Fethullah Gülen 'balyozlanıyoruz' deyip talimat verdi
Abone olFethullah Gülen son sohbetinde cemaatine yeni talimatlar verdi. 'Balyozlanıyoruz' diyen Gülen yeniden restore için "ölesiye gayret sergilenmeli" dedi.
Fethullah Gülen video sohbetlerinin sonuncusunda
'rehavet' itiraflarında bulunup cemaatine yeni talimatlar verdi.
Gülen "bir buçuk senedir balyozlanıyoruz' dedikten sonra "
hâlihazırdaki tahribatın, geçmişten tevarüs ettiğimiz statiğe göre
yeniden restore edilmesi adına ölesiye bir gayret sergilenmelidir"
çağrısı yaptı.
Fethullah Gülen'in yayınlanan son sohbeti cemaatin yaptığı
hatalarla ilgili üstü kapalı itiraflar ve talimatlar içeriyor.
Mevcut tablonun analiz edilmesini isteyen Gülen "Kim
bilir, belki işlerin tıkırında gitmesi bizi ülfet ve ünsiyete
düşürmüştü; duygu, düşünce ve meselelere bakış açısından matlaşmaya
sevk etmişti" itirafında bulundu.
BALYOZLANIYORUZ...
Gülen cemaatinin 'Paralel Yapı' operasyonuyla aldığı
darbenin neticelerini de ilk kez söze dökerek
'balyozlanıyoruz' deyip şunları söyledi;
*Gördüğünüz gibi bir buçuk senedir balyozlanıyoruz. Belki
daha eski yıllara da gidebilir; 60’lı yıllar balyoz, 70’lı
yıllar balyoz, 80’li yıllar balyoz, 28 Şubat balyoz. Hep böyle
sürekli balyoz gelmiştir; fakat sanki balyozlanmalar hem kemmiyet
hem de keyfiyet açısından sizin daha fazla inkişafınıza vesile
olmuştur.
*Bu açıdan da böyle bir tazyik size yeni yeni kapıların
açılmasına vesile olabilir. Oturur derin derin düşünürsünüz:
Kim bilir, belki -halk ifadesiyle diyeceğim- işlerin
tıkırında gitmesi bizi ülfet ve ünsiyete düşürmüştü; duygu, düşünce
ve meselelere bakış açısından matlaşmaya sevk etmişti.
Şimdi yapılan şeyleri bir kere daha ülfet üstü gözden geçirerek “Şu
da yapılabilir, bu da yapılabilir!” dersiniz. Bu itibarla da belli
bir yolda yürüyorken, Cenâb-ı Allah bizi o yolun kenarlarında yeni
şehrahlar oluşturmaya sevk ediyordur.
TAZYİKLERİ BALYOZLARI RAHMET GÖRMEK GEREK
*Evlerde tazyik gördüğünüz zaman yurda sıçradınız.. bir tazyikle
yurtları okullar haline getirdiniz.. bir gün geldi, okullar dünya
okulları haline geldi; belki binlerce, belki milyonlarca insan size
sempati duymaya başladı; ihtida eden insanların sayısını da Allah
bilir. Cenâb-ı Hak böyle bir şeye eğer bunları vesile kılıyorsa, o
mevzudaki tazyikleri, balyozları, mızraklanmaları da yine bir
yönüyle rahmet tecellisi gibi görmek lazım.
"İMANI GÜÇLÜ BİR OLSUN OLDUĞUMU İDDİA
EDEMEM
*Şahsen, imanı güçlü bir insan olduğumu iddia edemem. Bununla
birlikte yirmi yaşımdan bu yana hayatım hep baskı ve tazyik altında
geçmesine rağmen hiç ümidimi kaybetmedim. Daha askere gitmeden cami
penceresinden alınıp karakola götürüldüm, hakarete uğradım, tehdit
edildim. Fakat bütün bunların menfi mânâda bana hiçbir tesiri
olmadı. Bir ân bile yürüdüğüm yoldan geriye dönmeyi düşünmedim.
Alınıp götürülme, bir yere atılma gibi tehdit ve tazyikleri hiç mi
hiç önemsemedim. İki tane insan bulduğumda hemen cami içinde oturup
onlarla ders okumaya koyuldum. Yaşadığım sıkıntılar askerlikten
sonra da devam edip gitti. Fakat ben, hiçbir zaman ye’se düşmedim.
Hayatım boyunca hep,
“Doğacaktır sana va´dettiği günler
Hakk’ın;
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da
yakın.”
mülâhazalarına bağlı kaldım.
SABIR ZAFERİN SİHİRLİ ANAHTARI
(...) *Öte yandan sabır, necata ermenin biricik sırlı ve sihirli
anahtarıdır. (...) Bu açıdan mü’minlerin hesaplı yürümeleri
gerekir. Hesaplı yürüme veya sabırlı hareket, âtıl durmakla
karıştırılmamalıdır. Bilâkis insan, sürekli aktif olmalı, hedefine
yürümeli fakat yürürken de, tedebbür, tezekkür, teemmül ve temkinle
yol almalıdır. İşin önü ve sonunu düşünmeli, hazımsızlık ve
çekememezlikleri hesaba katmalı, karşı tarafın kin ve nefretini
asla göz ardı etmemelidir.
PARONAYALAR YAŞAMASI GEREKENLER...
Asıl endişeye kapılması, paniklemesi, ne yapacağını şaşırması ve
paranoyalar yaşaması gereken birileri varsa onlar da yanlış yolda
yürüyenlerdir. Nitekim bu şekilde hareket eden insanlar tahribatı
temsil ettikleri, tahrip de tamire göre çok kolay olduğu hâlde yine
de zikzaklar çizmekten kurtulamıyor, bir arpa boyu yol alamıyorlar.
Sindirme, tepeye binme, değerleri yıkma, sizin değerler sisteminize
hücum etme gibi her türlü menfi ve yıkıcı yöntemi kullanmalarına
rağmen bu tür insanların bugüne kadar bir çuvaldız boyu yol
aldıkları söylenemez.
PANİKLEMEYİN AMA....
*Evet, bu onulmaz dertler, onarılmaz harabeler, insanın içinde
ümitsizlik hâsıl etmemeli, onu panikletmemelidir. Fakat bu demek
değildir ki, yaşanan tahribata karşı gözlerimizi kapatalım. Bilâkis
bu müthiş tahribatın görülmesi çok önemlidir. Zira tahribatı görme,
insana sorumluğunu ve yapması gerekli olan vazifeleri
hatırlatacaktır.
*Bu açıdan tevekkül ve ümitle dopdolu olup çirkin söz ve çirkin
tavırlara aldırmamayı, “Ateş nereye düşerse düşsün beni de yakar.”
anlayışıyla ızdırapla inleyip, yapılması gerekenleri yapmayı
birbirine zıt görmemelidir. O hâlde bir taraftan mevcut tablo genel
çizgileriyle çok iyi görülüp analiz edilirken diğer yandan da
sarsılmaz bir iman, ümit ve azimle hâlihazırdaki
tahribatın, geçmişten tevarüs ettiğimiz statiğe göre yeniden
restore edilmesi adına ölesiye bir gayret
sergilenmelidir.