Fethullah Gülen'in olay mektubunun tam metni
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın 'ıslak imzalı' diyerek alaya aldığı Gülen'in mektubunun tam metni ortaya çıktı. İşte Gülen'in mektubu;
Fethullah Gülen'in Cumhurbaşkanı Gül'e
gönderdiği ve Başbakan Erdoğan'ın da görmesini istediği mektubun
tamamı ortaya çıktı.
Erdoğan'ın 'ıslak imzalı' dediği mektup daha önce içeriği
itibariyle herkul.org sitesinden verilmişti. Ancak mektubun tamamı
yayınlanmamıştı.
Fethullah Gülen'in gönderdiği ve bazı çevrelerse 'anlaşma'
teklifi olarak görülen mektup, haftasonu gündemine damgasını
vurmuştu.
Mektup için 'hükümet ile sulh' pazarlığı diyenler de olmuştu,
Gülen'in pazarlık yaptığını söyleyenler de...
Fehmi Koru aracılığıyla gönderilen o mektup için Başbakan Erdoğan
ise 'ıslak imzalı' diyerek nükte yapmış ve mektubu dikkate
almadıkları mesajını vermişti.
İŞTE MEKTUBUN TAM METNİ
22 Aralık 2013, Pennsylvania
Sayın Cumhurbaşkanım,
Aziz dost, kıymetli insan,
Saygıdeğer Abdullah Gül Beyefendi
En içten hürmetlerimi arz eder, gönülden selamlarımla sağlık ve afiyet üzere bulunmanızı dilerim.
Ülkemizin ve milletimizin huzurunu kaçıran her hadisenin
Zat-ı âlilerinizi ne kadar üzdüğünün/üzeceğinin idrakinde olarak,
aynı hüznü paylaştığımı ifade etmek istiyorum.
HEDEF ALINDIĞIMIZ İÇİN ÇOK
MAHZUNUM
Başkaları 'Hizmet', 'Hareket', 'Cemaat' veya 'Câmia' gibi farklı isimlendirmelerde bulunsalar da aslında her tür, her anlayış, her renk ve her desenden insanın (camide bir araya gelip beraberce saf tutan insanların misillü) bir makuliyette ve bir mantıkiyette buluşmalarının şahs-ı manevisi olarak gördüğüm adanmış ruhların faaliyetlerinin ve müesseselerinin hedef alınması karşısında çok mahzunum.
***DERSHANELER
MESELESİ
Daha dershaneler meselesinin konuşulduğu ilk günlerde sayın Başbakanımıza da değişik vesilelerle ifade edildi; milletimiz için faydalı gördüğümüz müesseselerin kapatılmamasını ve mevcut halleriyle misyonlarını ifa etmeyi sürdürmesini arzuladığımız hususu kendilerine iletildi. Bu hareketin gönüllülerinin genel ve sosyal medya aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin ortaya atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığı kamuoyunun malumu. Bu hususta kanunlar çerçevesinde hukukun gereklerinin seslendirildiğini düşünüyorum. Zamanla içtimai hayat içinde birçok insanın hadiseye dahil olması neticesinde maalesef yer yer nezaket ölçülerinin dışına çıkan bir üslup ile çok çirkin söz ve karşılıklı isnatların gündemde olması hasebiyle bunun önüne geçilmesi gerektiği akl-ı selim sahiplerinin öncelikli bir zaruret olarak gördüğü bir husus. Özellikle bir kısım medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınları sona ererse, dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim. Fakir'in de bu meselenin önünü kesmek için elinden geleni yapacağını bilmenizi isterim. Sürekli çirkin şeyler neşreden bir kesimin o kötü neşriyatının durması hususunda Zât-ı alinizin de ciddi etkili adımlar atacağınıza, yeniden akl-ı selime dönüşü sağlayacağınıza inanıyorum ve sizden bunu kemal-i samimiyetle istirham ediyorum.
***MEMURLARI
YÖNETMİYORUM
Muhterem efendim,
Devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda emir
verme, müdahale etme ya da memurları bir noktaya sevk etme
konumunda bulunmadığım Zât-ı alinizin malumudur. Bununla birlikte,
sohbetlerimde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ve
sevenlerimize itidal tavsiye etmemin faydalı olacağı kanaatime
sahip iseniz, bu hususta elimden gelen gayreti ortaya koymaya
amadeyim.
TASFİYELER ÜZÜNTÜ
VERİCİ
Medyanın takip ettiğim kadarıyla, kamuoyunun da vakıf bulunduğu işleyen hukuki bir vetire ile ilgili olarak, bir taraftan görevliler kanunlar çerçevesinde vazifelerinin gereğini yerine getirerek suçluları tespit etmeye ve haklarında işlem yapmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan, bu konuda sadece görevlerini yapmakla meşgul bulunan veya herhangi bir şey yapmasa da başka illerde olan bazı kimseler hakkında belli bir itham olmadan işlem yapılıyor. Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine getiren memurînin sırf belli bir yere nispet edilerek engellendiğini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde yine aynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların) yapıldığını üzüntüyle izlemekteyim.
Devlet memurlarının üzerlerin gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet ederek tasfiyeye/ kıyıma tabi tutma konusunda biz sussak bile zannederim maşeri vicdan susmayacaktır.
***FİŞLEME YAPILMASI VE KARA
LİSTELER
Sayın Cumhurbaşkanım,
Ayrıca, kamu kurumlarına giriş mülakatlarında ciddi bir
eleme gayreti bulunduğu dillendiriliyor. Şu anda da eskiden beri
olduğu gibi bazı insanlar hakkında 'Şu cemaatten, bu tarikattan; şu
dershaneye gitmiş, bu okuldan mezun olmuş!' denilerek bilgi toplama
ve engelleme yapıldığı ifade ediliyor. Bu haksız uygulamanın sadece
genel müdür, müdür veya emniyet amiri konumunda da kalmadığı, ta
memurlara kadar inmiş bulunduğu söyleniyor. Şimdiye kadar hayatın
değişik alanlarında yalnızca 'falan yere, müntesip, falancı..
filancı..' görüldüğünden dolayı mağduriyete uğramış pek çok insanın
yanımda gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Fakat ben bunları hiç
dillendirmediğim gibi o insanlara da sabır ve vifak tavsiye ettim.
Belli bir yere nispet edilerek engellenen bu vatan evladı yakın
çevrelerine, nazları geçen kimselere de üzülerek hislerini dile
getirmekte, içlerini dökmektedirler. Bu ülkenin öz evladı, masum
Anadolu insanlarının bir kısım kara listelere kaydedilmesine ve
önlerinin kesilmesine matuf gayretlerin artık bütünüyle sona ermesi
gerektiği kanaatindeyim.
ÖNÜMÜZÜ KESMEYE
ÇALIŞIYORLAR
Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah'ın inayeti, Zât-ı devletleriniz gibi kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli genişleyen hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretler olduğu aşikar hale geldi. Bu yakışıksız engelleme faaliyetlerinin -önceden olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve genişlemesiyle eş zamanlı olarak arttığı görülmektedir. Süleyman Efendi'nin talebelerinin, İlim Yayma Cemiyeti'nin, Menzil mensuplarının ve diğer meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye maruz kalmayacağı nasıl söylenebilir?!.
***DÜN NEREDEYSE BU SEÇİMDE DE
ORADAYIZ
Kıymetli efendim,
Göndermek lütfunda bulunduğunuz kıymetli misafirin aktardığı hususları dikkate alarak, ifade etmeliyim ki, dün neredeysek şu yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide duruyoruz. Diyaloğa her zaman açık bulunduğumuzu, binaenaleyh Zât-ı âlilerinizin ve sayın Başbakanın ortak tensiplerini tensibimiz sayacağımızı da belirtmek isterim. Bahse konu hususların sayın Başbakanla da paylaşılmasını arzu ederim.
Hayatını dinine, milletine ve insanlığa adama gayretindeki bir kardeşiniz olarak bütün samimiyetimle ifade etmeliyim ki, hep sulh ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin yanında yer almaya, Fakir'e sevgi duyanları da bu yönde teşvik etmeye çalıştım. Gözümde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşımdan sonra da başka bir sevdam, düşüncem ve emelim olamaz. Devlet büyüklerimizin uzatacakları dostluk ellerini mutlaka tutacağımızı, bize karşı samimiyetle atılan her adıma -ilahi ahlaka iktîdaen- on katıyla mukabelede bulunacağımıza, arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve sevenlerimize itidal tavsiye ederek huzurun temini adına elimizden geleni yapmaya çalışacağımızı ve her zaman sulhun takipçisi/destekçisi olacağımızı arz ederim.
Bu vesileyle, zât-ı âlilerinize, saygıdeğer Hayrünnisa Hanimefendi'ye ve saadetli ailenizin diğer fertlerine selam ve hürmetlerimi sunarım.
M. Fethullah Gülen