Filistinliler Osmanlı döneminden kalma anahtarlarını saklıyor
Abone olFilistinli El-Iyş ailesi, 1948'de zorla göç ettirilen atalarından miras kalan toprak ve evlerin anahtarını dönecekleri ümidiyle 70 yıldır muhafaza ediyor
Paslı anahtarlarını dikkatle muhafaza eden Filistinli
mülteciler, bir gün atalarının göç ettirildiği topraklarına dönme
ümidini hep diri tutuyor. Filistinli kadınlar, dönüş
ümitlerinin sembolü olan bu anahtarları kaybetme korkusuyla
boyunlarında taşıyor.
Cibaliya Mülteci Kampı'nda yaşayan Emin Ebu el-Iyş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "dünyadaki cennet" olarak isimlendirdiği atalarının göç ettirildiği Gazze Şeridi'ne 18 kilometre uzaklıktaki Huc köyüne dönme ümidiyle yaşadığını belirtti.
EN AZ 120 YILLIK GELİN SANDIĞI
Osmanlı döneminde yapılan "minare" şeklindeki büyük anahtarın en az
100 yıllık olduğunu ve bu şeklin Osmanlı dönemi anahtarlarının
genel özelliğini yansıttığını ifade eden Ebu Iyş, akrabalarından
kalan ve Osmanlı dönemine kadar uzanan en az 120 yıllık bir gelin
sandığını da evinin baş köşesinde bulundurduğunu
aktardı.
Ebu Iyş ayrıca atalarının kahve öğütmek için kullandığı Osmanlı zamanından kalma tahta dibeği de sakladıklarını belirtti.
Her ailede dibek bulunduğunu ve kahve öğütmenin güç gerektiren
bir iş olduğu için genellikle erkekler tarafından yapıldığını ifade
eden Ebu Iyş, dibekte dövülen kahve ile şu an kullanılan teknolojik
elektrikli aletlerle yapılan kahvenin tadının farklı olduğunu dile
getirdi.
Ebu Iyş ayrıca geçmişte dibeğin yalnızca kahve öğütmek için değil düğünlerde de vurmalı bir çalgı olarak müzik aleti gibi kullanıldığını anlattı.
Evindeki dibeğin yanı sıra eski zamanlarda kullanılan taştan yapılmış bir buğday değirmeninin de bulunduğunu söyleyen Ebu Iyş, bu değirmenin un yapmak için kullanıldığını aktardı. Ebu Iyş, bakırdan yapılan dedelerinden kalan Osmanlı kabı ile birlikte küçük kumaşları ve bazı değerli taşları hala koruyor.
GÖÇ SIRASINDA YAPILAN KATLİAMLAR
1948
yılında evlerinden zorla göç ettirilen Filistinliler, yaşadıkları
acı, ölüm ve katliamları hala hatırlıyor. Safiye Ebu Iyş (78) nine
de bunlardan biri.
Nekbe'nin yaşandığı yıl 8 yaşında olan Safiye nine, İsrail askerlerinin köylerine baskın düzenlediği anda yaşadığı korkuyu halen hatırladığını belirtti.
Ebu Iyş, "İşgalcilerin, zırhlı araçlarla köye geldiğinde köyü terk etmeleri için bize 2 saat verdiği ve göç etmeyenlerin öldürüleceğini söyledikleri seslerini hala hatırlıyorum. Bütün köyü korku salmıştı. Köy ahalisi en önemli ihtiyaçlarını alıp evini terk etmeye ve köye yakın olduğu için Gazze'nin kuzey kesimindeki Beyt Hanun kentine doğru göç etmeye başladı." dedi.
Kardeşiyle birlikte hayvanlardan birinin üzerine babası tarafından bindirilerek göç ettiklerini anlatan Safiye nine, "İsrail askerleri, göç etmeyip evinde kalan ya da zorla çıkarıldıktan sonra tekrar dönen herkesi öldürdü. Bir komşumuz evinden çıkmak istemediği için eşinin gözü önünde katledilmişti." diye konuştu.
Ebu Iyş, "Göç eden bir komşumuz da hızla çıkarken alamadığı bazı ihtiyaçlarını almak için evine döndüğü sırada askerler tarafından yakalanarak gözleri bağlı şekilde köydeki kuyuya atılmıştı." ifadelerini kullandı.
Bolluk bereket içindeki köye geri dönmeyi temenni ettiğini belirten Safiye nine, "Köyümüzde meyve ve sebzeler boldu. Bütün köye yetecek kadar ürün vardı. Ama şimdi abluka altındaki Gazze'de ekonomik sıkıntılar nedeniyle aileler bir iki kilodan fazla meyve satın alamıyor." ifadelerine yer verdi.
İsrail askerleri, ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasını ve İsrail'in kuruluş yıl dönümü olan Nekbe'nin (Büyük Felaket) 70. yılını protesto etmek için pazartesi günü Gazze sınırında düzenlenen gösterilere katılan 62 Filistinliyi şehit etmiş, binlerce Filistinliyi de yaralamıştı.