Fethullah Gülen'e bumerang uyarısı!
Abone olGülenci olmamasına rağmen cemaatin çok başarılı işler yaptığını teslim eden Mehmet Ali Birand'dan uyarılar...
Her şeyin altından cemaatin çıkarılmak istendiğini söyleyen usta
gazeteci-yazar Mehmet Ali Birand'dan Gülen çevresine dostça ikazlar
geldi...
Önlem alınmazsa cemaatin kendisini bir gün yok edebileceğini
söyleyen Birand, yazısına şöyle başladı:
Bilmem durumun farkındalar mı, ancak Gülen Cemaatini son derece
ciddiye alınması gereken bir tehlike bekliyor. Komplo teorilerine
hemen inanan ve gerçek olarak kabul eden Türk toplumunun gözünde bu
Cemaat, gerçek boyutlarının ötesinde efsaneleşiyor. Gücü öylesine
abartılarak dilden dile dolaşmaya başladı ki, önlem alınmazsa,
birgün o güç kendini yok edebilecek.
Türk toplumuna yepyeni bir efsane yaratılıyor.
Bu efsane’nin adı : Gülen Cemaati.
1970–2000 arasında, yaklaşık 30 yıl süreyle bir ölüm-kalım
mücadelesi veren Cemaat, şimdilerde inanılmaz bir güç atfedilen,
ülkenin her kurumuna hakim, her gelişmenin altından çıkan, müthiş
bir organizasyon konumuna girmiş durumda. Neredeyse, bir mafya gibi
koordineli çalışan, her yerde bir adamı bulunan örgüt gibi
sunuluyor.
Belki kimilerinin hoşuna gidebilir, ancak önlem alınmazsa, bu
gizemli hareket bir süre sonra, iktidarlar tarafından tehlike
olarak görülebilir. Eskiden, Cemaati sürekli şekilde asker izler ve
örselerdi. Yok etmeye çalışırdı.Eğer bu gidiş değişmezse, ilerde
siyaset peşine düşer ve yok etmeye kalkabilir.
Birand, efsaneleşmeye dikkat çekerek yazısını şöyle devam
ettirdi:
Gülen Cemaatine yüklenen güç aslında müthiş abartılı. Gerçekleri de
yansıtmıyor, ancak öylesine bir efsaneleşme rüzgarı esmeye başladı
ki, her gelişme Cemaat’e fatura ediliyor.
HERŞEYİN ALTINDAN CEMAAT ÇIKARILIYOR...
Ergenekon- Balyoz davaları...
Türk Silahlı Kuvvetlerinden sızdırılan belgeler...Operasyonlardaki
hatalarla ilgili bilgi ve görüntüler...
Polis Teşkilatının, neredeyse en önemli noktalarının Cemaatin
adamları tarafından kontrol edildiği inancı...
Ak Parti ile aynı pencereden bakmamalarına, hatta pek
sevişmemelerine rağmen, iktidarın Cemaatten çekindiği, ne isterse
yaptığı söylentileri...
Fetullah Gülen’in işaretiyle, Referandum sırasında ülkenin dört bir
yanında sürdürdükleri kampanya sayesinde EVET oylarının artmasını
sağladıkları hakkındaki iddialar...
Bakanlık ve kilit kurumları kontrol altında tuttukları hakkındaki
söylentiler...
Amerika’da oturan Gülen’in, Amerikan Yönetimi ile yakın
işbirliği yaptığı, Washington ve İsrail’den aldığı direktiflerle
hareket ettiği inancı...
Cemaat, ilgisi olsun veya olmasın, artık her taşın altından çıkar
oldu.
Bu efsaneyi, bazı karşı güçlerin pompaladığından da eminim.
Örneğin, en son söylenti, et fiyatlarının yükselmesinin altında
Cemaat’ in olduğu ...
CEMAAT’E , ORANTISIZ BİR GÜÇ ATFEDİLİYOR...
Cemaat efsanesinin her geçen gün çığı gibi büyüdüğüne işaret eden
tecrübeli gazeteci bunun sakıncalarına dikkat çekti:
Efsane gibi anılmak, bir Güç olarak konuşulmak belki
bazılarını keyiflendirebilir. Ancak, sağlıklı düşünen herkes, bu
gidişin ne kadar tehlikeli olduğunu da görür. Nitekim, eminim
kendileri de durumun farkındalar. Kendilerini anlatmaya
çalışıyorlar, ancak yetmiyor.
Efsane adındaki bu canavar her geçen gün büyüyor, devleşiyor.
Önü alınamadığı taktirde, dün askeri korkutuyordu, yarın sivil
iktidarları korkutmaya başlayacaktır. Yargıyı ele geçirdiği,
Anayasa Mahkemesini kontrolü altına alındığı söylentilerinden tutun
da, ülkedeki her olumsuzluk veya iktidarların sorumluluğunu bir
başkasına atmak isteyecekleri her gelişme, Cemaat’ in kucağına
atılacaktır.
Hiç abartmıyorum, Cemaat kendi gücünün esiri konumuna girmektedir.
Ona atfedilen güç öylesine pompalanıyor ki, insanların kafasında,
müthiş bir koordinasyonla çalışan, her yerde gizli adamları
bulunan, müthiş zengin ve ülkenin geleceğini kontrolünde tutan bir
süper örgüt imajı yaratılıyor.
Bu efsaneye kendileri de katkıda bulunmuyor değiller.
İçlerinde, Gülenci olmayı bir üstünlük olarak görenler var. Bunu da
açıkça gösteriyorlar. Oynadıkları oyunun ne kadar tehlikeli
olduğunu göremiyorlar.
Birand, yazısının sonunda bumerang etkisini hatırlattı:
GÜN GELİR , RÜZGAR DÖNER , BU DEFA GÜLENCİ AVI BAŞLAR...
Ben Gülenci değilim.
Gülen hareketine karşı da değilim. Çok başarılı işler yaptıklarını,
28 şubat sürecinde dahi çekinmeden yazdığım için, şimdi bu
tehlikeye dikkat çekerken , hiç ard düşüncem de yok.
Bu ülke öyle bir ülkedir ki...
Bu toplum öyle bir toplumdur ki...
Güçlü olanı belirli bir süre için başının üstünde taşır, Ağamsın
der, gün gelir rüzgar döner ve aynı kişiler dün alkışladıklarının
avına çıkarlar.
Bundan dolayı, hislere kapılmadan, büyüklük komplekslerine
girmeden, duruma iyi bir teşhis koymak ve ona göre hareket etmek
gerekir.
Ne yapmak gerekir?
Nasıl hareket edilirse, tehlike azaltılabilir?
Bu konuyu da yarın paylaşalım...