Fırat-Dicle yönetimi Avrupaya mı devrediliyor?
Abone olBakan Bağış, Fırat-Dicle havzasının yönetiminin Avrupa'ya devredileceği iddiasına sert yanıt verdi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Fırat-Dicle
havzasının yönetiminin Avrupa'ya devredileceği" iddialarını hayal
mahsulü olarak nitelendirdi. Bağış, "Fırat ve Dicle'nin suları
nasıl tersine çevrilemezse, Türkiye'nin milli egemenliği ve
bölgesel gücü demagoji ve istismar konusu yapılamaz. Fırat ve
Dicle'ye bir şey olmuyor" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in TBMM Başkanlığına
sunduğu "Fırat-Dicle havzasının yönetiminin Avrupa'ya devredileceği
yönünde anlaşma yapıldığı doğru mudur?" şeklinde yazılı soru
önergesine verdiği cevapta, konuyla ilgili haberin eksik ve yanlış
bilgilerin bir araya getirilmesinden ibaret olduğunu ve içerdiği
yanlış ve eksik bilgileri çarpıtarak aksettirdiğini kaydetti.
Söz konusu raporun AB Komisyonunun 2004 yılında Türkiye'nin katılım
müzakerelerinin başlatılması için hazırladığı tavsiyesinin eki
niteliğinde hazırlanan "Etki Analizi Raporu" olduğu ve bu belgede
Türkiye ile ilgili her konuya değinildiği vurgulanan açıklamada,
belgede, "Trans-national Issues" başlığı altında, enerji,
ulaştırma, terörizm, sınır yönetimi ve bölge ülkelerindeki "Kürt
azınlıklar" konularının yanı sıra bölgedeki su kaynakları konusuna
da değinildiği ifade edildi.
Cevapta, belgede geçen ifadenin "Türkiye'nin AB üyesi olmasından
sonra bölgedeki su kaynaklarının uluslararası yönetimi konusunun AB
için önemli bir mesele olmasının beklenebileceği" şeklinde olduğu,
ancak önergeden "su kaynaklarının ve barajların uluslararası
yönetim altına konulacağı" anlamı çıkarıldığı ve bunun da
"İngilizce yetersizliğinden ya da kötü niyetten kaynaklanabileceği"
bildirildi.
Başmüzakereci Bağış'ın cevabında şunlara yer verildi:
"Kamuoyuna yanlış bilgilerin yansımasının ardından, Sayın (CHP
Genel Başkanı Deniz) Baykal'ın açıklamalarında da bahsi geçen ve
tarafınızdan sorulan soruda 'Çevre-27 faslının açılması için Dicle,
Fırat sularını uluslararası yönetime bırakmayı kabul ettiğimiz'
iddiası hayal mahsulüdür.
'Çevre-27' faslı hakkında 13 Kasım 2009 tarihinde AB tarafına
sunulan ve Türkiye-AB Hükümetlararası Konferansı Belgesi olan
Müzakere Pozisyon Belgemizde, böyle bir ifadenin bulunması bir
yana, böyle bir konu dahi yoktur.
Ayrıca, bu konular, öteden beri Katılım Ortaklığı Belgelerinde dile
getirilen hususlar olup, kamuoyuna açıktır ve gizli-saklı
değildir."
Türkiye'nin AB üyesi olduğunda, diğer hükümleri olduğu gibi
çevresel ilişkileri düzenleyen hükümleri de uygulamasının AB
tarafınca beklendiğine vurgu yapılan cevapta, söz konusu hükümlerin
Türkiye'nin AB üyesi komşularına karşı çevresel yükümlülükleri
kadar, AB üyesi komşuların da Türkiye'ye karşı çevresel
yükümlülüklerini düzenlediği belirtildi.
"Ülkemizin, Dicle ve Fırat nehirleriyle ilgili bir kapanış
kriterini kabul ettiği iddiası da tabiatıyla hayal mahsulüdür"
denilen cevapta, "Çevre-27" faslı kapsamında bugüne kadar AB tarafı
ile yürütülen çalışmalarda AB'nin kendisini doğrudan
ilgilendirmeyen Fırat ve Dicle nehirleri hakkında ve Suriye, Irak
ve İsrail'e ilişkin olarak hiçbir konunun gündeme gelmediği
kaydedildi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Sevigen'e cevabında şunları
kaydetti:
"Çevre-27 faslına ilişkin olarak bu aşamada AB;nin kendi içinde
kabul ettiği, ülkemize bildirdiği ve dolayısıyla ülkemizin kabul
ettiği hiçbir kapanış kriteri yoktur.
Fırat ve Dicle'nin suları nasıl tersine çevrilemezse, Türkiye'nin
milli egemenliği ve bölgesel gücü demagoji ve istismar konusu
yapılamaz. Fırat ve Dicle'ye bir şey olmuyor."
Bağış, "gizli müzakere yapıldığı" konusunda ise "Hiçbir gizli
müzakeremiz yoktur, olması da söz konusu olamaz" ifadelerini
kullandı.