Fethullah Gülen Hoca'nın zaferi
Abone olFetullah Gülen birkez daha gündemde. Gülen'i gündeme getiren ise bir öğrenci. LGS Geçiş sınavında "Türkiye birincisi" seçilen Urfalı öğrenci, Gülen'in okulunda okuyor.
Yeni Şafak yazarı Ahmet Taşgetiren, hiç kimsenin gündeme
getirmek istemediği bir konuyu köşesine taşımış bugün.
Yiğidi öldür, hakkını yeme!
Peşinen adını koyalım. Bu zafer, adıyla sanıyla Fethullah Gülen
Hoca'nın zaferidir. Yiğidi öldürsek de hakkını yemeyelim!
65 bin öğrencinin sıfır puan aldığı, "Sıfırcı kuşak"tan
bahsedildiği bir zamanda, "Urfa gibi bir yerden", yani "Oxford'u
bulunmayan Türkiye şehri"nden, özel okullar sınavında "Türkiye
ikincisi", Liselere Geçiş sınavında "Türkiye birincisi" çıkarmak...
Okulun adı: Özel Çağlayan İlköğretim Okulu. Dersanenin adı: Feza
Dersanesi. İkisi de Hocaefendi'nin eğitim için açtığı ufka doğru
yürüyen öğretmenlerin, rehberlik uzmanlarının ve "esnaf"ın el ve
gönül emeklerinin ürünü... "Esnaf"tan mütevelli oluşturup, eğitim
aşkı verebilirseniz, "çoban"dan Türkiye şampiyonu
çıkarabilirsiniz.
Fethullah Hoca, 28 Şubat'ın karabasan günlerinde, üzerine çok
gidildiği bir sırada "Alın okulları" demişti. Zamanın dominant ismi
Çevik Bir'e... Rivayete göre o da şaşırıp kalmıştı.
Şu soru sorulmalı değil mi? O gün Fethullah Hoca'nın jesti karşılık
görseydi, bugün Özel Çağlayan İlköğretim Okulu Türkiye şampiyonu
çıkarabilir miydi? Yoksa sıfırcı kuşak kervanına yeni çocuklar mı
katılırdı?
Fethullah Hoca'nın teşviki ile Türki cumhuriyetlerde açılan
okullarda o ülkelerin yönetici ve yüksek bürokratlarının çocukları
okuyor. Sebep: İyi eğitim.
Amerika'da, Avustralya'da gördüm: Yönetimler, Hocaefendi'nin
teşviki ile dünyaya açılmış insanlara resmen fon tahsis
ediyorlardı, öğretmenine, öğrencisine, ekipmanına... Sadece,
ülkenin çocuklarına birkaç iyi kelime öğretecek diye...
Çocuklarına karşı sorumluluk hissedenler, çocuklarını ülkelerinin
geleceği gibi görenler, bir harf öğreten için imkanlarını seferber
ediyorlar.
Bir soru: Acaba Doğu - Güneydoğu'da görev yapan büroratik kadrolar
çocuklarını bölgenin okullarında mı okutuyorlar?
Hayır, orada eğitim ortamı perişan olduğu için, büyük kısmı ile
çocuklar Anadolu'nun Batısında okuyorlar, anneler onların yanında
yaşıyorlar ve bu yüzden, ortaya büyük bir parçalanmış aile gerçeği
çıkıyor.
Bir soru daha: Acaba Doğu - Güneydoğu'daki kamu görevlileri,
askerler dahil, çocuklarını, bölge şartlarına göre oldukça iyi
eğitim veren "Hocaefendi okulları" adıyla bilinen okullarda okutmak
istemezler miydi? Ben eminim ki okutmak isterlerdi. Ama
okutamazlar, bir, okullar hakkında devletin bir kesimi olumsuz
yargı oluşturduğu için, iki, bu olumsuz yargıya bağlı olarak,
"çocuğunu Hocaefendinin okulunda okutan, dersanesine gönderen adam"
damgası yememek için... Buna rağmen çocuklarını bu okullara
gönderen kamu yöneticileri yok mu, var. Var, çünkü onlar,
çocuklarının geleceği için her türlü riski göze alıyorlar.
Özel Okullar ikincisi Orhan Erboğa, LGS birincisi Galiye Aylin
Tolunay, 28 Şubat süreci devam etseydi (Acaba hala devam ediyor mu,
etmiyor mu?) acaba nasıl bir riski göze almış olurlardı?
Bunları, Türkiye'nin eğitim alanına kadar etkileyen dramının
uzantısı olduğu için dile getiriyorum.
Orhan Erboğa, çoban doğmuştu, çoban kalacaktı. Birkaç iyi adam
elinden tuttu, belki yarın dünya bilim olimpiyatlarında Türkiye'ye
madalya taşıyan bir sima olacak.
Birilerine sorsanız, "bırak çoban kalsın, yeter ki Fethullah
hoca'nın eline düşmesin" diyecek...
Türkiye'nin dramı bu.
Önceki gün İHL'lerle ilgili dramı anlattım. Üniversite sınavında
ilk bine girmiş 26 genç. Sırf İHL'li diye, yolları kesilecek,
kanatları kırılacak. Yürümesinler, uçmasınlar! Kimler: Bu ülkenin
çocukları...
Sırf İHL'li diye, sırf Fethullah Hoca'nın okulunda okudu diye, sırf
başörtülü diye, sırf, sırf... O kadar istisnası çok ki Türkiye'nin!
Eşi başörtülü diye, kaç kişinin birikimi dışlandı Türkiye'de...
Orhan Erboğa, Fethullah hoca'yı tanır mı?
Bilmem. Ya Galiye Aylin Tolunay? Onu da bilmiyorum.
Önceki gün ahiret yolculuğuna uğurlanan Aydın Bolak, mü'min bir
insandı ve bu ülkede ümid vadeden çocukların eğitimi için heyecan
duyardı. Hatırlıyorum, Türk Edebiyatı Dergisi'ni çıkarırken merhum
Ahmet Kabaklı, ekonomik bakımdan dara düştüğü her defasında Aydın
Bolak'a başvurur, yalnız onun minnet yüklemeksizin imkan
sağlayacağını dile getirirdi.
Türkiye'de, insanın değeri biraz geç anlaşılıyor.
Fethullah Hoca'nın açtığı yolda dünyanın ucuna bucağına saçılan
eğitim yatırımlarının değeri belki çok daha geç anlaşılacak, ama
açık seçik anlaşılacağından kuşku duymamak lazım. Bir gün Orhan
Erboğa "Ben, diyecek, Urfa'da harman sürerken elimden tutan
insanları unutamam!"
Bu olay değerlendirilirken Urfalarda, mardinlerde kaç Orhan
Erboğa'nın çobanlıktan, harman kaldırmaktan okula kadar yol
bulamayarak ömrünü tamamladığını da dikkate almak lazım.
Bu olay değerlendirilirken, geçen yıl, fakir ama başarılı
öğrencilerin özel okullarda okumasını sağlamak üzere devlet bursu
tahsisinin nasıl engellendiğini ve bu hengamede kaç Orhan
Erboğa'nın heba edildiğini de hatırlamak gerekiyor.
Yiğidi öldürüp hakkını yemediğimizde bile ne hakikatler ortaya
çıkıyor, bir de yiğitleri öldürmeden gerçeği yakalayabilsek
kimbilir Türkiye neler kazanacak. "Bir gün anlaşılır şiir - Çoğu
gitti azı kaldı - Ekmek gibi azizleşir -/ Çoğu gitti azı kaldı..."
Bu şiiri çok okuyun, bir gün her şey iyi olacak.
Yazı: Ahmet Taşgetiren
Kaynak: