Fethullah Gülen'den AK Parti'ye zehir zemberek sözler
Abone olFethullah Gülen, son sohbetinde AK Parti'yi isim vermeden zehir zemberek sözlerle eleştirdi. Gülen, "Sinek kanadı kadar bir tesire sahip olamadılar" dedi.
Fethullah Gülen, 17 Aralık yolsuzluk operasyonları
sonrası AK Parti ile yaşanan gerilime ilişkin, "6 aydır dünyanın
değişik yerlerinde aman bunlara fırsat vermeyin, iflah etmeyin,
damarlarını kesin, gelir kaynaklarını kesin, okullarını kapatın,
bunlar hainlerden daha haindir dedikleri halde bir, iki küçük yerde
menfaate, müşterek çıkara bağlı, uyardıkları tereddütün dışında o
160 küsur ülkede Allah'ın izni inayetiyle sinek kanadı kadar bir
tesire sahip olamadılar” dedi.
Gülen'in herkul.org'ta "Allah, Hizmetlerinizi Zayi Etmeyecek,
Tamamına Erdirecektir!” başlığıyla bugün yayımlanan konuşmasından
satırbaşları şöyle:
YİYİP İÇİP BİLMEM NELER GİBİ...
Günümüzün yüce davaya gönül vermiş insanları, gönül erleri… El
alem sizi öyle tanımayabilir. Kendileri gibi… Âlemi nasıl bilirsin,
kendin gibi bilirsin. Gözleri makam da mansıpta, şöhrette, hubbu
cahta, yiyip içip yan gelip bilmem neler gibi kulaklarının üzerine
yatmada gören, hayatı öyle yorumlayan insanlar kendilerine nasıl
bakıyor, kendilerini nasıl dinliyor…
CENNET BAHÇELERİYLE DİLBESTE
OLMADIK
Kendilerini nasıl tanıyorlarsa sizin hakkınız da da aynı şeyleri
düşünüyorlardır. Acaba fırsat bunların da eline geçince neler
yaparlar. Şu hareketleri, davranışları bizim önümüzü kesmeye mi
matuftu? Bizi bertaraf ettikten sonra yerimize oturma niyetleri mi
vardı? Biz öyle şeylere dilbeste olduk ki… Allah'ın izni inayetiyle
cennette hurisiyle, gılmanıyla, Boğaziçi yalılarının çok çok çok
üstünde, her tarafıyla dilnişin bahçelerle donatılmış, cennet
bahçelerine bile dilbeste olmadık.
ONLARIN DERDİ KOLTUK
KAPMAK
Dilbeste olduğumuz Zata karşı onu saygısızlık saydık. Allah varken
onlara dilbeste olunmaz. Hz. Muhammed'in (sas) mahiyeti varken
onlara dilbeste olunmaz. Ama bunu onlar anlamazlar. Çünkü onların
dünyasında bu türlü şeyler yok. Onların dünyasında koltuk kapma
var. Koltukla yeni bir koltuk kapma var. Koltukla kaptıkları
koltukla yeni bir taht, Şah İsmail'in tahtını kapma var. Şah İsmail
saltanatı kapma var. Aynı yolda gidişlerinden anlaşılan şey o. Aynı
kaynaktan beslenmeleri itibari ile takip ettikleri yol da o. Bence
bu öyle bir denaet, öyle bir şenaat ve milletimiz adına öyle bir
fezaattir ki? Hafizanallah… Göz açıp kapayıncaya kadar, bu türlü
çirkin levsiyat sayılan mülahazalara bakışlarınızı verdiğiniz zaman
bakış israfına girmiş olursunuz. Kulak kabarttığınız zaman, kulak
israfına, mesmuat israfına girmiş olursunuz. Muhakemenizi o
istikamette yorarsanız, muhakeme israfına girmiş olursunuz.
Allah'ın size verdiği her şeyi, rantabl olarak değerlendirmek
suretiyle, santimini israf etmeden, elimizde olmayarak, bizi sevk
ettiği o yolda, kullanma mecburiyetindeyiz. Şu bulunduğumuz mevkie
gelmeye bizim aklımız ermezdi. Bir evde bir üniversiteli, bir
liseli talebe gelince orada on tane insana onları tanıtmak
suretiyle kuvve-i maneviyelerini takviyeye giderdik. Bak bu
arkadaşımız lise okuyor. Yarın üniversite okuyacak. Öbür günde bir
yere gelecek. Bunlarla müteselli olmaya çalışıyor ve karşı tarafın
ümitlerini bunlarla beslemeye çalışıyorduk.
Ve bunun ötesinde ki şeylere aklımız hiç ermiyordu. Bir ev için de
üç beş tane insanı bir araya getirince adeta kendimizi cihanı
fethetmiş, Bedrin Arslanları gibi, Çanakkale'de haçlılara karşı
zaferyap olmuş insanlar gibi görüyorduk. Ama gün geldi Allah (cc)
sayısını bilemeyeceğimiz –bende bilmiyorum- belki işin içinde
olanlar bile sayısını saymada hata edebilirler. Cenab-ı Hak ev
değil o evlerin binlercesini dünyanın değişik yerlerinde ihsan
etti.
O yurtların binlercesini ihsan etti. Bir tane okul açıldığı zaman
'bir tane okulumuz var' diye herkes kanatlanıp uçuyordu. Yav
uçulacak şey diyordu. Allah (cc) binlercesi lütfetti onun. Hiç
kimseye müyesser olmayan, 160 küsur ülkede size okul açma, ev açma,
yurt açma, pansiyon açma… Ve aynı zamanda orada kredinize kapılar
açma imkânını bahşetti. Herkes seviyor. Herkes bağrına basıyor.
Herkes nezdinde sizin için, Kur'an-ın ifadesi ile 'vüd vaz'
edilmiş. İman etmiş, Salih amel yapmışınız, o salih amelinizin
içine gıll u gış karıştırmamışsınız. Allah (cc) da mükâfat olarak o
insanların içine kalbine size karşı sevgi alaka itimat güven vaz
etmiş.
SİNEK KANADI KADAR TESİRLERİ
OLMADI
6 aydır dünyanın değişik yerlerinde aman bunlara fırsat vermeyin,
iflah etmeyin, damarlarını kesin, gelir kaynaklarını kesin,
okullarını kapatın, bunlar hainlerden daha haindir dedikleri halde
bir, iki küçük yerde menfaate bağlı, müşterek çıkara bağlı,
uyardıkları tereddütün dışında o 160 küsur ülkede Allah'ın izni
inayetiyle sinek kanadı kadar bir tesire sahip olamadılar. Bunu
yapan kimdir? Bugüne kadar bu işleri kim yaptıysa odur Allah'ın
izni inayetiyle...
Bugüne kadar bunu Allah (cc) yaptı. Bugüne kadar Allah neyi
yapmışsa, bugünden sonra yapacağı şeylerin aldatmayan en güçlü
referansı odur. Hiç tereddüttünüz olmasın. Allah şimdiye kadar
böyle makul götürülen bir işi hiçbir zaman yarıda bırakmak sureti
ile o işi yapan insanları inkisara uğratmamıştır. Benden bu
kadardır dememiştir Allah (cc). O Adil-i Mutlak‘tır, Rahim-i Mutlak
‘tır, O Rahman-ı Mutlak 'tır Allah (cc).
Bugüne kadar size bir şey yaptırsın da siz boşuna hizmet edin, ben
şimdi bozuyorum desin ondan sonra rahmetini, inayetini, kilayetini
vekâletini kessin sizden. Sizi, sizin güç ve kuvvetinizle baş başa
bıraksın. Bu hiç görülmüş şey değildir, onun inayet ve keremiyle.
Öyleyse tekrar ediyorum, bugüne kadar olanlar tamaman onun inayeti,
riayeti ve kilayetiyledir. Başkalarının şu ölçüde oyunları,
entrikaları hatta zahiren güçlü görünmeleri, sesleri biraz tiz
perdeden çıkması...Bakmayın önemli değil yani.
HİÇBİR ZALİM SONUNDA İFLAH
OLMAMIŞTIR
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, hiçbir zalim sonuna kadar
iflah olmamıştır. Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı var. Bugün
halka cevretmek kolay, yarın hakkın imtihanı var. Zulüm ile abat
olanın, ahiri berbat olur demişlerdir. Bu açıdan Allah (cc)'ın o
engin inayetine, riayetine, kilayetine güvenerek, mevzumuz nedir
bizim, konumuz nedir. Oturup kalkıp onun etrafında alternatif
yöntemler oluşturalım. Ezkaza yüzde 1 ihtimalle, yürüdüğümüz şu
güzergahta, herhangi bir köşe başında karşımıza bir gulyabani
çıkarsa ne yaparız?
Bu mevzuda birkaç tane alternatifimiz olmalı. Her hangi bir yerde
yüzerken karşımıza rotası belli olmayan bir gemi çıkarsa ne
yaparız. Ona karşı 5-10 tane alternatifimiz olmalı. Oturup kalkıp
hep bunları düşünmeliyiz. Çünkü yapılan şey Allah içindir.
Bu mevzuda fiilen o şeyin ortaya koyulması, realize edilmesi bir
sevaptır. Allah böyle bir sevaba bazen 7, bazen 70, bazen de 700
sevap ihsan eder. Fakat unutmayın bu meselenin planı, projesi
üzerinde Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle, 'Öz beynini burnundan
kusarcasına' oturup meşveret eden insanlara 7 milyon verir, 7
trilyon verir. İnayetiyle verir. Oturup kalktığımız her yerde
şakaklarımız bununla zonklamalı, kasıklarımızda bunun sancısını
duymalıyız, bununla oturup bununla kalkmalıyız, bununla doymalı,
bununla dolmalıyız. Boşluğumuz olmamalı ki başkaları onun içine bir
şeyler karıştırıversin. Boşluğumuz olmamalı Allah'ın izni ve
inayetiyle. Bunları size söylemek zaittir. Sizin ufkunuz bunların
çok ötesinde, ileride yürüyor Allah'ın izni, inayetiyle.
Biliyorum ki ben, Cenabı Hak bugüne kadar size yaptırdığı bu
şeyleri itmam edecek, 'Etmemtü' diyecek 'Ekmeltü' diyecek. 'radiytü
lekümül İslame diyna (Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim.)
İslam'dan başka, milli mefkûre ve abidemizi ikameden başka, kim
kime ait abideleri ikame ederse etsin, ruh abidemizi ikameden başka
bir düşüncemiz olmadı. En günahkâr, en kıtmiriniz olan kıtmir,
'Kafiye'nin' metnini ezberlerken tesbihimi elimde böyle dolaştırır
caminin etrafında... Ben bu rüyalarla, bu hülyalarla neşet ettim.
Vesselam.