Filistinli bir gazetecinin günlüğü
Abone olFilistin'in sahadaki en deneyimli foto muhabiri Nayef Hashlamoun, son 20 yılı fotoğraflarıyla dünyaya anlattı...
Bir gece vakti. Doğrusu,
sabaha karşı 2.45 suları. Nayef Hashlamoun'un kapısı, o zamana
kadar hiç çalınmadığı kadar şiddetli çaldı. Filistin'in işgal
altındaki Filistinlilere göre El Halil, İsraillilere göre Hebron
kentinde oturan Hashlamoun ve ailesi, kapı sesiyle irkildi.
"Hayırdır inşallah" dedi Hashlamoun, "Bu hiç hayra alamet değil". 5
çocuk babası adam, ayağa kalkıp kendine geldi ve kapıya koşturdu.
Kapıda 8 İsrail askeri dikiliyordu. "Firas'ı arıyoruz, bizimle
birlikte Kfar Etzion Askeri Komutanlığı'na gelmesi gerek" diyerek
Hashlamoun'un ortanca oğlunu çağırdılar. 20 yıldır işgali
görüntüleyen bir foto muhabiri olarak her koşulda sükunetini
korumayı başaran Hashlamoun, 18 yaşındaki oğlunu alıp götürmek
isteyen askerler karşısında bu kez başarısızdı. "Durun! Niye
götürüyorsunuz oğlumu? Ne yaptı?" diye bağırdı. Doğru dürüst bir
cevap alamadı. İçinden bir ses ona, oğlunun Amerika'dan kazandığı
bursun, bu gece yarısı rahatsızlığına neden olduğunu
söylüyordu.
"OĞLUMUN YARIN SINAVI VAR"
Hashlamoun, gözüne kapıdaki 8 askerden birini kestirdi. Fotoğraf
çekerken sokakta rastladığı bir İsrail askeriydi. Birbirlerini göz
hakkıyla tanıyorlardı. "Sen" dedi. "Sen beni tanıyorsun. Benim 20
yıldır Reuters foto muhabiri olduğumu biliyorsun. Kim olduğum,
nerede çalıştığım belli. Lütfen oğlumu götürmeyin." Bu sözler
karşısında askerler ikna oldu. "Tamam" dedi öndeki, "O zaman Firas
yarın sabah 9.30'da Kfar Etzion'daki askeri komutanlığa gelip
albayımızı ziyaret etsin." Hashlamoun, olanlardan korkmuştu
korkmasına, askerlerse o an hoşgörüyü temsil etmişti. Ne var ki
Hashlamounlar da Filistinlilerin 22 yıldır yaptığı gibi, kuşatma
altındaki günlük hayatlarına devam etmek zorundaydı. "Oğlumun o
saatte Hebron Üniversitesi'nde final sınavı var. Öğleden sonra
mümkün değil mi?" diye sordu Filistinli baba. "Hayır. Yarın sabah
gelecek" diye kesin talimat geldi.
"GERÇEĞİ YANSITIYORUM"
Baba-oğul 29 Mayıs 2008 günü sabahı Hebron ile Kudüs arasındaki
Kfar Etzion askeri komutanlığına gitti. Firas'ın içeri girmeden
önce fotoğrafını çektiler: "Çok uzun kalmadı aslında ama içeride ne
olduğunu bilememek insanı öldürüyor. Boş bir odaya götürmüşler ve
'Nasılsın', 'Ne okuyorsun' diye birkaç soru sormuşlar, o kadar.
Zaten biz barış yanlısı, şiddet karşıtı bir aileyiz." 55 yaşındaki
Filistin'in en deneyimli saha muhabiri Hashlamoun'un başına
gelenler, 16 yıldır işgal altındaki Filistin için sıradan bir
olaydı. Ancak Filistinliler sokakta zarar görürken bile tarafsız
kalmaya çalışan Hashlamoun'un yorumu şöyleydi: "İşim gereği hep
Musevi ve Hıristiyan arkadaşlarımla birlikte çalıştım. Yemeği, kimi
zaman bir yatağı paylaştık. Bu hiçbir zaman sorun olmadı. Ama
sanıyorum benim foto muhabirliği yapmamdan mutlu değiller. Sonuçta
fotoğraf makinesine yansıyanları, yani gerçeği çekiyorum."
Hashlamoun, bu olaydan birkaç gün sonra ABD'deki iki okuldan
kazandığı burs ve yaz programına oğlu Firas ile birlikte katılmak
ve ABD Başkonsolosluğu'ndan vize almak üzere, Kudüs'e gitmek
istedi. Ancak 2000 yılından bu yana Batı Şeria- Kudüs arasında
uygulanan 'geçiş izni' verilmedi.
"DÜŞMANINI BARIŞ ORTAĞIN YAP"
Hashlamoun, gazetecilik yılları boyunca Filistin sokakları ve
kulislerinin nabzını tutmuş: "Burada 7 gün 24 saatlik bir
iştesiniz. Her kesimden, her ülkeden insanı tanıyorsunuz" dedikten
sonra Ortadoğu Dörtlüsü Temsilcisi Tony Blair'in fotoğrafını
gösterip havasını atıyor, "Artık arkadaş olduk. O kadar çok
karşılaştık ki." Hebron'da ABD'de Beyaz Saray veya Türkiye'de
Cumhurbaşkanlığı'ndaki gibi basın için randevulu ve sakin bir ortam
yok: "7 kez ölümden döndüm. Defalarca silahla çeşitli yerlerimden
yaralandım. Vazgeçersiniz veya çalışmaya devam edersiniz. Ben devam
ettim. Filistinli olarak üzerime düşen görevi fotoğraf çekerek
yerine getirdim." Filistin'in şiddetli dolu tarihinin yaşayan
tanığı Hashlamoun'un gönlüyse tabii ki barıştan yana: "Bana
sorarsanız, yıllardır hiçbir şeyin şiddetle hallolmayacağını
gördüm. Barış ortağınız olana kadar düşmanınızı
öldürmemelisiniz."