Fethullah Gülen'den ülkücülere dua
Abone ol12 Eylül 1980 olaylarının içinde yer alan Yusuf Arpacık'ın 'Başeğmediler' isimli kitabı, tarihi olaylara ışık tutuyor. Bu olaylardan biride Gülen ile ülkücülerin buluşması
İki darbe arasında bir büyük iç çatışma yaşadı Türkiye, 12 Mart
1971 ve 12 Eylül 1980. Bugünün kuşakları, artık pek de hatırlanmak
istenmeyen o acı dolu günleri anılardan, herhangi bir roman okur
gibi okuyorlar. Oysa binlerce fidanın kırıldığı günlerdir. Politik
anılar, günceler yakın siyasi tarihimizi doğru anlayabilmek için
önemli kaynak teşkil ediyorlar. Bu iki darbe arası dönemini yaşayan
Ülkücüler ve Devrimciler, yaşadıklarını kitaplaştırıyorlar,
olaylara kendi bulundukları yerden bakıyorlar. Bu kitaplardan biri
de Ülkücü Yusuf Arpacık'ın, geçtiğimiz günlerde İlteriş
Yayınları'ndan çıkan "Başeğmediler" başlıklı kitabıdır. Arpacık,
"Başeğmediler" kitabını niçin yazdığını şu sözlerle anlatıyor:
"Polisiye bir film konusu gibi görünse de bu eserin esas havası,
zafer ve kahramanlıklarla dolu bir savaş ortamında yetişen
neslimizin yaşadıkları ve yaşayamadıklarının açık bir
tahlilidir."
10 yıl hapis ve iki firar
"Başeğmediler" Erzurum'dan İstanbul'a üniversitede okumak için
gelen bir Anadolu delikanlısının kendini siyasal şiddet olaylarının
içinde bulmasının öyküsü. Yusuf Arpacık, Ülkücüsüyle Devrimcisiyle
binlerce delikanlının yaşamını kaybetttiği, binlercesinin
yaralanıp, onbinlercesinin istikballerinin heba olduğu bir dönemde
karşılaştığı olayları kendi tanıklığıyla anlatıyor.
İdam edilen arkadaşların öyküsü
Kitapta Ülkücü Yusuf Arpacık'ın 12 Eylül öncesinde
Bayrampaşa/Sağmalcılar, Samsun, Üsküdar/Paşakapısı, Yozgat, 12
Eylül'den sonra Selimiye, Kartal/Maltepe, Ankara Mamak,
Ankara/Ulucanlar, İstanbul/Paşakapısı, Vezirköprü, Bartın ve
Gazinantep Özel Tip Cezaevleri'nde geçen 10 yıllık hapishane
yaşamından ilginç anekdotlar yer alıyor. Kitapta 12 Eylül döneminde
idam edilen arkadaşlarının son anlarını da anlatıyor Arpacık.
"Başeğmediler" kitabı 12 Eylül öncesinde ateş çemberinden geçen bir
kuşağın dramatik öyküsünü anlatıyor. İki firar, hapishane
ayaklanmaları ve sonrasında gelen özgürlük.
Karabağ'dan Kerkük'e
Yusuf Arpacık'ın hapishane sonrası yaşamı da bir hayli ilginç
olaylarla geçmiş. Karabağ Ermeniler tarafından işgal edilince,
Yusuf Arpacık soluğu Azerbaycan'da alıyor. Azerbaycan'da Ermenilere
karşı savaşan Arpacık daha sonra Kerkük'e giderek Türkmenlerin
yanında askeri bir takım faaliyetlerde de bulunuyor.
Çarşaf giyerek firar etmedik
5 Ocak 1980'de Yozgat Cezaevi'nden bir arkadaşıyla firar ediyor
Arpacık. Günün gazeteleri olayı, "iki ülkücü mahkum çarşaf giyerek
firar etti" şeklinde veriyorlar. Sözkonusu firarın ilginç öyküsünü
anlatan Arpacık, kadın kıyafetiyle kaçmadıklarını, cezaevi
yönetiminin sorumluluğu hafifletmek için bu bahaneyi uydurduklarını
da belirtmeden geçmiyor kitabında.
Fethullah Gülen: Allah kılıcınızı keskin
etsin!
Zorlu geçen takip günlerinden sonra İzmir'e giden Arpacık, bir
başka firari arkadaşıyla birlikte Bornova'da bir camide cuma namazı
kılıyorlar. Şöhretini duydukları Cuma İmamı'nın hararetli vaazından
etkileniyorlar. Namaz sonrasında camiinin küçük odasında Hocaefendi
ile özel bir görüşme yapıyorlar. Hocaefendi firari olduklarını
bildiği iki delikanlıyı, "Ben de hapishanede yattım. 1960
senesiydi. Yüce Allah sizin kılıcınızı keskin etsin. Bu ülkenin
kurtuluşu sizin elinizdedir. Ülkücüler olmasaydı bu ülke işgal
tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Siz milli direnişi temsil
ediyorsunuz. Siz olmazsanız Türkiye Afganistan'a dönecek. Allah
yardımcınız olsun" sözleriyle uğurluyor. Arpacık devamını şöyle
anlatıyor: "Samimi bir veda ortamından sonra oradan ayrılıyoruz.
Daha sonra isminin Fethullah Gülen olduğunu öğrendiğimiz, dönemin
ağır şartlarını kavramış olan bu hoca efendi ülkenin buhranlı
döneminde canlarıyla savaşanları dualarla yolcu etmişti."
Kaynak: