Fetullah Gülen'in delikanlısı kim?
Abone olHürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, Fetullah Gülen'in FETÖ'yü kurarken esinlendiği kitabı bugünkü köşesine taşıdı.
Tarık Buğra'nın Gençliğim Eyvah kitabını bugünkü köşesine
taşıyan Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, Fetullah Gülen'in
örgütünü bu kitaptan esinlenerek kurduğunu yazdı.
Kitabın baş kişisi 'İhtiyar' karakterinin Fetullah Gülen olduğunu yazan Beki, kitapta ihtiyarın sonunu getiren 'gencin' gerçek hayatta kim olabileceğine dair fikir yürüttü. Akif Beki, Gülen'in sonunu getiren 'genç' Hüseyin Gülerce olabilir mi diye sordu.
İşte Akif Beki'nin bugünkü yazısından detaylar:
"Sağ olsun Beşir Ayvazoğlu, geçen perşembe Karar gazetesinde, Tarık Buğra’nın ‘Gençliğim Eyvah’ romanını gündeme getirdi.
Önemi şurada; FETÖ kurulmadan önce FETÖ’nün gelişini haber veren
bir kehanet romanı bu. Baş kişisi olan ‘İhtiyar’
karakteriyle ‘Fetullah’ profili arasındaki
tipolojik benzerlikler, dikkatsiz gözlerden bile kaçacak gibi
değil. Fakat Ayvazoğlu’nun özetlemek için seçtiği pasajlar ve
yorumu, iki ayrı noktayı daha herkese görünür kılıyor.
Birincisi; İhtiyar’la Fetullah’ın amaçları, yöntemleri ve örgütlenme biçimleri arasında da tıpatıp paralellikler bulunması. Yaptığı alıntılar, bunu belirginleştiriyor.
İkincisi ve muhtemelen en çok merak edilecek boyutu ise, Fetullah’a benzeyen karakterin romandaki akıbeti. İhtiyar’ın sonunun, yerine veliaht olarak hazırladığı ‘Delikanlı’ hakkında yanılmasından geldiğini, hâlâ açılmamış gözlere de gösteriyor.
FETÖ, BU ROMANIN KOPYASI
‘Gençliğim Eyvah’, 1977’de önce Tercüman’da tefrika olarak yayınlanıyor. 1979’da da kitabı basılıyor.
Fetullah’ın Sızıntı dergisini çıkarmaya başladığı yıl, 1979. Devlete ilk sızma faaliyetlerine de izleyen yıllarda girişiyor.
Yani önce romanı yazılıyor bu işin.
Fetullah, büyük olasılıkla daha tefrikasını okuduğunda, kopyalamaya karar veriyor. Ve Tarık Buğra’nın dehşet kötü adam olarak çizdiği ‘İhtiyar’ tiplemesini, kendisine rol model alıyor.
Genç yaşta devşirmeyi, şantajla esir alıp kullanmayı, sızarak kadrolaşmayı, devleti içeriden ele geçirme yöntemini, milli eğitimle başlayıp ordu, polis ve yargıda üslenmenin hayati önemini, kendini gizleme yani takiye metodunun inceliklerini, devletin kılcal damarlarına nüfuz edip derinliklerinde çeteleşmenin sırlarını, özellikle istihbarata çökmenin olmazsa olmazlığını... ‘Abi’lik ve ‘abla’lık sistemine, yetiştirmelerine eş ayarlama çöpçatanlığına kadar... Bütün şeytani hile ve numaralarını ‘İhtiyar’dan öğreniyor gibi.
Kurduğu korkunç yapı, romandaki hayali cemaatin neredeyse birebir canlandırması.
CIA DEĞİL ROMAN PROJESİ
Muhtemelen, sanıldığı gibi CIA ya da başka yabancı servisler vermedi ona bu fikirleri. Büyük ihtimalle roman, amacının tersi bir etkiyle bu ilhamı verdi.
Fetullah’a bir yerde hazır şablon sundu. Orada yerilen karanlığı aldı hayata geçirdi, gerçeğe uyarladı.
Eğer böyleyse, FETÖ orijini itibariyle ‘Gençliğim Eyvah’ romanından çıkmış bir plan ve proje. Bizi içeriden çökertmek isteyen düşmanın beşinci kolu, sinsi uzantısı ya da gizli işgal tasarımı olarak başlamadı.
İHTİYAR’I YIKAN DELİKANLI
Ayvazoğlu’nun aktarımı şöyle:
“İhtiyar, ağına düşürdüğü iki kişide yanılmıştır: Delikanlı ve onu avlamak için kullandığı Güliz... Delikanlı’yı kendi yerine düşünmektedir ama çok güvendiği bu iki gencin birbirine gerçekten âşık olabileceklerini hesap edememiştir ve bu yanılgısı sonu olur.”
Oysa... Yıkılmayacak bir imparatorluktu kurduğu.
“Ve Güliz her yönüyle denetim altında idi. Onunla bir de ‘Abla’ ilgileniyordu.” (s. 95)
“Gelecekteki yazarlarım, milletvekillerim, genel müdürlerim ve müsteşarlarım... Belki de bakanlarımdır bunlar benim, diyordu.” (s. 58)
“Şah-Mat’a giderken piyonlar, hatta sırası gelecek, atlar, filler, kaleler ve elbette vezir harcanacaktır.” (s. 55)
“(Siyaset, medya, akademi, bürokrasi, kültür, sanat ve iş dünyasında) üne, paraya, sandalyeye aşerenleri tanımaya koyuldu... (Zaaflarından) ele geçirdi... Kısa sürede, aralarında sapıklar da bulunan ve kendisine gık diyemeyecek bir yığın ‘ağır hizmet mahkûmu’ yakaladı.” (s. 47)
“Bunların çoğunu İblisçe oyunlarla, acımasız pençelerle kapıp adamları arasına kattı; deli oyununun piyonları yaptı.” (s. 49-50)
“Bütün bunlar olup biterken Kandilli sırtlarındaki köşkünü, ancak FBI ve KGB’de görülebilecek bir biçimde, bir haber alma ve savunma merkezi haline getirmişti.” (s. 82)
Ama ‘Delikanlı’da yaşayacağı yıkımı hesap edememişti.
Sizce gerçek hayatta bu role kim uyuyor? İddia sahibi, üstelik talip de ama, mesela bir Hüseyin Gülerce olabilir mi bu ‘Delikanlı’?