En sinir olduğun şey ne diye sorsalar bana, listenin
başına gazetecilere saldıran "sanal" kabadayıları
koyarım!
İşi gereği orada olan, patronu, müdürleri
"git" dediği için haberin yanına giden, yani doğal
olarak işini yapan bu mesleğin çalışanlarına "Niye bunu haber
yapıyorsun" dediklerinde çılgına dönüyorum!
Fenerbahçe'nin hiç de hoşlanmadığım, "asık suratlı,
yüreğinin mutsuzluğu yüzüne yansımış olan" kalecisi, adını
hatırlamıyorum, dün kendilerini izleyen basın mensuplarına "Niye
çekiyorsun, sana çekme demedim mi?" diye hesap sormuş.
Tabi bununla kalmamış mahalle kabadayısı, külhanbeyi
kaleci!
"Seni evinden aldıracağım, seni yazdım bir kenara!
diye de eklemiş.
Bence ceza verelim tahtaya bin kere, "ben
adam olmam" yazsın!
Yahu Aziz Yıldırım'ı evinden aldılar
diye yas tutan, sakallarını uzatan sen değil misin?
Evinden aldırmak ne demek!
Ayrıca sen kimsin?
Bir basın mensubuna haberin yanında ne işin var diye
sorulamayacağı gibi, öğretmene sınıfta ne işin var, doktora
hastanede ne işin var, işçiye makina başında ne işin var
denmez.
Hiçbir muhabirin o kişinin görüntülerini almaya da hevesli olduğunu
sanmıyorum!
Peki ünvanı "kaleci" olmaktan öteye gidemeyecek olan
kişi, sorsam sana takımının maçında "kalede ne işin var, niye o
topları tutmaya çalışıyorsun" diye…
Güler misin? Söver misin?
Bir zamanlar Galatasaray'lı Ümit Davala vardı bu
şekilde davranan.
Gazetecilere yaptığı saldırılarla aklımızda sadece,
futbolunu hatırlayan yok, kayboldu gitti...
Bulunduğu konumu kaldıramayan, azıcık ilgiye şımaran,
kendince gövde gösterisi yapan bu tipleri hele ki sporun dışına
itmek en doğrusu olacaktır!
Demek ki "adam" olmak için ne para ne şan, ne şöhret,
ne sakal yetiyor!
"Sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı"
olması gerekiyor!
twitter.com/nsrnylmz