Fink Rüştüyü efsane ilan etti
Abone olBeşiktaş'ın orta sahadaki dinamosu Fink Rüştü'yü yere göğe sığdıramadı. Alman oyuncu Tam Saha dergisine konuştu.
Beşiktaş'ın Alman futbolcusu Michael Fink, takım arkadaşı
Rüştü'nün, dünyanın tanıdığı bir futbol efsanesi olduğunu
söyledi.
Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı Tam Saha dergisinin
Aralık sayısında röportajı yayınlanan Fink, Rüştü'yü çok
beğendiğini ifade ederek, ''Zaten dünyada futbolseverlerin tanıdığı
ve hayran olduğu bir oyuncu. Tam bir efsane. Saçlarıyla, tipiyle
çok karizmatik bir oyuncu. Bence Türkiye'nin en büyük
oyuncularından birisi'' diye konuştu.
Fink, Türkiye'de özellikle büyük takımlarda oynayan oyuncuların
kalitesinin oldukça yüksek olduğunu dile getirerek, ''Bu
oyuncuların hepsi sadece Almanya'da değil Avrupa'nın hemen her
takımında oynayabilecek kapasitede. Ama şunu da söyleyeyim,
Turkcell Süper Lig'de oynanan oyun, benim gelmeden önce tahmin
ettiğimden çok daha kaliteli. Avrupa'da kendi mevkimde Frank
Lampart ve Steven Gerrard'ı beğeniyorum. Türkiye'de ise Emre
Belözoğlu iyi bir oyuncu. Zaten kendisini milli takımdan da
tanıyorum'' ifadelerini kullandı.
''YEDEK KALMAK BENİ HIRSLANDIRDI''
Fink, bu sezon geldiği Beşiktaş'ta zaman zaman yedek kalmasının
kendisini hırlandırdığını dile getirdi.
Beşiktaş'a ilk geldiği dönemlerde yedek kaldığında her oyuncu gibi
üzüldüğünü belirterek, ''Sonuçta hiçbir oyuncu yedek kalmak
istemez. Herkes ilk 11'de maça başlamak ister. Ancak yedek kalma
üzüntüsü bir süre sonra hırsa dönüştü'' dedi.
Yedek kaldıktan sonra hırslandığını ve antrenmanlarda daha çok
çalışarak hocasına ve tüm taraftarlara buraya boşuna gelmediğini
göstermek istediğini kaydeden Alman futbolcu, ''Başta belki olumsuz
etkileniyor olsanız da bu olumsuzluğu iyi değerlendirip kendinize
sağlayacağınız motivasyonla bir avantaja dönüştürebilirsiniz ve
daha çok çalışarak daha iyi yerlere gelebilirsiniz'' ifadelerini
kullandı.
Fink, ''Mustafa Denizli'yi geçmişte çalıştığın teknik
direktörlerden ayıran en önemli özellik nedir sence?'' sorusu
üzerine, şunları kaydetti:
''Aslına bakarsanız teknik adamlar arasında insanların tahmin
ettiği kadar büyük farklılıklar yok. Taktiksel bazı yaklaşımlar
dışında genelde antrenörlerin oyuncularına vermek istediği şeyler
aynı. Ama ligler arasında bazı mantalite farklılıkları var.
Türkiye'de de oyuncuların yapısı biraz değişik. Teknik adamlar da
ona göre motivasyona biraz daha önem veriyor. Ama bence bu da
teknik adamlar arasında ciddi bir fark yaratmıyor.''
''LİDER OYUNCUYUM''
Lider bir oyuncu olduğunu düşündüğünü ve bu konuda kendine
güvendiğini belirten Fink, ''Ancak bu özelliği sahaya yansıtmak
Almanya'da daha kolaydı. Çünkü dili biliyor, takım arkadaşlarımı
yakından tanıyor ve bu sayede onları çok rahat
yönlendirebiliyordum. Burada da giderek bu özelliklerimi sahaya
yansıtmaya başlıyorum. Ancak daha iyi olabilmesi için zamana
ihtiyaç var. Lider oyuncu, öncelikle hocanın verdiği taktiğin saha
içinde uygulanmasını, sürekli organizasyonların yapılmasını ve
takımın motivasyonunun hep üst düzeyde olmasını sağlamalı'' diye
görüşlerini aktardı.
Alman futbolcu, ''savunmacı orta saha'' olarak oynadığını ve bunun
gerçekten son derece önemli bir mevki olduğunu kaydederek,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Belki de takımın en önemli bölgesi. Burada oynayan oyuncunun
öncelikli görevi rakip atakları kesmek ve savunmayı düzenlemek.
Bunun yanı sırada elinden geldiğince hücum bölgesine destek olmak,
atakları yönlendirmek, topun kanatlara açılmasını sağlamak. Yani
özetle savunmayı düzenlerken, hücuma da yön vermek. Bu mevkide
oynayacak oyuncunun çok yönlü olması gerekiyor. Geçmişte forvette
de oynadım ve bunun avantajını yaşıyorum. Çünkü atağın nasıl
gelişebileceğini görüyor ve takımı buna göre
yönlendirebiliyorum.''
Fink, ''Bir yorumcu olsan kendini nasıl tarif edersin?'' şeklindeki
soruyu ise ''Zor bir soru. Agresif ama adil, fair-play ruhuna sahip
bir oyuncu. Saha içinde organizasyon yapmaya çalışan, arkadaşlarına
yardımcı olan, onlar hata yaptığında olumlu şekilde motive etmeye
çalışan tam bir takım oyuncusu. Son olarak her takım için gerekli,
önemli bir oyuncu (Gülüyor). Evet, daha iyi oynayabileceğim maçlar
oldu, ama hiç bir oyuncu tüm maçlarda iyi olamaz'' diye
yanıtladı.
''ARABAMI BİLE ARTIK TÜRK GİBİ KULLANIYORUM''
Geçen sezon adının Galatasaray ile anıldığının belirtilmesi üzerine
Fink, ''Ben de sadece bu yönde duyumlar almıştım, ama
Galatasaray'dan her hangi bir resmi teklif gelmedi'' dedi.
İlk defa yurt dışında bir takımda oynadığını ve bunun zorluklarının
olduğunu belirten Fink, şunları söyledi:
''Elbette iki ülke arasında kültür, dil ve yaşam tarzında bariz
farklılıklar var. Ancak, ben geldikten sonra takıma adapte olma
konusunda pek zorlanmadım. Takım arkadaşlarım bana çok yardımcı
oldu. Ayrıca Ernst'in benden önce Beşiktaş'a gelmiş olması önemli
bir avantaj yarattı. Ernst tecrübeleriyle bana yardımcı oldu ve
yaşadığı çoğu problemi benim yaşamamamı sağladı. Bazen yalnız
başıma dışarı çıktığımda zorlanıyorum. Ama Türkçe'yi öğrenmeye
çalışıyorum. Kültüre alışmaya başladım. Hatta o kadar ki, trafikte
bile arabayı Türkler gibi kullanıyorum (Gülüyor).''
''TÜRKİYE HARİKA BİR ÜLKE''
Türklerin Almanya'da oldukça yoğun bir nüfusa sahip olduğunu
anlatan Fink, ''Ama Almanya'daki Türklerden bir Türk insanını ya da
Türkiye izlenimi edinmek pek mümkün değil'' ifadesini kullandı.
Fink, çocukluğundan beri birçok Türk arkadaşının olduğunu
kaydederek, ''Oradaki Türkler, ya oraya çok küçük yaşlarda
gelmişler ya da orada doğmuşlar. Dolayısıyla Almanya'ya daha
yakınlar. Türkiye hakkındaki düşüncelerimin ise İstanbul'da
yaşamaya başladıktan sonra iyi yönde değiştiğini söyleyebilirim.
Sonuçta orada Türkiye hakkında az şey biliyordum. Şimdi insanları
daha yakından tanıma fırsatı buldum. İstanbul'un güzelliklerini
gördüm. Bence Türkiye harika bir ülke'' şeklinde konuştu.
''GOL ATTIĞIMIZDA SAHADA BİRBİRİMİZİ BİLE
DUYAMIYORUZ''
Beşiktaş taraftarının çok ateşli olduğunu vurgulayan Fink, ''Maç
öncesi ısınmak için sahaya çıktığımızda yaptıkları tezahüratlar çok
etkileyici ve motive edici oluyor. Aynı şekilde maç içinde de
pozitif yönde motive ediyorlar. Hele bir gol attığımızda öyle bir
ses oluyor ki saha içinde bile birbirimizi duyamıyoruz'' ifadesini
kullandı.
''Taraftarlarımız inanılmaz derecede fantastikler'' diyen Fink,
''Tabii ki doğal olarak yenildiğimizde üzülüyor ve tepki
gösteriyorlar. Maç dışında da dışarıda gezmeye çıktığımızda
yanımıza gelip imza istiyor ya da başarılar diliyorlar. Bu tarz
durumlar Almanya'da da yaşanıyor ama bu kadar yoğun değil. Türk
insanının biraz daha sıcak olduğunu söyleyebilirim'' diye
konuştu.
''HİÇ ŞAMPİYONLUK YAŞAMADIM''
Fink, hedeflerinin sorulması üzerine de ''Elbette aklımda bazı
hedefler var. Bunlardan ilki Beşiktaş'ta şampiyonluk yaşamak.
Şimdiye kadar oynadığım hiçbir takımda böyle bir sevinç yaşamadım.
Beşiktaş'la 3 yıllık sözleşmem var ve bu süre içinde şampiyonluk
yaşamak istiyorum. Bu sonuçta benim burada kalma isteğim ve
sergileyeceğimiz performansla da ilgili ama Beşiktaş'ta oldukça
mutluyum. Umarım böyle devam eder. Sonrasını ise pek düşünmedim
açıkçası'' dedi.