FETÖ elebaşı Gülen'in bireysel başvurusuna ret
Abone olAnayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, avukat Albayrak'ın, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetede yayımlanan röportaj nedeniyle terör örgütü elebaşı Gülen'in kişilik haklarının zedelendiği iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)
elebaşı Fetullah Gülen'in avukatı Nurullah Albayrak, ulusal ölçekte
yayın yapan bir gazetede yayımlanan röportaj nedeniyle müvekkilinin
kişilik haklarının zedelendiği iddiasıyla 31 Temmuz 2015'te
bireysel başvuruda bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, başvurunun, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle oy birliğiyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Gerekçede, başvurucunun, Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda resmi adı FETÖ/PDY olan bir yapılanmanın lideri olduğu vurgulanarak, daha önce dini bir yapılanmanın kurucusu olarak nitelenen başvurucunun 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsünün ardından yetkili makamlar tarafından yapılan açıklamalarda darbe talimatını veren kişi olduğunun belirtildiğine işaret edildi.
Onama kararının ardından bireysel başvurunun yapıldığı belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Söz konusu röportajın gerek olayların geçtiği dönemde gerek 15
Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası süreçte inkar edilemez bir
tanınmışlık derecesine sahip başvurucuya ve başında olduğu grubun
faaliyetlerine ilişkin kanaat oluşturulması işlevi taşıdığı
görülmektedir. Dolayısıyla röportajın yayımlanmasının, kamuoyu
gündeminin ilk sıralarında yer alan kamusal faydası yüksek bir
tartışmaya katkı sunduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Başvurucu hakkında sarf edilen şikayet konusu sözlerin kullanıldıkları bağlam da dikkate alındığında hakaret niteliğinde olmadığı, eleştiri amacıyla sarf edildiği ortadadır. Nitekim ilk derece mahkemesi de röportajın güncel ve önemli bir konuya ilişkin olduğunu belirterek taşıdığı kamu yararına vurgu yapmış ve röportajı bir bütün halinde değerlendirerek içeriğinde eleştiri sınırlarını aşan bir ifade tespit etmemiştir. Sonuç olarak başvuru konusu olayda, ifade ve basın özgürlükleri ile kişinin manevi bütünlüğünün korunması hakkı arasında adil bir dengenin kurulduğu, derece mahkemesinin takdir yetkisine müdahale etmeyi gerekli kılacak bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır."