Hemen her şehirden aynı şikayetler, aynı haberler geliyor. AK
Partili bazı yöneticilerin, gözaltına veyahut açığa alınan haşhaşi
dostlarını kurtarmak için savcı ve hakimlere baskı yaptığı
şeklindeki iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
AK Parti milletvekili Metin Külünk günlerdir, "Bunları
korumayın, sahiplenmeyin! Bu parti değil, vatan meselesidir" diye
isyan ediyor.
Anlaşılan birileri Metin Külünk'ün verdiği bu mücadelede yalnız
olduğuna inanıyor.
O zaman iş başına!..
Gün, Metin Külünk'ün yalnız olmadığını ve yalnız kalmayacağını
gösterme zamanıdır. Görünen o ki içimizde olup, yanımızda olmayan
alçakları tek tek deşifre etme görevi de bize düşüyor.
Halk Özel Harekat ( HÖH ) olarak üzerimize düşeni yapma
zamanıdır.
Şehrinizde bu hainliği yapan kim varsa, bana yazarak iletin.
Gelen ciddi istihbaratları köşe yazılarımda ve ekranlarda gücüm
yettiği ölçüde duyuracağıma söz veriyorum.
Bu belgeleri ayrıca Cumhurbaşkanı'na iletmesi içinMetin Külünk'e
ileteceğimden de emin olabilirsiniz.
İletişim adresi:
Tarihi bir dönemden geçiyor, rüyada dahi göremeyeceğimiz
olaylara şahit oluyoruz.
Milenyum dediğimiz bir çağda darbe kalkışması yaşıyoruz. Etkisiz
hale getirilmeye çalışılan Cumhurbaşkanı sadece bir telefon
görüntüsüyle 15 dakika içinde 40 milyon insanı sokaklara
döküyor.
Partilisi, partisizi, ateisti, dindarı, alevisi, sünnisi...
40 yıl düşünsek bir araya gelemeyeceğine inandığımız her
görüşten insan sokaklara ateş ırmakları gibi akıyor, darbecilere
bir saat içinde inanılmaz bir azap tattırıyor.
Hemen her konuda birbirleriyle savaş halinde olan üç büyük
partinin liderleri siyaseti bırakıyor, birlikte saf tutuyor.
Deprem dayanışması dışında başka hiç bir şey bizi böyle bir
araya getirmemişti daha önce...
Şu son iki günde yaşadıklarımıza bir bakın...
Daha bir ay önce bize dönen tank namluları, hainlerin elinden
alınıp gerçek düşmanlara dönüyor. "Çöktü" yorumları yapılan Türk
Ordusu sayesinde altın bir şafağa uyanıyoruz. O şanlı ordu
sayesinde güneş Cerablus'ta bir başka güzel doğuyor.
Muhalefet partisinin lideri Devlet Bahçeli operasyonu duyar
duymaz, "Tümüyle destekliyor, devletimizin yanında olduğumuzu dosta
düşmana ilan ediyoruz" diyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun saldırıya uğradığı haberi gelir gelmez
Cumhurbaşkanı kendisini arıyor. CHP lideri, "Çok naziksiniz
Sayın Cumhurbaşkanım" diyerek kendisine teşekkür
ediyor.
Telefon kapanır kapanmaz Başbakan Binali Yıldırım arıyor.
Aramakla yetinmiyor, "Devletin tüm imkanları emrinizdedir" diyor.
Hemen akabinde İçişleri Bakanı Efgan Ala CHP liderinin bölgeden
helikopterle çıkarılması için talimat veriyor.
Ülkenin bütün basın kuruluşları darbeye ve teröre karşı ortak
yayın yapıyor. İnsanların tamamı bir ay boyunca meydanlarda
sabahlıyor, çayını, çorbasını, lokmasını paylaşıyor.
Minarelerden yükselen ezan ve sela sesleri hainlerin yüreğine
korku düşürüyor. Milyonlarca insan camilerde uyuyarak günü
geçiriyor. Eller semaya hep birlikte açılıyor, başlar
seccadelere hep birlikte değiyor. Camiden çıkanlar evlerine dahi
uğramadan meydanlarda toplanıyor, birer asker gibi nöbet
tutuyor.
Erdoğan'ın yıllar önce okuduğu için cezalandırıldığı şiirdeki
mısralar gerçek oluyor: "Minareler süngü, kubbeler miğfer.
Camiler kışlamız, mü'minler asker..."
Darbe kalkışması sayesinde ne kadar güzel bir ülke olduk biz
böyle!
Hangi ideolojiye, hangi inanca mensup olduğumuz önemli değilmiş,
bunu yaşayarak anladık.
Anladık ki zor zamanlarda ölüme hep beraber yürüyoruz.
Öyleyse hepimize, ama hepimize görev düşüyor. Bu günler
eşimizden, çocuğumuzdan ve dahi sosyal medyadaki arkadaşlarımızdan
sorumlu olduğu günler.
Allah aşkına!
Bu birlik ve beraberlik ortamını bozmak için uğraşan, hala eski
siyasi hesapları görmeye çalışan kim varsa, susturun!