FETÖ'den ihanet talimatı! Kimse sizi farketmeden...
Abone ol15 Temmuz'da Sabiha Gökçen Havalimanının ele geçirilmesi girişimine ilişkin açılan davanın gerekçeli kararında terör örgütüne ilişkin detaylar dikkat çekti. İddianamede FETÖ'nün, "Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin" talimatı yer aldı.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın
(FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen
Havalimanının ele geçirilmeye çalışılmasına ilişkin davanın
gerekçeli kararında, terör örgütü elebaşı Gülen'in, "Bütün güç
merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden
sistemin ana damarlarında ilerleyin" talimatı yer alırken,
"Fetullah Gülen, Hz. Peygamber efendimizin örgütün bütün
hizmetlerini takip ettiğini, hatta evlerde uyurken üzeri açılan
Gülen müntesiplerinin yorganlarını örttüğünü edep dışı
tasvirlerle ifade etmektedir." denildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Kasım’da 8 sanığın
ağırlaştırılmış müebbet, 20 sanığın ise müebbet hapis cezasına
çarptırılmasına ilişkin kararının gerekçesinin yazımını
tamamlandı.
130 sayfalık gerekçeli kararda, terör örgütü FETÖ/PDY’nin
kuruluşu ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan süreç
anlatıldı.FETÖ/PDY terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in üst düzey
örgüt üyelerine/yöneticilerine hitaben yaptığı gizli bir
toplantıdaki konuşmalara yer verilen gerekçeli kararda, terör
örgütü lideri Gülen’in şu talimatlarına yer verildi:
"Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Bütün güç
merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden
sistemin ana damarlarında ilerleyin. Türkiye’deki güç ve kuvveti
cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır. Adliye,
mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın
mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp
değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o
ünitelerde garantimizdir.
Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır. Ben yine kuvvet dengesinin olmadığı için şahsen o yol yerine kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına varlığı her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu şahsen tercih ederim. Zaman henüz uygun değil. Bütün dünyayı omuzlayıp taşıyabileceğimiz zamana dek tamam olacağınız ve koşulların uygun olacağı zamana dek beklemelisiniz. Bilhassa, haber alma hususunda her zaman hasım cephenin çok önünde olunmalıdır."
DEVLETİN TÜM KILCAL DAMARLARINA SIZDI
Örgüt liderinin, örgüt içinde belirli aşamalardan geçerek örgüt
içinde güven telkin ettiği kaydedilen kararda, Gülen’in örgüt
hiyerarşisi içinde belirli bir statüye sahip örgüt üyelerine
yaptığı anlaşılan bu konuşmalarda temel hedeflerinin, başta
siyaset, mülkiye, adliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin
tüm kılcal damarlarına sızarak kadrolaşmak suretiyle ''anayasal
düzeni'' değiştirmek olduğuna vurgu yapıldı.
Gerekçeli kararda, Gülen'in, "Bizi anlamadıklarından dolayı
Türkiye'de iktidara talip falan... Deli mi bu adamlar, öyle küçük
şeyle uğraşacağım ben. Senin iktidar dediğin şey nedir ki? Ben
20 yaşımda onu devireceğimi, yerine başkasını kuracağını
planlamış insanım..." ifadesini kullanarak devleti ele geçirme
planını, örgütün ilk kuruluş yıllarında hedefine koyduğunu ve bu
doğrultuda gerekli stratejiyi oluşturduğu kaydedildi.
HER ÜLKEDEKİ ANAYASAL REJİMİ DEĞİŞTİRME
AMACI
Terör örgütü elebaşının daha sonraki süreçte hedef büyütüp 1990'lı
yıllardan sonra yurtdışına açılması ve 160’dan fazla ülkede
okullar açarak benzer yapılanmaya gittiğine işaret edilen gerekçeli
kararda, örgütün temel hedefinin sadece Türkiye'deki anayasal
rejimi ele geçirmek değil, yapılanmaya gittiği her ülkedeki
anayasal rejimleri de değiştirmeyi hedefine koyduğu
vurgulandı.
Kararda, FETÖ/PDY'nin kuruluş yıllarından bu yana kendini dini
referanslar üzerinden tanımlayarak bir cemaat görüntüsü vermeye
çalışmış ise de bütüncül bir bakış açısı ile
değerlendirildiğinde dini kavram ve değerleri örgüt çıkarları
doğrultusunda yeniden biçimlendirdiği ifade edildi.
Örgütün, devlet içindeki tüm birimlerde en güçlü olmayı her türlü
ahlaki/hukuki değerden daha önemli sayan yaklaşımı göz önüne
alındığında, anayasal rejimi değiştirme "hedefine ulaşmak
amacıyla dini araçsallaştıran seküler bir suç organizasyonu"
olduğu değerlendirmesi yapıldı.
İSTESEK CİNLERİ SALARIZ
Gülen’in kitap ve konuşma içeriklerine de yer verilen kararda, şu
tespitlere yer verildi: ''Örgüt liderinin, bir taraftan sık
sık tevazu (alçak gönüllülük) ve mahviyetten (kendine değer
vermemek) söz etmesine karşın, diğer taraftan da kendisini
'Allah'la doğrudan konuşan', 'Peygamber efendimizle istişare
etmeden karar vermeyen', 'Allah'ın kendisinde tecelli ettiği' ve
'ilahi sırların kendisine verildiği kişi' olarak sunması dikkate
alındığında, bu abartılı tevazu ve mahviyet retoriğinin, aslında
seçilmişlik sanrısını gizlemeye dönük illüzyonist bir tavır
olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Örgüt lideri Gülen, Hz.
Peygamber efendimizle uykuda ve uyanıkken görüştüğünü, emirler
aldığını ve ödüllendirildiğini sıklıkla ifade eder.
Örgüt lideri Gülen, birçok rüyasında Allah ve Hz. Peygamber
tarafından özel olarak seçilip ilahi sevgiye mazhar olduğundan
bahsetmekte, Kuran-ı Kerim'deki bazı ayetlerin bizzat kendisinden
ve örgütünden söz ettiğini ileri sürmektedir. 'İstesek biz
de cinlerle meşgul olabilir ve onları bazılarının üzerine salar,
hatta akıllarıyla da oynayabiliriz' gibi ifadelerle kendisinin
'olağanüstü güçlere sahip seçilmiş kişi' olduğunu
vurgulamaktadır."
HZ PEYGAMBER VAAZLARA GELİYOR YALANI
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında, FETÖ
elebaşı Gülen'in vaazlarında, konuşmalarında ve kitaplarında
yalnızca kendisini ilahi sırların verildiği seçilmiş kişi olarak
tanıtmakla kalmayıp "kendisine tabi olma bahtiyarlığına erişmiş"
takipçileri hakkında da ayrıştırıcı ve seçkinci nitelemeler
yaparak, diğer müminlerden ayrı bir yere yerleştirerek onları da
bir anlamda kutsamaya çalıştığı vurgulandı.
İncelenen bazı konuşma ve kitaplarında Gülen'in, "Hz.
Peygamber efendimizin kendisinin vaazlarına iştirak ettiğini,
takipçilerinin arasında dolaştığını" iddia ettiğine vurgu yapılan
gerekçeli kararda, "Hz. Peygamber efendimizin örgütün bütün
hizmetlerini takip ettiğini, hatta evlerde uyurken üzeri açılan
Gülen müntesiplerinin yorganlarını örttüğünü, edep dışı
tasvirlerle ifade etmektedir." denildi.
Kararda, Gülen'in örgütün eleman temininde en kritik rolü oynayan
hücre evlerini, mescitlerle kıyaslayarak, bu evlere mescitlerden
daha kutsal bir misyon yüklediğine dikkati çekilerek, şunlar
kaydedildi:
PEYGAMBERLE DOĞRUDAN GÖRÜŞÜYORUZ
"FETÖ/PDY örgütü lideri Gülen, kendisinin 'seçilmiş
kişi' olduğunu Allah ve Hz. Peygamber efendimizle doğrudan
görüştüğünü ve onlardan emir aldığı iddialarıyla tesis eder.
'Mesihlik' inancını kendi şahsı için, 'Mehdilik' inancını ise
örgütü için yorumlar. Gülen takipçilerini 'Kutsiler', 'ruhani
timler', 'ışık süvarileri', 'rabbaniler', 'ikinci sahabe nesli',
'sonsuz nur rehberleri' olarak nitelendirerek 'cenneti
kazandıklarını ve seçilmiş olduklarını' telkin eder. Kur’an-ı
Kerim'de müjdelenen seçkinler onlardır."
Gülen'in bu övgülerinin, örgüt içerisinde otoritesini
katmerleştirmekte ve takipçilerini emirlere itaate zorunlu
bireylere dönüştürmekte kullandığı en büyük enstrüman olduğuna
vurgu yapılan kararda, "Örgüt üyelerinin 'seçilmiş' olduklarına
inanmaları, onları kapalı bir yapıya hapsedip Gülen’in otoritesini
vazgeçilmez hale getirir. Bu haliyle üyeler, örgüte yönelik analiz
ve eleştiri kabiliyetlerini zamanla yitirir." denildi.
ÖRGÜT ÜYELERİ ROBOTLAŞMIŞ
Gerekçeli kararda, küçük yaşlarda ailelerinden koparılarak örgütle
bağ kurmaya zorlanmış, örgüt liderinin ve kendisinin "seçilmiş
kişi" olduğuna ikna edilmiş, mutlak itaat duygusuyla örgüt
liderine koşulsuz olarak bağlanmış örgüt üyesinin zamanla
rasyonel düşünmeyi bıraktığı belirtilerek, örgütün bu kişilerin
aklını, iradesini ve duygularını örgütün soyut kişiliğine teslim
ettiği, yapılan kimi uygulamaları sorgulayan örgüt üyelerine de
"Ağabeylerimiz yaptığına göre vardır bir bildikleri", "detayda
boğulmamak lazım" gibi söylemlerle sadece itaat eden, emirleri
asla sorgulayamayan robotlaşmış bireylere dönüştürdüğü
bildirildi.
ADANMIŞLIK VURGUSUNDA BULUNDU
Kararda, FETÖ/PDY elebaşı Gülen’in konuşmalarında ve kitaplarında
her bir örgüt üyesinin sürekli bir "metafizik gerilim" halinde
bulunması gerektiğini söylediği belirtilerek, sık sık
"adanmışlık" vurgusunda bulunduğunu, örgüt literatüründe
"metafizik gerilimin", sol terör örgütlerindeki "ideolojik
yoğunlaşma" kavramının FETÖ'deki karşılığı olduğunu, örgüt
elemanının, örgüt tarafından kendisine verilecek bir eylem emrini
gerçekleştirmek üzere her an göreve hazır bir manevi atmosferde ve
psikolojide bulunduğu aktarıldı.
Kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Adanmışlık, örgüt üyesinin, örgütün hedeflerini
gerçekleştirmeye dönük maddi ve manevi olarak her türlü
fedakarlığı yapmaya tam bir teslimiyetle hazır olma durumunu ifade
eder. Örgüt lideri bu durumu Yunus Emre'nin 'Bana seni gerek seni'
sözüyle izah eder ve kendisini örgüte adayan örgüt 'adanmış
ruhlar' olarak nitelendirir. FETÖ/PDY terör örgütü lideri, örgüt
üyelerine 'adanmışlık' adı altında örgüt yararına olmak kaydıyla
gerektiğinde her türlü büyük günahı/suçu işleyebileceklerini, tüm
inanç disiplinlerinde ve hukuk sistemlerinde şiddetle yasaklanan
her türlü yasa dışı yöntemlere başvurabileceklerini salık
verir."