Fethullah Gülen öfke saçtı 'cezalandırılacaklar'
Abone olFethullah Gülen hükümet ile savaşında zehir zemberek açıklamalar yaptı. Gülen Pensilvanya'daki çiftliğinde son sohbetinde 'tepetaklak olacak, cezalandırılacaklar' dedi.
Paralel Yapı örgütünün başı olmakla suçlanan Fethullah
Gülen, son olarak yargı operasyonuyla gözlerin Pensilvanya'ya
çevrilmesine sebep oldu. Yargıdaki hakimlerini devreye sokup
Paralel Yapı operasyonundan gözaltına alınan isimleri serbest
bıraktırmaya çalışmakla itham edilen Gülen, son sohbetinde hükümete
zehir zemberek mesajlar yolladı.
Paralel yapıdan içeri alınanlar hakkında konuşan Gülen 'hukuka
tecavüz ediyorlar' dediği hükümet üyelerine "zalim, gaddar ve hain'
kelimeleriyle ağır ithamlarda bulundu. Gülen'in konuşmasında üstü
kapalı olarak "Birilerinin hakkını yemek suretiyle, bir gün
bütün haklarının ellerinden alınmasına kendilerini mahkûm
ediyorlar" sözleriyle tehditler de yer aldı. İşte Gülen'in
Pensilvanya'daki çiftliğinde yaptığı o konuşmadan önemli
bölümler;
CEZALANDIRILACAKLAR
"Şu anda birilerinin sizi preslemeleri, alıp sağa sola savurmaları,
insanî haklardan mahrum etmeleri, adalet gözetmeden hakkınızı
yemeleri ve hukukunuza tecavüz etmeleri… Bunlar, zalimin,
gaddarın, hainin yaptığı çok hafif şeylerdir. Ayrıca,
zulüm zirve yaptığı zaman, Allah cezalandırır. Dünyada en acınacak
insanlar, hele bir de mü’min iseler, başkalarının hukukuna tecavüz
eden zalimlerdir. Çünkü size zulmetmişlerse, çok yakın bir
gelecekte, Allah onları tepetaklak edecek ve
cezalandıracaktır.
ÖYLE AZAPLARA DUÇAR OLACAKLAR Kİ...
Zulmetmek suretiyle zulüm muamelesine çağrıda bulunuyorlar.
Birilerinin hakkını yemek suretiyle, bir gün bütün
haklarının ellerinden alınmasına kendilerini mahkûm
ediyorlar. Olmazsa burada, çok yakın bir gelecekte.. can
hulkuma geldiği halden başlayarak kabirde Münker ve Nekir’e cevap
vermeye, ondan berzah hayatındaki ve mahşerdeki azaba kadar, çok
yakın bir gelecekte.. Öyle azaplara duçar olacaklar ki,
orada, o ezilmişlik içinde şefkat dilenircesine, gözlerini
sizin gözlerinizin içine dikecek, “Ne olur hakkınızı bize helal
edin!” diyecekler.. ama geçmiş olacak artık o mesele!..
SARAYDA YAŞAMIYORUM KİRASINI VERİYORUM
Varsın başkaları sizi saraylarda yatıyor ediyor zannetsinler.
El-âlem biliyor, kendimize göre kirasını veriyor, burada öyle
duruyoruz. Onu da kitaplardan gelen telifle ödüyoruz. Fakat
hırsızlar herkesi kendileri gibi hırsız zannederler; çalanlar
herkesi kendileri gibi çalıyor zannederler. İki huyları vardır
onların: Eğer onlara “hırsız” derseniz, hemen sizi hırsız gibi
yakın takibe alırlar. Bir de âlemi nasıl bilirsin, kendin gibi;
herkesi de kendileri gibi çalıyor çırpıyor bilirler; bir elleri
balda bir elleri kaymakta, işte ona göre yiyip içip hayvan gibi
kulakları üzerine yatıyor zannederler.
SIFIRLAYARAK GİTMEK LAZIM
Elden geldiğince öbür âleme hesapları sıfırlayarak gitmek lazım.
Meseleleri dünyada sıfırlamak yetmiyor; çünkü onu Allah görüyor,
maşeri vicdan ona şahit oluyor, günümüzde kaydeden şeyler onları
kaydediyor. Siz bugün onları baskı altına alsanız da yarın tarihin
sayfalarına simsiyah dökülecek ve her satırıyla bir kere lanet
okunacak onlara; “Lanet olsun bu insanlara!..” denecek. Bunu
dedirtmemek lazım; birer yâd-ı cemîl olarak, arkada çok hayırlı
şeyler bırakarak, Allah’ın izni ve inayetiyle, yüz ak alın açık
Allah’ın huzuruna çıkmaya bakmak lazım.
BİN TANEMİZ ÖLSE DE KERVAN DURMAYACAK
Burada ısrarla “Amanın o ahşap binada durmayın, problem
var!” falan dediler. Bu kadarını açayım,
bilin. Oysaki biz kim oluyoruz?!. Vifak ve ittifak içinde
yürekleri çarpan, bu davaya gönül vermiş milyonlarca insan var. Bir
buçuk seneye yakın bir zamandır, sürekli baskılar altında
preslendikleri halde, hizmetlerinde bir duraklamaya girmeyen
babayiğitler var. Bizim bin tanemiz ölse bile Allah’ın izni
ve inayetiyle o kervanı durduramayacaklar.
GÜLEN AYDINLARA DA LAF ÇAKTI
Keşke günümüzde de entelektüellerden Dreyfus Davası’ndaki Emile
Zola’nın yiğitliği gibi bir yiğitliği gösterenler olsaydı. İnsan ne
kadar arzu ederdi, alnını yere koyan, secde eden insanlardan bir
kaç tanesi, en azından Mekke’deki müşrikler gibi, binlerce ailenin
yüreğini sızlatan, binlerce insanı vazifelerini yaptığından dolayı
gadre uğratan zalimler güruhuna karşı “yeter artık” falan deyip
entelektüelce bir tavır sergileseydi, samimi bir ses yükseltseydi,
herkes dilsiz şeytanlık durumuna düşmeseydi, keşke!.. İnsan ne
kadar arzu ederdi!.. Ahiretlerini kurtaracaklardı. Maalesef aynı
cürmün cezasını paylaşacaklar; birileri cürüm işleyerek, diğerleri
de cürüm karşısında sessiz kalarak o cürme iştirak ettiklerinden
dolayı, o cürmün cezasını müşterek olarak çekecekler öbür
tarafta.