Fırat'tan AK Parti medyasına sert yanıt!
Abone olDengir Mir Mehmet Fırat hükümete yakın basında yer alan mal varlığı, 'paralel yapı' ve çözüm süreci konulu iddialara karşı yazılı açıklama yaptı...
AK Parti'nin kurucu isimlerinden olan ve son dönem
muhalif çıkışları ile dikkat çeken Dengir Mir Mehmet Fırat,
Abdullah Öcalan'ın PKK’nın kurucusu ve önderi olduğunu belirterek,
"Devre dışı bırakıldığı taktirde belki PKK dağılır ama yerini daha
radikal oluşumların almayacağını kimse iddia edemez" ifadelerini
kullandı.
Dengir Mir Mehmet Fırat, son dönemde kendisine yönelik hükümete
yakın basında yer alan mal varlığı ve çözüm süreci konulu iddialara
karşı yazılı açıklamada bulundu. Cemaate yakın televizyon
kanallarında katılığı programlar nedeniyle "paralel" suçlamalasına
maruz kalan Fırat hükümete yakın medyaya seslendi ve "Ben
her an "SİZİN" kanallarınıza çıkmaya hazırım. Sizler samimi iseniz
bu imkanı bana tanıyın ve gelin halkın önünde açıkça tartışalım.
Var mısınız ?" diye sordu.
Fırat’ın açıklaması şöyle;
'Havuz medyası'nın kalemşörleri
Kalemlerini, dillerini ve vicdanlarını birilerine kiralayanlar, son
günlerde basit demagojileri ile söylediklerimi çarpıtmaya ve o
satılmış vicdanlarıyla da bana nasihatta bulunmaya
çalışıyorlar.
Öncelikle şu bilinmelidir ki, ne kalemimi, ne dilimi ve hele hele
de vicdanını kiralayanlardan değilim. Demokrat, özgür kimliğimle
hep doğru bildiklerimi bugüne kadar korkusuzca ifade ettim. Tüm
hayatım boyunca da dürüstlük şiarım oldu. Bu nedenle de korkusuzca
ve kimseden çekinmeden düşündüklerimi bütün çıplaklığı ile
anlattım ve anlatmaya da devam edeceğim.
Geçen hafta, Beyaz TV’deki söyleşimde mal varlığımı da açıkladım.
Bu beyanım dışında yurt içinde ve yurt dışında mal varlığımın
araştırılması ve beyan dışı mal varlığımı da Hazine'ye
bağışladığıma dair belgeyi vermeye hazır olduğumu belirttim.
Eğer bu kiralık kalem sahipleri, ‘’transfer’’ olmadan önceki gelir
ve mal varlıkları ile mevcut gelir ve mal varlıklarını açıklama
cesaretine sahiplerse bizler de iki beyan arasındaki farkı, kiraya
verdikleri kalem ve dillerinin kira bedeli olarak öğrenmiş oluruz.
Hele bir de cesaret gösterip, sahiplerinin mal beyanlarını talep
ederek köşelerinde yayınlarlarsa, halkımızın bundan mutlu olacağını
da belirtmek isterim.
Benim TV’deki bir söyleşimde Abdullah Öcalan’ın PKK’nın lideri
olmaması halinde, PKK’nın dağılacağı söylemimden hareketle, bunun
kendilerinin daha evvel can ciğer dostları ve sayfa arkadaşları
olanların düşüncesi olduğunu savunuyorlar.
Bahsettikleri o kişiyi şahsen ben tanımam, ancak kendileri bir
vakitler akıl danıştıkları o kişiyi gayet iyi tanırlar.
Evet.. Abdullah Öcalan PKK’nın kurucusu ve önderidir. Devre dışı
bırakıldığı taktirde belki PKK dağılır ama yerini daha radikal
oluşumların almayacağını kimse iddia edemez.
Kaldı ki, Öcalan’ın barış sürecinin devamında inkar edilemez bir
rolü olduğunu da hep ifade ettim. Basit demagojiler ile
söylediklerimi kendilerince değiştireceklerini zannedip, barış
sürecini savunduklarını zannedenler, öncelikle Kürt sorununun bir
demokrasi, özgürlük ve eşitlik sorunu olduğunu ağa babalarına
anlatıp, bunun TBMM’nin bir haftalık mesaisi ile
halledilebileceğini ve özgürlük ve eşitlik sorununun hiç kimse, hiç
bir kurum veya parti ile de müzakere edilemeyeceği gibi,
referanduma dahi sunulamayacağını anlatırlar.
Ancak ben o kiraya verilmiş kalem ve vicdanlardan bunu beklemenin
bir hayal olduğunu da biliyorum. Kürt halkının, yüz yılı aşkındır
muhatap olduğu inkar, ret, asimilasyon ve kırımı bana anlatmaya ise
ne kapasiteleri ne de kalibreleri yetmez.
Çözüm süreci üzerinden kendilerini topluma ‘’Barış Elçisi’’ ilan
edenler, kendilerinin değil, güdümü altında olduklarının elçisi
gibi hareket ederken, diğer yandan da Çözüm Süreci'nin tarafı ve
muhataplarından olan Kürt siyasetçilere ve başta HDP gibi, muhalif
gördükleri hemen her kesime nefret kusar, kurumları ve siyasi
partileri aynı merkezden yönlendirilerek hedef haline getirirlerse,
ancak ve ancak ‘’Çözümsüzlük’’, ‘’Nefret’’ ve ‘’Ötekileştirme’’
elçisi olabilirler.
1967'den bu yana bir hukukçu ve 1972’den bu yana aktif bir
siyasetçi olarak, birilerini yargılayıp, yaftalayıp sonra da infaz
etmek benim dünya görüşüm ve tecrübelerim ışığında özellikle de
karakterime aykırıdır.
Birilerinden sizler "Parelel Kanal"lar diyerek bahsedip, bugünlerde
sıkça gördüğümüz ve başkalarına da yaptığınız gibi utanmaksızın ve
içi boş iddialarla yaftalamaya kalkarsanız, yukarıda üzülerek
yazdığım "Havuz Medyası" yaftasıyla karşılaşmanız kaçınılmaz
olur.
Ben, düşüncelerimi ve duygularımı aktarmak için gayet doğal olarak
her medya kuruluşundan bana imkan verdikleri ölçüde bir araç olarak
yararlanırım çünkü benim açımdan medya topluma ulaşmak için bir
vasıtadır.
Birileri söylemlerimden rahatsız olup şahsıma ambargo uygulamaya
kalksa bile, bugünün gelişmiş mevcut iletişim olanaklarıyla da
gayet açıktır ki, bu noktada çareler hiç de sınırlı değildir.
Ben her an "SİZİN" kanallarınıza çıkmaya hazırım. Sizler samimi
iseniz bu imkanı bana tanıyın ve gelin halkın önünde açıkça
tartışalım.
Var mısınız ?
Dengir Mir Mehmet Fırat