Fenerbahçe, UEFA Disiplin Kurulu’na itirazını sundu
Abone olUEFA’nın Fenerbahçe’nin ve Beşiktaş’ın 2011 yılında açılan şike soruşturması kapsamında disiplin kuruluna sevk edildiğini açıklamasının ardı...
UEFA’nın Fenerbahçe’nin ve Beşiktaş’ın 2011 yılında açılan şike
soruşturması kapsamında disiplin kuruluna sevk edildiğini
açıklamasının ardından sarı-lacivertli kulüp, sevk kararı
hakkındaki itirazını UEFA Disiplin Kurulu’na sundu.
Kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, “Fenerbahçe
Spor Kulübü Hukuk Kurulu Başkanlığı, Kulübümüze ulaşan UEFA
Disiplin Müfettişi Raporu hakkındaki ilk değerlendirme ve
itirazlarını UEFA Disiplin Kurulu’na sunmaktadır:
UEFA Disiplin müfettişi Sayın Miguel Lietard Fernandez-Palacios
tarafından tanzim ve imza edilmiş 31.05.2013 tarihli disiplin
raporu tarafımıza ulaşmıştır.
Tarafımıza ulaşan rapor üzerine ilk anda yaptığımız
değerlendirmeler ve bu değerlendirmelere dayalı itirazlarımız ve
taleplerimiz aşağıdadır.
1-Raporda Kulübümüzün ve ilgili yöneticilerimizin her aşamada (TFF
Hukuk Organları, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay
Başkanlığı) yapmış olduğu savunmalara tek satır dahi olsa yer
verilmemiştir. Rapor sadece 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin (halen
kesinleşmemiş) kararına dayanılarak hazırlanmıştır. Raporun
hazırlanmasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 59’uncu maddesi
gereğince futbol disiplin hukuku bakımından kesin ve nihai karar
vermeye münhasıran yetkili kılınmış olan TFF hukuk organlarının
konuya ilişkin kararlarının göz ardı edildiği hatta yok sayıldığı
anlaşılmaktadır.
Hatırlatmak isteriz ki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 59’uncu
maddesi uyarınca TFF hukuk organlarının rapora konu olay hakkında
vermiş oldukları kesin ve nihai kararlar (mahkemeler dahil olmak
üzere) hiçbir makam ve mercii tarafından değiştirilemez nitelikteki
kararlardır. Bu itibarla konuya ilişkin olarak TFF Hukuk
Organlarının vermiş oldukları kesin ve nihai kararlar iç hukukumuz
bakımından tartışılmaz nitelikte yargı kararlarıdır. Oysaki raporun
dayanağı olan 16. Ağır Ceza Mahkemesi kararı iç hukukumuz
bakımından kesin ve nihai nitelikte bir karar değildir.
2-UEFA disiplin müfettişi tarafından TFF Hukuk Organları tarafından
verilmiş kararlara itibar edilmeyerek, 16. Ağır Ceza Mahkemesi
kararına itibar edilmesi UEFA tarafından her fırsatta dile
getirilen futbol hukukunun bağımsızlığı prensibine de aykırıdır. Bu
şekli ile rapor UEFA tarafından yıllar boyu sürdürülen mücadele
neticesinde tartışmasız bir hale gelen futbolun yönetiminin ve
yargısının özerkliğine vurulmuş bir darbe ve UEFA’nın ilke ve
prensiplerinin inkarı mahiyetindedir. UEFA uzun yıllardır ulusal
yargı organlarının futbolun yönetimine ve yargısına müdahalesine
karşı ısrarlı bir direnç içindeyken sayın raportörün TFF Hukuk
Organlarının konuya ilişkin kesin ve nihai kararlarını yok sayması
asla kabul edilemez bir durumdur.
3-Kaldı ki 16. Ağır Ceza Mahkemesi özel yetkili mahkeme olarak
kurulmuş olup, futbol hukukunda her hangi bir uzmanlığı da
bulunmamaktadır. Özel yetkili mahkemelerin yargılama usulleri,
delil toplama ve değerlendirme yöntemleri ile savunma hakkına
yönelik kısıtlamaları Avrupa Birliği ilerleme raporunda tartışma
konusu yapılmış ve nihayetinde aynı düşünceyi paylaşan Yasa Koyucu
tarafından hazırlanan yasa tahtında özel yetkili mahkemelerin
faaliyetine son verilmiştir.
Yine unutmamak gerekir ki olaya ilişkin olarak Özel Yetkili Ağır
Ceza Mahkemeleri’nde ne soruşturma ne de kovuşturma safhasında spor
hukuku normlarına uygun bir şike yargılaması yapılmamıştır. Hatta
yargılamadaki delil ikamesi dahi Özel Yetkili Mahkemeleri yetkili
kılmak için spor hukuku normları dışındaki konulardan
yapılmıştır.
Bu nedenledir ki rapora dayanak olan telefon konuşmalarının ‘yasak
ağacın meyvesi de yasaktır’ kuralı gereğince hukuka aykırı delil
niteliğinde olduğuna ilişkin temyiz itirazlarımız mevcut olup, bu
hususta da temyiz mahkemesi henüz kararını vermemiştir. Kaldı ki
unutulmaması gereken bir diğer husus Özel yetkili Ağır Ceza
Mahkemeleri’nin de dayandığı yegane delil hukuki geçerliliği
tartışılan iş bu telefon konuşma tapeleridir. Bir kez daha
tekrarlarız ki İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi kararı henüz
kesinleşmemiştir. Karara karşı yapılan temyiz başvurusunun temeli
ise mahkemece karara dayanak olarak alınan delillerin hukuka aykırı
nitelikte deliler olduğu yönündedir. Delillerin hukuka aykırı
nitelikte olup olmadığı hususunda temyiz mahkemesi ise henüz
kararını vermemiştir.
Mahkeme kararının ve özellikle karara dayanak yapılan delillerin
hukuka uygunluğu hususunda henüz temyiz mahkemesi tarafından da bir
karar verilmediği olgusu göz önünde tutulduğunda hazırlanan rapor
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olup, rapora dayanak
kararın bozulması ve delilerin hukuka aykırılığının tespiti halinde
bu rapor ve rapora dayalı yapılan yargılama konusuz kalacaktır. Bu
takdirde bu şekilde yapılan disiplin yargılamasının tazminat
sorumluluğunu doğuracağı hususu tartışmasızıdır. Bu çerçevede kulüp
olarak AİHM’e müracaat ve tazminat taleplerimizi saklı
tutuyoruz.
Yukarıda açıklanan nedenler ile öncelikle TC Anayasası’nın 59’uncu
maddesi ve UEFA’nın futbolun yönetimi ve yargısının özerkliğine
ilişkin prensiplerine aykırı olarak hazırlanan rapora UEFA Disiplin
Yargılaması’nda itibar edilmeyerek bu husustaki itirazlarımızın
kabulü ile yeni bir rapor hazırlanmasını,
Eğer 16. Ağır Ceza Mahkemesi eliyle yapılan yargılamaya TC
Anayasası’nın 59’uncı maddesi ve UEFA’nın futbolun yönetimi ve
yargısının özerkliği ilkelerine rağmen itibar edilecek ise bu
takdirde rapora dayanak teşkil eden 16. Ağır Ceza Mahkemesi
kararının Yargıtay temyiz aşamasının geçirilerek, kesinleşmesinin
beklenilmesine karar verilerek, disiplin yargılaması sürecinin
kararın kesinleşmesine kadar ertelenmesine,
Taleplerimizin kabul edilmemesi halinde ise disiplin yargılamasının
kapsamının göz önünde bulundurularak tarafımıza etkin savunma
hakkının kullandırılmasını teminen makul ek sürenin verilmesine,
yargılamada adil yargılama prensibinin sağlanabilmesi için duruşma
yapılmasına karar verilmesini talep ederiz” denildi.
(İHA)