Fethullah Gülen ilk kez konuştu
Abone olGülen, "Hiçbir kimse ve kurumdan ulufe beklemedim, Allah'tan başka kimseye minnetim olmadı" dedi.
Fethullah Gülen, tedavi için bulunduğu ABD’de, Ankara 2 No’lu
DGM’nin 10 Mart 2003’te hakkında verdiği karar hakkında bir
açıklama yaptı. Mahkeme sürecinde gerek kamuoyunu gerekse mahkeme
heyetini etkileyecek hiçbir açıklama yapmadığını hatırlatan Gülen,
sadece kanuni haklarını avukatları vasıtasıyla kullandığını ifade
etti. Gülen, şunları kaydetti: “Mahkeme öncesinde dostlar dahil
–hiç mübalağa yapmıyorum– yüzlerce, binlerce kişinin ziyaret
isteklerini geri çevirdim. Seslerini duyduğumda gurbetteki hasret
ateşime bir damla su serpeceğine inandığım en samimi dostlarımın,
en yakın arkadaşlarım, en candan akrabalarımın dahi zaman zaman
telefonla konuşma isteklerini sineme taş basarak reddettim. Siz bu
hayata bir isim koyacaksanız iradi inziva ya da iradi hapis
diyebilirsiniz. İradi sürgün demek belki en doğrusu. Altmış beş
yıllık hayatının en küçük karesini bile halkın içinde geçiren bir
insan için bunun ne kadar zor ve tahammül edilmesi imkansız bir şey
olduğunu ancak benimle aynı hissiyatı paylaşanlar anlayabilir. Ama
ben bütün bunlara milletim için seve seve katlandım. Allah’ın
hakkımda takdir buyurduğu kaderin cilvesi dedim, o cilveleri
okumaya çalıştım. Günahlarıma keffarettir deyip bu dönemi bir
muhasebe ve murakabe vesilesi bildim. Madem bu kadar istek var,
belki bazı yakın çevremin ısrarla söylediği gibi Türk ve dünya
kamuoyunun da beklentileri var, öyleyse söyleyeyim; ben hayatım
boyunca ne bir şahsa ne de bir kuruma ne asalak ne de tufeyli hiç
olmadım. Harçlığımın olmadığı, maaşımın yetmediği yerde borç aldım,
karnımı öyle doyurdum. Eğer borç alacak birisini bulamadıysam aç
durmayı tercih ettim. Müdürlüğünü yaptığım kurumda talebenin hakkı
dedim, kul hakkı dedim, sabununa bile elimi sürmedim. Hiçbir
kimseden, hiçbir kurumdan ulûfe almadım, ulûfe beklentisi içine de
girmedim. Allah’tan başka hiç kimseye minnetim de olmadı.”
Hizmetler devlete danışılarak yapıldı Gülen, kendisine isnat edilen
suçların hiçbirisini işlemediğini, vatana ve millete, devletin
sunduğu maddi–manevi imkanlarla yaptıkları hizmetler ile övünüp,
‘Ben, ben’ diye diye etrafta dolaşanlardan çok daha fazla milletin,
vatanın varlığına, birliğine, bütünlüğüne, bugününe ve yarınına,
devletin imkanlarına sahip olmadan hizmet etmeye çalıştığını
vurguladı. Ziya Paşa’nın, ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’
sözüne atıfta bulunan Gülen, şöyle konuştu: “Yapılan işler ortada.
Önce Allah’ın lütfu ve inayeti, ardından milletimin samimi,
fedakar, hasbi insanlarının insanüstü gayretleri ile
gerçekleştirdiği, dünyanın dört bir yanına dağılan ve tarihte eşine
az rastlanır cinsten başta eğitim ve öğretim olmak üzere hayatın
değişik alanlarındaki faaliyetler meydanda. Ama bunları tek başıma
ben yapmadım; zaten ne dün, ne de bugün ancak şeytana yakışır böyle
bir iddiada bulunmadım, yarın da bulunmayacağım. Bu işler devletime
danışılarak ve devlet büyüklerinin teşvikleri ile yapılmaya
çalışıldı. Bundan emin olabilirsiniz. Defalarca ifade ettiğim gibi,
önünde bin bir barikat geleceğine doğru yürüyen bu milletin yüzünü
ak, alnını açık edecek bütün bu işlerde benim rolüm, milletimin
bana verdiği hüsnüzan kredisini yine onlar hesabına kullanmaktan
ibaret oldu. Her bir kuruşunda vefakar halkımızın alın teri bulunan
devlet imkanlarını suiistimal edenlerin elini kolunu sallayarak
dışarılarda dolaştığı, skandal skandal üstüne adı her türlü
yolsuzluk, hilekarlık, düzenbazlık, sahtekarlık vb... şeylere
karışanların el üstünde tutulduğu bir yerde benimle alakalı bu
davanın neticesi kamuoyu vicdanında beraat olarak bekleniyordu.
Kararı verenler işin aslını daha iyi bilirler ama davanın
açılmasıyla yaralanan, yıllardan beri sürüncemede kalmasıyla da
yarası derinleşen kamu vicdanı ancak bir beraat kararıyla tatmin
olabilir, yarasını iyileştirebilirdi.” “Evet, artık herkes biliyor
ki, asıl işi ben olan, beni suçlu göstermek, hakkımda mahkumiyet
kararı çıkması için ellerinden gelen her türlü gayreti gösteren
bazı insanlar var.” diyen Gülen, söz konusu insanların, yapılan
hizmetlerin varlığı ve devamının kendi şahsıyla bir alakası
olmadığını bilmediğini vurguladı. Gülen, yapılan hizmetlerin,
asırlarca dünyada söz sahibi olmuş bir milletin içinden çıkan
duygu, düşünce ve inancın yeniden harekete geçişinin bir göstergesi
ve sonucu olduğunu ifade etti. Başta kalp, şeker, yüksek tansiyon
olmak üzere onlarca hastalıkla hayatının son demlerini yaşadığına
inanan bir insan olarak, mahkeme kararının beraat ve mahkumiyet
olmasının kendisi açısından önemli olmadığını açıklayan Gülen şöyle
konuştu: “Ama yaralanan ve mutlaka tamiri gereken bir kamu vicdanı
vardır. Mevcut kanunlar muvacehesinde ispatı yapılamamış sözde suç
vardır. İspat ya da itiraf ile tespiti yapılamamış suça beraat
vermemek herkesin bildiği ‘Aksi ispatlanana kadar her şahıs
masumdur’ hukuk kaidesine aykırıdır. Bu açıdan inanıyorum erteleme
kararına avukatlarımın yapmış olduğu itiraz DGM’nin yetkili
hakimleri tarafından tekrar dikkatlice incelenecek ve adaletin
tecelli ettiğini gösterecek bir kararın geç de olsa verileceğini
ümit ediyorum.” ZAMAN