FETÖ'yle ilgili dikkat çeken yazı: Buz Dağları!
Abone olMilliyet yazarı Mehmet Soysal'ın 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili yazdığı Buz Dağları başlıklı yazısı bugünün en çok konuşulan ve paylaşılan yazılarından biri oldu.
Mehmet Soysal, Fetullahçı Terör Örgütü'nün faaliyetleri ve 15
Temmuz darbe girişimi hakkında "Buz Dağları" başlıklı bir yazı
kaleme aldı.
Mehmet Soysal'ın yazısında dikkat çeken bölümler:
"Kimseler bir yerlere gitmiyor...
60, 71, 80 darbelerini yaşayanlar unutamamışken, 28 Şubat ve 27
Nisan darbeleri herkesin hayatına büyük bir travma gibi girdi.
Bunları unutmaya ve susmuş, köşesine çekilip, olup bitenleri
düşünmeye çalışırken, belki de iki yüz yıl boyunca unutulamayacak
bir kanlı darbe girdi hayatımıza...
Bir rüya, bir kâbus diyebilmeyi o kadar çok istiyoruz
ki...
Herkes yüreğini alıp bir yerlere götürmeye
uğraşıyor...
Öylesine zor ki...
“Şeytanların çok olduğu yerde melekler taşlanırmış” diyen bir
dostumuzun sözlerini hatırlıyorduk...
***
Buz dağının görünen kısmıyla herkes oyalanmış...
Yakalananların itiraflarını okudukça, insanın başını alıp
uzaklara gidesi geliyor... Ve ne badirelerden geçtiğimizi daha yeni
fark ediyoruz.
İçine düştüğümüz, düşürülmek istendiğimiz belaların büyük bir
tuzak olduğunu daha yeni anlıyoruz...
12 yıl boyunca TGRT Genel Yayın Müdürü iken bize karşı kurulan
şer ittifakında kimlerin olduğunu daha yeni öğreniyoruz ve ne
maksatla etrafımızda bulunduklarını da...
Göreve geldiğimizin altıncı ayında aracımızın neden
kurşunlandığını da...
Ve sabahtan akşama kadar Ankara’daki şebekelerin aleyhimize
neler çevirdiklerini ve internet sitelerinde şahsıma bu kadar ağır
saldırmalarının nedenlerini biliyorduk ama bu kadarını tahmin dahi
edemiyorduk.
En başta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a sabahtan
akşama kadar bizi neden şikâyet ettiklerini, itibarsızlaştırabilmek
için çevirdikleri dolapları da biliyorduk ama tezgâhın bu kadar
büyük olduğunu bilmiyorduk...
Ve ne gariptir ki en yakınındaki kirli halkanın bu tezgâhı
kurduğunu, iftiraları attığını öğrendiğimiz zaman hepsini Allah’a
havale etmiştim...
Yorulmuştum, bıkıp usanmıştım ve susmuştum...
Ne acıdır ki o kirli halkanın bir kısmı duvarlara
çarptı...
Bir kısmı ise hâlâ çarpılacağı günü bekliyor...
***
Kendi derdimize dahi bir gün oturup ağlamış değiliz...
Koalisyon günlerindeki fukaralıktan, algı operasyonlarıyla
çökertilen piyasalardan, etkilenen insanlardan, 99 yılındaki
depremdeki yaşananlardan, ülkemizin her köşesindeki terör
olaylarında hayatını kaybedenlerden, şehitlerden, okuluna
gidemeyenlerden, mültecilerin denizlerde ölüp gitmesinden,
cesetlerinin karaya vurmasından hep etkilendik ve ağladık.
Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı
otele gidenlerin hepsinin subay olduklarını öğrenip, suikast
timinin görüntülerini izledikçe, itiraflarını okudukça
ağladık.
TBMM’nin bombalanmasını izledikçe, tankların halkın üzerine
ateş açtığını gördükçe, Beştepe’deki Külliye’nin bombalanmasını
seyrettikçe ve dostluğumuzun eskilere dayandığı Erol Olçak ve
oğlunun vurulduğunu öğrenince oturup ağladık.
Çünkü iki ay önce Ankara ve Antalya’da kendisiyle
görüşmüştük...
Ve kendisine gülerek takılmıştık:
- Bizi defterden sildiniz, yerimize yazdıklarınızın da kim
olduğunu gördünüz... Artık, ya sildiklerinizi yeniden yazacaksınız
ya da yeni silinecek dostlar bulacaksınız!
Gülmüştü, geçmişi hatırlamış gibiydi...
- Düzelecek artık, diyebilmişti...
O, bu ikiyüzlü, yalan dünyadan madalyasını alıp da kurtulmuştu,
bizim ise yüreğimize büyük bir acı dağı oturmuştu.
***
“ Ben yanıldım hayat, vurma yüzüme” diyen bir türkünün sözleri
kulaklarımızda çınlıyor katil kurşunlar gibi:
Ben yoruldum hayat, gelme üstüme
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne
Gözümden gönlümden düşen düşene
Bu öksüz başıma gözdağı verme
Lakin, tüm yanılanlar, yorulanlar ve iyi adamlar yeniden bir
araya gelecek ve bu ülke, bu memleket, bu bayrak ve bu millet
bizimdir diyecek belki bir, belki bin defa.
Biliyoruz, inanıyoruz bu ülke bu kötü günlere yenik
düşmeyecek...
Küçük bir çocuğun elini öpecek kadar merhamet yüklü, ülkesi
için kefenini giymiş kadar Allah’a teslimiyetçi Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın, Kâbe’de seccadesini dahi benimle paylaşan Başbakan
Binali Yıldırım dostlarımızın bu ülkeyi, bu milleti yangın yerine
dönen her türlü pislikten kurtaracağına inanıyoruz..."