saysam, bir derya olan İnternet
bile, bunları içine alamaz!
***
O günler çok geride kaldı!
Bugüne baktığımızda, Kubilay Uygun
benzeri siyasetçi yok!
Ama gazetecilerin fırıldaklıkları bitmedi,
bitmiyor!
Gazeteden gazeteye savrulmuyor sözünü ettiğim
fırıldaklar. Öyle olsaydı keşke, hiç olmazsa, profesyonel deyip
geçerdik. Bunlar çivi gibi çakılmışlar, bir zaman ekmek yedikleri
kaba pisliyorlar. Aydın Doğan'ın tanıdığı imkanlarla ekmek yiyorlar
belki de. Buna rağmen, orantısız kin ve nefret kusuyorlar.
İşte onlardan biri... Ağaçlarla röportaj yapmayı marifet bilen bir
fırıldak...
Kadir Topbaş bir grup gazeteci ile
buluşuyor bir süre önce. Üst düzey yönetici yok, Kadir Bey'i takip
eden meslektaşlarımız daha ağırlıklı.. Ortada fol yok, yumurta yok,
bizim fırıldak gündem dışı bir fesatlık iliştiriyor araya:
-Efendim, Hürriyet gibi gazeteler çalışmalarınızı
engelliyor.
Hürriyet'i orada Türkiye'nin en başarılı kadın gazetecilerinden
arkadaşım Fatma Aksu temsil ediyor. Kadir Topbaş ne desin,
gülümsüyor sadece. Fatma tutamıyor kendini, ağaçlarla
röportaj yapmayı marifet bilen meslektaşına (!)
haddini oracıkta bildiriyor:
- Hürriyet kadar başına taş düşsün e
mi!
Karşıdaki pişkin:
- Ne kızıyorsun ya...
Fatma'nın bu konularda ayarı yok. Kızgınlığı henüz geçmemiş geçen
gün konuştuğumuzda. Bir gazetecinin bir başka gazeteyi
kötülemesinden rahatsız değil o.
Diyor ki:
- Belediye Başkanı'na ayar veriyor, zor durumda
bırakıyor. Şimdi ne desin Belediye Başkanı? Nasıl bir cevap versin
ki, hem karşısındaki densizi kırmasın, hem de sözü edilen gazete
yönetimini? Ben bugün Hürriyet'teyim, yarın bir başka yerde
olabilirim. Benim üzüldüğüm, mesleğime itibar kaybettiren kişilerin
her geçen gün artması. Bizim işimiz soru sormak, cevap almak ve
haber yapmaktır.
Hayali röportajlar yaparak büyük gazeteci (!) imajı sergileyen bu
kişinin kim olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?
Yıl 1996...
Kubilay Uygun zamanında Google yoktu...
Yıl 2014...
Kubilay Uygun Google'nın hafızasındaki yerini koruyor...
"Ağaçlarla röportaj yapan gazeteci"
yazın, bakın karşınıza ne çıkıyor?
İpucu:
Yüzümüzün karası çıkacak karşınıza...
Bu arada...
Kubilay Uygun nasıl yok olup gittiyse, içimizdeki bu
fırıldaklar da yok olup gideceklerdir.... Ama Google onları hiç bir
zaman unutmayacak!