Fırat Anlı: Bir tane demokratikleşme paketi var, o da anayasa
Abone olTürkiye'de hükümet, demokratikleşme paketini açıklamaya hazırlanıyor. Diyarbakır'dan barış sürecine bakışı değerlendiren Eski Yenişehir Belediye Başkanı ve KCK eski tutuklusu avukat Fırat Anlı ise paketten 'umutlu değil'. Rengin Arslan'ın haberi.
Bir yanda KCK Eş Başkanı Cemil Bayık PKK’nın çekilmeyi durdurduğunu açıklarken, öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir süredir beklenen demokratikleşme paketini Adnan Menderes’in ölüm yıldönümü olan 17 Eylül’de kamuoyuyla paylaşacağı duyuruldu.
Peki, PKK’nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan’ın 21 Mart'ta Newroz kutlamalarında okunan mektubunun ardından geçen altı ayda çözüm sürecine yönelik algıda neler değişti? Beklentiler neler?
Diyarbakır’da konuştuğum isimlerden biri avukat Fırat Anlı. Yenişehir eski Belediye Başkanı Anlı, KCK davası kapsamında yargılandı, 40 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Yargılaması hâlâ sürüyor. Anlı ile Diyarbakır’daki bürosunda buluştuk.
Fırat Anlı, 21 Mart’tan bu yana çözüm sürecinde PKK’nın ateşkes ilan etmesinin dışında bir ilerleme kaydedilmediğini söylüyor.
Hükümetin bugüne kadar “Kürt kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamada dahi bulunmadığını” ekliyor.
'KCK davaları insanların güvenini kırdı'
Bu hafta açıklanması beklenen demokratikleşme paketinden ise umutlu değil.
Bundan önce de çok kez paket açıklandığına dikkat çeken Anlı, “Aslında bir tane paket vardır. O da Anayasa’dır” diyor ve yapılacak düzenlemelerin bu çerçevede olması gerektiğini söylüyor.
Demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasanın Kürt meselesinin çözümünde önemli olduğunu ekliyor.
Demokratikleşme paketiyle ilgili bugüne kadar hükümetten gelen açıklamalar anadilde eğitimin gündemde olmadığı yönünde.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 12 Eylül’de katıldığı bir televizyon programında, “Anadilde eğitim gündemimizde yok” demişti.
Bu konudaki görüşlerini sorduğum Anlı, “Anadilde eğitim olmayacak, seçim barajı olacak, örgütlenme hakkı olmayacak, peki ne olacak? Kürtler asli unsur mu, azınlık mı, bu ülkenin eşit vatandaşı mı? Buna yanıt verilmeden hiçbir yaraya çare olunabileceğini düşünmüyorum. Merhem sürülebilir ama artık içinde bulunduğumuz ağır tabloyu gidermez.”
Anlı bu sözleriyle de bir kere daha Anayasa’ya işaret ediyor.
Yaz aylarının “heba” edildiğini söyleyen Anlı, paketin açıklanmasından sonra seçim takviminin işlemeye başlayacağını belirterek, seçim sonrası dönemin kritik olacağını düşünüyor.
Pazartesi günü başlayacak KCK Diyarbakır davasında tutuklu yargılanan 96 kişi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “İnsanların güvenini en çok kıran şeylerden birinin bu davalar olduğunu düşünüyorum.”
'Hükümet seçime kadar adım atmaz'
Anlı PKK’nın çekilmesi ve Kürt siyasetçilerin tutuklu oldukları koşullarda Kürt hareketinin çıkışsız bir noktaya getirildiğine işaret ediyor.
“Kürtler hangi siyasal mekanizmalarla kendini ifade edecek?” diye soruyor ancak silah seçeneğini tercih etmediğini belirtiyor:
“Silah olmasın, tamam, hepimiz silah olmamasını tercih ediyoruz. O zaman konuşma, örgütlenme özgürlüğü sağlanmalı.”
Hükümetin sürece pragmatist bir açıdan baktığını söylerken Öcalan’ın hükümetin de tahmin ettiğinin ötesinde “cesur” adımlar attığını belirtiyor. Öcalan’ın “gerillanın sınır dışına çekilmesi ve silahlı mücadelenin sona ermesi” yönündeki adımlarının hükümet için de 'beklenmedik' olduğunu söylüyor.
Hükümetin böyle bir adıma hazırlıksız yakalandığını düşünen Anlı, “Bu hükümet silahsızlanmayı sağlayabilecek cesarete, bunun yanında demokratik siyasetin önünü açacak bir kararlılığa sahip değil.”
Seçime kadar hükümetin ciddi bir adım atmasını beklemediğini söyleyen Anlı, PKK’nın ateşkes konusundaki sözünü tutacağını bildiğini söylüyor ancak bazı risklere de işaret ediyor: “Kimse bunun garantisini veremez.”
Diyarbakır’ın 70-100 kilometre ötesinde PKK’nın varlığını sürdürdüğünü belirtiyor: “Gerillanın bir kısmı çekildi ama bir kısmı hala buralarda. Çekilmeye devam eden gruplar vardı ama son kararla durduruldu. Gerilla hâlâ dağlardadır. Her an bir korucuyla, bir askeri birlikle, bir güvenlik birimiyle karşı karşıya gelebilir ve hiç istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.”
'Önce hastaların çekilmesi risk önlemenin bir yolu'
Bunların yanında Anlı’ya çekilmenin çok düşük seviyelerde kaldığı, hasta ve yaralıların çekildiği yönündeki iddiaları soruyorum. “Kritik bölgelerde çekilmenin bittiğini biliyorum. Karadeniz’de hiç kalmadı. Ama Dersim, Amed, Botan gibi bölgelerde ciddi bir gerilla varlığı hâlâ söz konusu. Bu gizli saklı bir şey de değil,” diyor.
İlk çekilenlerin ise PKK’nın daha tecrübesiz ve hasta kadroların olmasının ise doğal bir adım ve pek çok riski önlemenin de bir yolu olduğunu söylüyor.
PKK’da artık savaşmayı düşünen bir yapıdan bahsedilemeyeceğini ancak bunun “tamamen etkisiz, edilgen, yok sayılacak gibi bir tablo” ya da işaret etmediğini belirtiyor.
Anlı seçime kadar önemli bir adım beklemediğini söylemişti ve seçim sonrası için daha karamsar bir tablodan kaygılı olduğunu vurguluyor:
“Seçimden sonra umarım bir felâkete tanıklık etmeyiz. Bu kadar kontrolden çıkmış, bu kadar yönetme krizini derinleştirmiş bir yapı ülkede ciddi sıkıntılara da neden olabilir. Toplumsal bütünlük sürekli bölünüyor. İnanç, mezhep, etnik boyutuyla bölünme artıyor."
Anlı son olarak, anadilde eğitimin sağlanmamasının kısa vadede sonuçları olmasa da derin bir kırılmaya neden olacağını, tersinin ise, 90 yıllık tarihte iki toplum arasındaki en güçlü bağı yaratacağını belirtiyor.
Sürecin kamuoyuna açık ilk adımı yılın başında, 3 Ocak’ta atılmış ve BDP’den üç milletvekili İmralı’daki Öcalan ile görüşmeye gitmişti. 21 Mart’ta Öcalan’ın mektubunun okunması ise yeni bir dönemece işaret etmişti.
Mektupta, “Artık silahlar sussun, silahlı güçlerimiz sınır dışına çekilsin” demişti. Bu ayın başında ise Cemil Bayık, hükümetten tarafından adım atılmadığını söyleyerek çekilmeyi açıklamıştı.