Fındık-fıstığı bırak yürüyüş yap!
Abone olKalp krizinden ölümler artıyor. Ölümler 'fındık fıstık' tartışmalarını beraberinde getirdi. Kalp uzmanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, kalbin korumanın yollarını gösterdi.
En şok eden ölüm kalpten olan.
Ölümün hangisi şok etmez ki dediğinizi duyar gibiyim. Aslında
doğru. Hani ateş düştüğü yeri yakar misali. Ama kalp bazen, öyle
beklenmedik zamanda öylesine çabuk sevenlerimizi bizden ayırıyor
ki.... Son günlerde kalptan ölenlerin sayısında bir artış olduğu da
aşikar. Bu sayfayı yakından izleyenler hatırlayacaklardır, daha
önce de kalp uzmanlarını Pazartesi Röportajları'na konuk ettim.
Kalp sağlığı konusunu tekrar gündeme taşımak isteyişim ise kalp
rahatsızlıklarının Türkiye'nin en önemli sağlık sorunu oluşu.
AKP milletvekili Mehmet Melik Özmen 49 yaşında, gazeteci Ömer Tarkan ise 52 yaşında kalp krizi sonucu geçen hafta aramızdan ayrılan iki isim. Peki ne oluyor bu gencecik insanlara? Niye birbiri ardına ölüm haberleri vermek zorunda kalıyoruz? Yanıtlar için Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu'nun kapısını çaldım. Sabaha kadar ameliyatta olmasına rağmen "Hemen" dedi. "Hemen konuşalım, çünkü bu iş fındık fıstık tavsiyeleriyle çözülemez. En kısa sürede kalp sağlığı konusunda ulusal bir program başlatılmasına ihtiyaç vardır." Sarıoğlu ile Acıbadem Bakırköy Hastanesi'nde buluştuk. Sarıoğlu bütün yorgunluğunu bir yana bıraktı rakamlarla kalp sağlığımızın ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunu anlattı. Konunun uzmanı olarak açıkladıklarını, çarpıcı sözlerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
EN ÇOK KALPTEN ÖLÜYORUZ
Türkiye'de en çok neden ölüyoruz?
Kalpten. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp-damar hastalıkları insan sağlığını tehdit eden en önemli sorundur. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün yaptığı bir araştırmaya göre ölüm nedenlerinin yüzde ellisinden fazlası kalp yüzünden.
Niye kalpten ölüyoruz? Yani genetik yapımızda bir problem mi var?
Öyle bir dert var tabii. Bir yılda doğanların bebeklerin yüzde 8'i doğumsal kalp hastası olarak dünyaya geliyor.
Ne kadar ediyor?
15 bin civarında. Ve ancak belki biz 2-3 binini, o da çok iyimser bir tahminle, tedavi etme şansına sahip oluyoruz. Diğerleri ya beklerken tedavi olma şansını ya da hayatını kaybediyor. Kalp hastası çocuk sayısı gerçekten önemli çünkü nüfusumuzun yüzde 35'i 15 yaşın altında. Her yıl kalp sorunu olan çocukların sayısında katlanarak giden bir artış var.
Şu anda mevcut ne kadar kalp hastası var?
Türkiye'de 3 milyon kişi koroner kalp hastası. Üstelik bu rakama her yıl 90 bin kişinin eklendiği tahmin ediliyor. Ayrıca her yıl 300 bine yakın kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.
Peki aniden kalp kriziyle ölenler.. Onlar için de bir rakam var mı?
Var. Her yıl aniden gelişen kalp krizi sebebiyle ölenlerin sayısı 150 bin. Çok yüksek bir rakam bu. Ayrıca şunu da belirtmeliyim kalp krizi geçiren insanların yüzde yetmişi 35-65 yaş arasında. Yani, hayatının en verimli ve üretken çağında insanlar birdenbire kalp krizinden ölebiliyorlar. Her yıl 400 binin üzerinde insan kalp krizi geçiriyor.
Kaç kişi risk altında? Yani kalple ilgili sorunu olmadığı halde kriz geçirenlere de rastlıyoruz.
"O kişilerin kalple ilgili sorunu yok" cümlesi yanlış aslında. Kalple ilgili bir sorunları var ama farkında değiller. "Kaç kişi risk altında?" diye sordunuz. Türkiye'de 35-65 yaş arasında 12 milyondan fazla kişi kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskiyle karşı karşıya. Yine DİE'nin bir araştırmasından gideceğim. Eğer bu hızla gidersek 2010 yılında 3, 5 milyon koroner kalp hastasıyla karşı karşıya kalacağız. Düşünsenize 3 yılda 500 bin kalp hastasına daha sahip olacağız.
Demin çocuklardan bahsettiniz. Bir çocuğun kalbinden bir problemi olup olmadığı kolayca anlaşılabilir mi?
Doğumsal kalp hastalıklarının yüzde 30 kadarı ilk bir ay içinde kendini gösteriyor. Bir kısmı ise maalesef çok ileriki yaşlara kadar hiç belirtisiz yaşamanıza sebep oluyor. Gözden kaçan çok oluyor yani. Türkiye'de bu konuda büyük şanssızlık yaşıyoruz, çünkü ülkemiz Avrupa'da en sık koroner ölümlerin yaşandığı ülke. Gencecik yaşta hayatlarını kaybeden çok insanımız var.
35'TEN SONRA HAREKET
Peki gencecik insanlar ortada hiçbir şey yokken neden ölüyorlar?
Koroner kalp hastalıkları sebepleri itibarıyla 35 yaşından sonra daha sık görülmeye başlıyor. Koroner kalp hastalığı kalbe giden damarların daralması demek. Gerek yaşam biçimi gerek kalıtsal, bir çok nedeni var bunun. Ona geçmeden önce bir şey daha belirtmek istiyorum. Kalp sorunları yüzünden, binlerce insanımız hayatını kaybediyor milyonlarca insanımız her yıl verimsiz, mutsuz bir hayata mahkum kalıyor. Türkiye'de kalp sorunu, Tsunami ile aynı etkide inanın. Ama biz hala bir avuç mu yoksa iki üç tane mi fındık yiyelim onunla uğraşıyoruz.
Fındık yemeyelim mi yani?
Yiyin canım, öyle avuç avuç değil çünkü yağ deposu (gülüyor). Ama şunu belirtmek istiyorum. Her gün fındık yemekle kalp sorunumuzun önüne geçemeyiz. Geçemiyoruz da zaten. Herkes istiyor ki mucize bir liste verelim. Şu kadar balık bu kadar sebze. Tamam kalbimizi koruduk. Olur mu öyle şey? Kalp sağlığını korumak bir yaşam sanatıdır.
Ben yine de sizin listenizi soracağım ama...
Sorun, veririm ne yararlı diye ama işin özü bu değil. Mutlaka bir reçete istiyorsanız "Fındığı fıstığı bir yana bırakın yürüyün" derim. Düzenli egzersiz yapın. Kalbi korumanın en baş yolu hareket etmektir. Özellikle 35 yaşından sonra hareket etmek önemli.
Haber: Balçiçek Pamir
Kaynak:
AKP milletvekili Mehmet Melik Özmen 49 yaşında, gazeteci Ömer Tarkan ise 52 yaşında kalp krizi sonucu geçen hafta aramızdan ayrılan iki isim. Peki ne oluyor bu gencecik insanlara? Niye birbiri ardına ölüm haberleri vermek zorunda kalıyoruz? Yanıtlar için Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu'nun kapısını çaldım. Sabaha kadar ameliyatta olmasına rağmen "Hemen" dedi. "Hemen konuşalım, çünkü bu iş fındık fıstık tavsiyeleriyle çözülemez. En kısa sürede kalp sağlığı konusunda ulusal bir program başlatılmasına ihtiyaç vardır." Sarıoğlu ile Acıbadem Bakırköy Hastanesi'nde buluştuk. Sarıoğlu bütün yorgunluğunu bir yana bıraktı rakamlarla kalp sağlığımızın ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunu anlattı. Konunun uzmanı olarak açıkladıklarını, çarpıcı sözlerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
EN ÇOK KALPTEN ÖLÜYORUZ
Türkiye'de en çok neden ölüyoruz?
Kalpten. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp-damar hastalıkları insan sağlığını tehdit eden en önemli sorundur. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün yaptığı bir araştırmaya göre ölüm nedenlerinin yüzde ellisinden fazlası kalp yüzünden.
Niye kalpten ölüyoruz? Yani genetik yapımızda bir problem mi var?
Öyle bir dert var tabii. Bir yılda doğanların bebeklerin yüzde 8'i doğumsal kalp hastası olarak dünyaya geliyor.
Ne kadar ediyor?
15 bin civarında. Ve ancak belki biz 2-3 binini, o da çok iyimser bir tahminle, tedavi etme şansına sahip oluyoruz. Diğerleri ya beklerken tedavi olma şansını ya da hayatını kaybediyor. Kalp hastası çocuk sayısı gerçekten önemli çünkü nüfusumuzun yüzde 35'i 15 yaşın altında. Her yıl kalp sorunu olan çocukların sayısında katlanarak giden bir artış var.
Şu anda mevcut ne kadar kalp hastası var?
Türkiye'de 3 milyon kişi koroner kalp hastası. Üstelik bu rakama her yıl 90 bin kişinin eklendiği tahmin ediliyor. Ayrıca her yıl 300 bine yakın kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.
Peki aniden kalp kriziyle ölenler.. Onlar için de bir rakam var mı?
Var. Her yıl aniden gelişen kalp krizi sebebiyle ölenlerin sayısı 150 bin. Çok yüksek bir rakam bu. Ayrıca şunu da belirtmeliyim kalp krizi geçiren insanların yüzde yetmişi 35-65 yaş arasında. Yani, hayatının en verimli ve üretken çağında insanlar birdenbire kalp krizinden ölebiliyorlar. Her yıl 400 binin üzerinde insan kalp krizi geçiriyor.
Kaç kişi risk altında? Yani kalple ilgili sorunu olmadığı halde kriz geçirenlere de rastlıyoruz.
"O kişilerin kalple ilgili sorunu yok" cümlesi yanlış aslında. Kalple ilgili bir sorunları var ama farkında değiller. "Kaç kişi risk altında?" diye sordunuz. Türkiye'de 35-65 yaş arasında 12 milyondan fazla kişi kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskiyle karşı karşıya. Yine DİE'nin bir araştırmasından gideceğim. Eğer bu hızla gidersek 2010 yılında 3, 5 milyon koroner kalp hastasıyla karşı karşıya kalacağız. Düşünsenize 3 yılda 500 bin kalp hastasına daha sahip olacağız.
Demin çocuklardan bahsettiniz. Bir çocuğun kalbinden bir problemi olup olmadığı kolayca anlaşılabilir mi?
Doğumsal kalp hastalıklarının yüzde 30 kadarı ilk bir ay içinde kendini gösteriyor. Bir kısmı ise maalesef çok ileriki yaşlara kadar hiç belirtisiz yaşamanıza sebep oluyor. Gözden kaçan çok oluyor yani. Türkiye'de bu konuda büyük şanssızlık yaşıyoruz, çünkü ülkemiz Avrupa'da en sık koroner ölümlerin yaşandığı ülke. Gencecik yaşta hayatlarını kaybeden çok insanımız var.
35'TEN SONRA HAREKET
Peki gencecik insanlar ortada hiçbir şey yokken neden ölüyorlar?
Koroner kalp hastalıkları sebepleri itibarıyla 35 yaşından sonra daha sık görülmeye başlıyor. Koroner kalp hastalığı kalbe giden damarların daralması demek. Gerek yaşam biçimi gerek kalıtsal, bir çok nedeni var bunun. Ona geçmeden önce bir şey daha belirtmek istiyorum. Kalp sorunları yüzünden, binlerce insanımız hayatını kaybediyor milyonlarca insanımız her yıl verimsiz, mutsuz bir hayata mahkum kalıyor. Türkiye'de kalp sorunu, Tsunami ile aynı etkide inanın. Ama biz hala bir avuç mu yoksa iki üç tane mi fındık yiyelim onunla uğraşıyoruz.
Fındık yemeyelim mi yani?
Yiyin canım, öyle avuç avuç değil çünkü yağ deposu (gülüyor). Ama şunu belirtmek istiyorum. Her gün fındık yemekle kalp sorunumuzun önüne geçemeyiz. Geçemiyoruz da zaten. Herkes istiyor ki mucize bir liste verelim. Şu kadar balık bu kadar sebze. Tamam kalbimizi koruduk. Olur mu öyle şey? Kalp sağlığını korumak bir yaşam sanatıdır.
Ben yine de sizin listenizi soracağım ama...
Sorun, veririm ne yararlı diye ama işin özü bu değil. Mutlaka bir reçete istiyorsanız "Fındığı fıstığı bir yana bırakın yürüyün" derim. Düzenli egzersiz yapın. Kalbi korumanın en baş yolu hareket etmektir. Özellikle 35 yaşından sonra hareket etmek önemli.
Haber: Balçiçek Pamir
Kaynak: