FETÖ'nün günahını çekenler bir 'mağdurun' mektubu
Abone olYeniçağ gazetesi yazarı Arslan Tekin, bugünkü köşesinde FETÖ soruşturmalarında mağdur olduğunu söyleyen bir öğretmenin mektubuna yer verdi.
FETÖ ile mücadele beraberinde 'mağduriyet' tartışmasını
gündeme getirdi. Devlet kademelerindeki tasfiyelerde haksızlık
yapıldığı görüşü dile getiriliyor.
On binlerce memur işte atıldı, birçoğu da açığa alındı. Devletteki FETÖ temizliğinin yol açtığı "hasar", Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Tekin'in gündemindeydi.
Tekin, FETÖ soruşturmalarında haksızlık yapıldığı iddialarını ve ihraç edilen bir öğretmenin mektubunu köşesinde aktardı. Sözü daha fazla uzatmıyor ve virgülüne dokunmadan o yazıyı sizlerle başbaşa bırakıyoruz:
ASİSTANIN İNTİHARI
"Önceki gün gazetelerde bir haber vardı: "İzmir Kâtip Çelebi
Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevliyken,
FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığı iddia edilen biyokimya
asistanı 30 yaşındaki Dr. Orhan Çetin, hastanenin 10'uncu katından
atlayıp yaşamına son verdi."
Haberin ayrıntısı verildikten sonra, Türk Sağlık-Sen İzmir 1
Nolu Şube Başkanı Ahmet Doğruyol'un Facebook'taki hesabından
yaptığı açıklama eklenmiş:
"TRAVMALAR OLUŞTURMAKTADIR"
"Cuma günü açığa alınan üyemiz biyokimya asistanı Orhan Çetin,
hastanenin 10'uncu katından atlayarak intihar etmiştir. Allah
rahmet eylesin mekânı cennet olsun. Adı her ne olursa olsun, bu
vatana ihanet edenler mutlaka cezalarını çekmeli. Ancak ihanet
noktasında olmayan, yasal çerçeve içinde iş ve işlem yapan
insanların, hukuki süreç tamamlanmadan hain olarak nitelendirilmesi
ve cezalandırılması vicdanlarda derin yaralar açmakta, travmalar
oluşturmaktadır. Devlet olarak görevimiz insan kaybetmek değil,
insan kazanmaktır."
Türk Sağlık-Sen, Türkiye Kamu-Sen'e bağlı... Türkiye'nin üç büyük memur konfederasyonundan biri. Ahmet Doğruyol'un yazdıkları öteden beri bizim yazdıklarımızla bire bir örtüşüyor. Mantık yürüten çok insan aynı şeyleri söylüyor.
KUL HAKKI UYARISI
"Yandaş" içi tartışmaların odağındaki Ahmet Taşgetiren,
çözüm/çözülme döneminde, A. Öcalan'ın tensibiyle dönemin
hükûmetinin oluşturduğu "Âkil Adamlar"ın bir kolunun başkanıydı. Bu
defa gerçekçi:
"Bence şu sırada FETÖ operasyonlarında istihdam edilen insanlara daha bir dikkatle bakılmalı. Tasfiye dosyaları da en azından 'Kul hakkı' hassasiyetiyle ele alınmalı. Bir de 'Ahiret faturası' var çünkü." ("Fatura", Star, 17 Şubat 2017).
"MAĞDUR" MEKTUBU
Hemen her gazeteciye geldiği gibi bize de çok sayıda "mağdur"
mektubu geliyor. Aşağıdaki mektup Ahmet Bey'in yukarıda işaret
ettiği "kul hakkı" hassasiyetine girip girmeyeceğine siz karar
verin:
"... İhraç edilen bir öğretmenim. Bu zamana kadar en ufak bir ceza bile almadım. Sicil puanın hep 90'ın üstü. Burada cemaat ile FETÖ'nün ayrımı yapılmazsa daha çok canlar yanacak. Fetö benim için darbeyi yapanlardır. Yargıda, emniyette, bürokraside fırıldak çevirenlerdir. Haksız bir yere gelenlerdir. Emir alanlardır. Tabanı ibadet denilen hiçbir şeyden haberi olmayan bizlere bir şans verilmeli. Melih Gökçek komisyona verdiği ifadede 'Ben bilmiyordum.' diyor. Siyasîlerimizin bilmediği bu hainlikleri ben nasıl bileceğim! Savcıya gittim. Sorguda sendikaya niye üye oldun, çocuğunu niye gönderdin, bankaya niye para yatırdın, sohbete niye gittin vs. sorular sordu. Ne diyeceğimi şaşırdım. Çocuğuma devletim teşvik verdi. Sendika iznini devletim verdi. Sendika aidatını son güne kadar devletim ödedi. Bankadaki katılım hesabından devletim vergi aldı... Çok zor durumdayız. İş yok, para yok, itibar sıfır... Eğer cemaat=fetö denirse işimiz çok zor. Bu ayrım yapılmalı. Bir hatada insan öldürülmez. Bir şans." (İsmi mahfuz.)